Demokrasinin dünyanın birçok yerinde gelişmesi, dünya ticaretinin ve turizmin artması, sınırların birçok yerde şeffaflaşması ve iletişimde liberalleşme beklenmeyen sonuçlar vermeye başladı.
Çeşitli alanlarda farklı çeteleşmeler doğurdu.
Narkotik çeteler, insan kaçakçılığı çeteleri ve terör örgütleri bunların önde gelenleri. İkinci Dünya Harbi’nin ve soğuk savaş döneminin sona ermesi, öngörülemeyen gelişmelere yol açtı. Eski dönemlerde de çeteler vardı ama bugünkü gibi devletlere ve demokrasiye ciddi tehdit oluşturmuyordu ve hatta devletleri yıkma aşamasına ulaşmıyordu.
Mülteci kaçakçılığı ABD ve Avrupa’da ve de Türkiye’de ciddi bir devlet ve demokrasi sorunu haline geldi. Üstelik Avrupa Birliğinde sınırların şeffaf hale gelmesi işleri Avrupa kıtasında daha da zorlaştırdı ve “şeffaf” sınırlardan geri adım atılması konuşuluyor. Konu ciddi bir siyaset sorunu oldu ve demokrasiden geri adımlar atılmaya başlandı.
Özellikle Afrika ülkelerinde başta İslami terör örgütleri ve diğer çeteler demokrasiye adım atmaya çalışan bu ülkelerde geri adımlara ve darbelere yol açtı. Mali bunun en açık örneği. Gerçi darbeler de çetelerle başa çıkmada çare teşkil etmiyor. İnsanlar güvenlik endişesi ile çareyi askeri rejimlerde arıyor. Rusya ve Çin gibi anti demokratik ülkeler adeta bu insanlara örnek teşkil etmeye başladı. Oralarda mülteci ve çete sorunu yok ama iktidarlarla işbirliği içinde olan oligarklar ve rant çeteleri var. Onlar devletleri yozlaştırıyor sadece…
Latin Amerika ülkelerinin bir kısmı narkotik çetelerin tehdit ve baskısı altında. Önemli siyasal şahsiyetler öldürülüyor . Bazı belediye başkanları korunmak için ordu evlerinde yaşıyor.İş o raddeye varmış ki narkotik kaçakçılığı için özel denizaltı yaptırılmış! Artık birçok ülke havaalanlarında yetiştirilmiş köpekler vasıtası ile aramalar yapma durumunda…
Kara para aklama ise başka bir sorun. Devletler bunu önlemek için birimler kurdu. Ama tam olarak mani olabilmiş değiller. Ortada milyarlarca dolar dolaşıyor. İnternet vasıtası ile para yolunu buluyor.
Bütün çetelerin işlerini kolaylaştıran bir unsur da devletlerin içinde bunların “yardımcı” bulmalarıdır. Ortada büyük “kazanç” lar var !
Bu tür çetelere karşı işin başında ciddi önlemler alınmazsa iş işten geçiyor.
Otokratların artması ve siyasette sağa kaymalarda yukarıdaki olguların etkisi yadsınamaz gibime geliyor.
Demokrasinin zor bir rejim olduğu bilinir. Churchill bunu dile getirmişti. Nehru da “demokrasi iyidir zira diğer rejimler daha kötüdür” demişti.
Demokrasinin önüne 21’inci asırda beklenmedik dikenli yollar çıkmış gibi…
Francis Fukuyama’nın hayal ettiği demokratik dünyadan sanki giderek uzaklaşıyoruz.