Ethan Melzer, 24 yaşında bir Amerikan askeri. 2018’de göreve başlayan bu genç asker, 2019’dan beri İtalya’daki Amerikan birliği 173. Hava İndirme Tugayı’nda görev alan bir paraşütçü. Aynı zamanda Ortadoğu’da Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’ni karşı karşıya getirecek büyük bir savaşın fitilini tutuşturmak için şeytanla iş birliği yapmayı göze alan bir satanist, Neonazi komplocu.
İtalya’da görev yapmaktayken Ethan Melzer’e Mayıs 2020’de Türkiye’de özel bir görev üstleneceği bildiriliyor. Mahkeme kayıtlarında bu görevin içeriği “hassas görevlerin yürütüldüğü, izole edilmiş bir askeri üssün güvenliğini sağlamak” diye tanımlanıyor. Dosyada askeri üssün Türkiye’nin neresinde olduğu, burada hangi görevlerin yürütüldüğü gibi detaylardan bahsedilmiyor. Ethan Melzer, yeni görevi hakkında detaylı bir eğitim alıyor; askeri üssün konumunu, lojistik özelliklerini, olası bir terör saldırısında nasıl korunacağını, tesisteki askeri mühimmatı ve asker sayısını öğreniyor. Melzer, öğrendiği bütün bu askeri stratejik bilgileri Telegram uygulamasını kullanarak El-Kaide üyeleriyle paylaşıyor.
Ethan Melzer’in amacı El-Kaide veya IŞİD’in Türkiye’de bulunan bu Amerikan askeri üssüne bir saldırı düzenlemesi, saldırı sonucunda Amerikan askerlerinin öldürülmesi ve doğacak kriz sonucunda Türkiye ve ABD’nin de içinde bulunduğu bir Ortadoğu savaşının çıkması.
Melzer, El Kaide üyelerine askeri üsse ulaştığı zaman detaylı kroki planlarını, nöbet çizelgelerini ve askeri üssün fotoğraflarını da göndereceğini, saldırının başarılı olması için elinden geleni yapacağını söylüyor.
Ethan Melzer Telegram’daki konuşmalarında kendisinin de bu saldırıda ölebileceğini kabul ediyor ve ekliyor: “S*kimde değil, bu savaş başka bir savaş olacak. Çok güzel bir şekilde öleceğim, çünkü Ortadoğu’da 10 yıl boyunca sürecek bu yeni savaş büyük bir iz bırakacak.”
Melzer, bu saldırıyı düzenlemek için Telegram’da özel gruplar kuruyor. Dosyaları inceleyen Rolling Stones dergi ekibinin iddiasına göre içinde Türklerin, emekli Kanadalı paraşütçü askerlerin, psikolojik tedavi gören gençlerin de bulunduğu bir grupta ABD’nin çok hassas askeri bilgilerini paylaşıyor, Telegram arkadaşlarıyla beraber IŞİD videoları izliyor, Amerikan askeri üslerine yapılan saldırıları tartışıyor, El-Kaide’nin eski lideri Bin Ladin’i övüyorlar. Melzer kendisi gibi satanist olduğunu söyleyen bir Amerikalıyla da konuşuyor ve planlarından bahsediyor. Fakat bu kişi aslında FBI adına çalışan bir muhbir. Muhbir bütün konuşmaları, Melzer’in aktardığı bilgileri ve anlattıklarını FBI’a bildiriyor. FBI, 30 Mayıs 2020’de Ethan Melzer’i tutukluyor, telefonuna el koyuyor ve yargılanmak üzere New York eyaletine götürüyor.
Melzer’in telefonu ve özellikle Telegram uygulaması dipsiz bir kuyu. IŞİD videoları ve propaganda içerikleri, Nazi argümanlarını anlatan videolar, El-Kaide, radikal milliyetçilerin olduğu Telegram grupları, içinde Türk kullanıcıların da yer aldığı ve amacı bir dünya savaşı çıkarmak olan komplo grupları…
Fakat en önemli delil Melzer’in özel eşyaları arasından çıkan bir Dokuz Melek Örgütü kitabı. FBI, özel eşyaları ve telefonu inceledikten sonra Melzer’in bu örgüte mensup olduğu bilgisini doğruluyor ve bir Amerikan askerinin El-Kaide ile iş birliği yapmasının arkasındaki gizem perdesi aralanıyor.
Çünkü Dokuz Melek Örgütü de Melzer gibi bir dünya savaşı çıkarmayı ve bu savaşın ardından otoriter askeri bir altın çağ yaşanmasını arzulayan, Nazilere ve radikal İslamcı terör örgütlerine, IŞİD’e, El-Kaide’ye sempatiyle bakan, kökleri Britanya paganlarına dayanan satanist ritüelleri uygulayan gizli bir örgüt. Melzer de Amerikan ordusunun içine sızmış ve ordudaki konumunu kullanarak bu örgütün gizli emellerine hizmet eden bir örgüt militanı. Asker üniforması sadece bir kamuflaj, gerçek kimliği ise satanist örgüt militanlığı.
