Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Yasin Aktay, Yeni Şafak’taki köşesinde son haftalarda fiyatı ile tartışma yaratan ve ekonomik krizin sembolü haline gelen soğan hakkında ilginç bir yazı kaleme aldı.
Soğanın tarihsel olarak büyük sembolik anlamlara sahip olduğunu söyleyen Aktay, ”Hz. Musa’nın kavmi de yoldan çıkınca soğan istemişti” dedi.
Aktay’ın yazısı şu şekilde:
“Soğan sembolizmi aslında Ramazan dolayısıyla bugünlerde çokça okuduğumuz Kur’an-ı Kerim’de de karşımıza çıkıyor. Hani Firavun’un köleleştirdiği İsrailoğulları, zulüm ve baskı altındayken Hz. Musa onları uzun ve yorucu bir sürecin sonunda özgürlüklerine kavuşturuyor ya.
“Hz. Musa kavmini mucizelerle dolu bir yolculuğun sonucunda Kızıldeniz’e de aşırarak Firavun’un son andaki kovalamacasından da kaçırıyor. Canları kurtulmuş, daha önemlisi özgürlüklerine kavuşmuşlar. Yani hayatlarının bundan sonrasında bedenleri üzerinde, iradeleri üzerinde Firavun zulmünün mutlak tahakkümü olmayacak. İstedikleri gibi kendilerine ve evlatlarına bir gelecek inşa edecekler.
“Özgürlük, doya doya yaşanacak, tadı çıkarılacak ve insanlık onurunu hissettirecek en değerli erdeme kavuşulmuş. İsrailoğulları bunun değerini bilip şükrünü ifade edecek yerde Hz. Musa’ya yapmadıkları kaprisi bırakmıyorlar. Önce bu dağlarda susuz, aşsız ne yapacaklarını sorarlar. Kendilerine yine bir mucize lütfediliyor, gökten menna ve selva (Kudret helvası ve bıldırcın) yağıyor. Uzun süre bir bakıma ekmek elden su gölden ve özgürce bir hayat yaşamaktayken bir süre sonra “hep bunları mı yiyeceğiz? Yok mu başka bir şey, hani soğan, hani sarımsak, mercimek?” diye söylenmeye başlıyorlar.
“Burada, Hz. Musa’nın liderliğinde kendilerine sağlanmış olan o özgürlük ortamında, üstelik en kaliteli, belki üst sınıf insanlara özgü yiyecekler karşısında soğan talep edilmesi yine tesadüf değildir. Soğan belli bir konfora alışıp onu rutin olarak yaşayanlara çoğu kez musallat olan bir geçmişe özlem, yani nostaljinin ifadesidir. Geçmişe, yani kendilerini kişiliksizleştirmiş, onları bölük pörçük gruplara ayırarak birbirine düşürmüş, bu sayede kendi iktidarını sürmekte olan Firavun zulmü altında bütün baskı ve zulümleriyle yaşadıkları kölelik zamanlarını.
“Bu zamanların özlenecek bir tarafı var mıdır? Aklı başında biri için yoktur. Hele özgürlüğün değerini bilen biri için böyle bir özlemin akılla mantıkla izah edilebilir bir tarafı yok. Ama psikoloji, nefis, çok farklı bir yolla işliyor. Bıkıyor ve değişiklik istiyor. İstediği değişiklik de daha ilerisi, daha hayırlısı, mevcut durumdan daha ufuklu bir değişim değil. Geçmişe irtica. İçinde kölelik olan geçmişe, içinde zulüm, baskı, yok sayılma olan geçmişe bir iltica.
“Yanlış anlaşılmasın. Soğan kesinlikle önemsiz bir konu değildir. İşte önemi tarihsel olarak taa Hz. Musa zamanlarına kadar giden bir sembolik anlama da sahip.
“Ama soğanı öne sürenler tarih boyunca olduğu gibi her zaman aynı zamanda daha iyi olana karşı daha kötü olanı öne sürerler. Bu da soğan sembolizmini tamamlayan bir konudur. Tıpkı Kur’an’da denildiği gibi: “O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? O zaman şu şehre düşün ve orada konaklayın, o vakit istediğiniz elbette olacaktır.”