Amerika Birleşik Devletleri’nde birçok konuda olduğu gibi dış politikada da Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında farklı tutumlar vardır. Donald Trump devri ve şimdi Biden yönetiminde Çin konusunda iki parti birleşmiştir; benzer görüşteler.
ABD dünyada özellikle Ukrayna savaşı dolayısıyla Rusya’nın şimdiye dek başarılı olamaması nedeniyle Çin’i kendine artık tek rakip olarak görüyor.
Çin dünya ticaretinin en önemli unsuru. İmalat makinası. Askeri alan dahil teknolojide adeta dev. Hızla ABD’ye yaklaşıyor. Nasıl tek adamlar ikinci adamdan hoşlanmazlarsa ABD de rakip istemiyor.
İkinci Dünya Harbinden sonra ABD Sovyetler Birliğini nasıl çevrelemişse (containment) şimdi de Çin’e aynı şeyi uygulamaya çalışıyor.Pasifik ve Doğu Asya’da bazı adalardaki üslerine ilaveten Çin’e karşı ittifaklar kuruyor. Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda, Filipinler, Endonezya, Avustralya ve “Tayvan” adeta bu “ittifak”ın parçası. Vietnam bile. Hindistan’ı “ittifak”a dahil etmeye çalışıyor. Bu ülkelerin hepsi Çin’den çekiniyor. Çin de çekinmelerine sebep oluyor.
Çin ulaşım konusunda da hamleler yapıyor. İpek Yolu’na ilaveten Avrupa’da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde limanlar “satın” alıyor.
NATO ve Avrupa Birliği ülkeleri Çin konusunda Amerika’yı genel olarak desteklemekle beraber daha farklı tutum içindeler. Avrupalılar Çin’in Avrupa’nın önüne geçmesi ve ABD’nin dikkatini Çin’e vererek kendilerinin ihmal edilmesinden endişeli. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması şimdilik bu tehlikeyi önlemiş gibi…
Çin ise bir bakıma İkinci Dünya Harbinden sonra ABD’nin yaptığı hatalara benzer hatalar yapıyor. Elindeki önemli miktardaki paralar dolayısıyla birçok ülkede yatırım yaparken bu ülkeleri aşırı borçlandırıyor ve şikayetlere, olumsuzluklara neden oluyor. Orta Asya, bazı Afrika ülkeleri ve Asya’da Sri Lanka bunlara örnek. Çin bu ülkelere bir bakıma tepeden bakıyor.
Çin çoğu kez bu yatırımları yaparken kendi işçisini de götürünce bu ek bir rahatsızlık nedeni oluyor. Çin yakın geçmişte kendisini gelişmekte olan ülkeler sınıfına dahil ettiğinde daha “sempatik” görünüyordu. Artık bu sınıfta olmaktan vazgeçti!
Burada Tayvan konusuna ayrı değinmek gerekir. Başkan Nixon zamanından beri ABD ve dünya tek Çin var diyor ve Tayvan’ı tanımıyor. ABD sanki şimdi pişman gibi… Tayvan demokratik ve üstelik teknoloji ve sanayi alanında ileri. ABD Tayvan’ı Çin’e karşı bir tür “denge” olarak görüyor. Çin gerekirse Tayvan’ı askeri bakımdan fiilen ülkesine dahil edeceğini söylüyor. Ortada şimdilik ABD unsuru var. Ya Çin kuvvet kullanırsa… ABD bu konuda endişeli. Başkan Biden adeta Tayvan’ı savunacaklarını söylemeye getirdi. ABD, Tayvan’a silah veriyor. Pasifikte de bir tür dehşet dengesi oluşmuş gibi.
ABD Çin’e bilhassa ekonomik alanda bazı yaptırımlar uyguluyor.
Aslında bu iki ülke hem rakip hem de özellikle iklim değişikliği konusunda birbirlerine muhtaç. Ticaret alanında ise hem rakip hem muhtaç birbirlerine… Ham madde temini konusunda ise rekabet içindeler. Son zamanlarda ABD Dışişleri Bakanı, Hazine Bakanı Çin’e gittiler. Biden’ın iklim değişikliği konusunda Özel Temsilcisi John Kerry de Çin yolunda.
Çin’in ABD’ye karşı avantajı elinde likidite olması ve coğrafi bakımdan bölgenin içinde yani Doğu Asya’da bulunması.
Ama Yuan şimdilik dolar değil. Çince de İngilizceye rakip değil. Üstelik hangi Çince! İletişim vasıtaları alanında ise ABD üstün…