Türkiye ile Amerika’yı belki de ikili ilişkilerin en gergin olduğu bir dönemde karşı karşıya getirmeyi amaçlayan bu gizli satanist örgütün kökleri Hıristiyanlık öncesi Britanya’ya dayanıyor.
Pragmatik satanizm
Dokuz Melek Örgütü’nün kendi iddiasına göre kökleri Britanya’nın Hıristiyanlaştırıldığı 600’lü yıllara dayanıyor. Hıristiyanlık dinini reddeden paganlar gizli bir şekilde pagan dinlerini koruyor ve satanist ayinlerin yapıldığı üç gizli tapınağa sahip çıkıyorlar. Bu üç tapınak 1960’lara kadar bağımsızlıklarını koruyor ve az sayıda pagan üyeyle faaliyet gösteriyor. 1960’lı yıllarda bir kadın ‘üstat’ üç tapınağı birleştiriyor ve bu satanist inancı merkezileştiriyor. Bu kadın üstadın yardımcısı olan Anton Long takma isimli kişi ise örgüte yeni isimler bulmaya başlıyor, el altından satılan kitaplar, metinler yazıyor ve örgütün propagandasını aktif bir şekilde yapıp genç paganları, satanistleri örgüt saflarına katıyor.
Anton Long’un çabalarıyla örgüte üye olan kişi sayısı artıyor, örgüt gizli bir şekilde inançlarını yaymaya devam ediyor. Kendilerini satanist ve pagan olarak tanımlıyor. Amaçları ise zamanında dinlerini yok eden, ibadetlerini gizli yapmaya mecbur eden Hıristiyan Batı dünyasını yok etmek. Fakat bu nihai amaçları için sadece bir yol. Son raddede hedefleri daha büyük. Dokuz Melek Örgütü’ne ve Anton Long’a göre insanlık medeniyeti her 2000 yılda bir dönüşüyor. 1500 sene gelişim yaşanırken, son 500 sene bir kaos oluyor ve bu kaos sonucunda daha iyi bir medeniyet kuruluyor. Örgüte göre, şu anda içinde bulunduğumuz Hıristiyan Batı dominasyonunun döngüsü de 2300’lerde sona erecek ve bir sonraki döngü askeri otoriter bir Aryan imparatorluğunun önderliğinde galaksinin kolonileştirilmesine tanık olacağımız bir medeniyet olacak.
Örgüt üyeleri, bu nevzuhur Aryan askeri galaksi medeniyetini normal süresinden önce gerçekleştirmek için 2000-2300 arasında yaşanacak kaos dönemini hızlandırmaya ve döngüyü bir an önce sona erdirmeye çalışıyor. Bu nedenle Anton Long’un tavsiyesine uyarak dünyadaki kaosları, Batı medeniyetine zarar veren oluşumları, düzen bozucu unsurları, terör örgütlerini destekliyor, yeni bir dünya savaşı çıkması için çabalıyorlar.
Örgüt üyeleri bu amaç doğrultusunda radikal İslamcılık, anarşizm, Neo-Nazilik gibi kaos yaratabilecek görüşleri benimsiyor, bu tür görüşleri savunan örgütlerde kritik görevler üstlenmeyi amaçlıyor ve Osama Bin Ladin, Adolf Hitler gibi dünyayı kaosa sürükleyeceklerine inandıkları isimlere karşı yoğun sempati besliyorlar. Etham Melzer gibi isimler orduların, devletlerin, terör örgütlerinin içine sızıyor, kritik mevkilerde görev alarak örgütün nihai amacına hizmet edecek faaliyetlere imza atıyor. Örgüt genel olarak hücre grupları ile faaliyet gösteriyor, minimum sayıda kişi birbirini tanıyor. Bütün örgüt üyelerine açık bir talimat hiyerarşisi bulunmuyor, Telegram’ın gizli haberleşme özellikleri kullanılıyor ve böylece birisinin yakalanması durumunda bütün örgüt üyelerinin açığa çıkmasının önüne geçiliyor. Örgüt üyelerini o kadar iyi bir şekilde koruyor ki Anton Long’un gerçek kimliği dahi bilinmiyor.
Örgütün kamusal yüzü olan müzisyenler, sanatçılar, satanist din insanları rahatça faaliyet gösteriyor, çünkü örgüt uluslararası alanda ve Batı ülkelerinde organize bir suç ve terör örgütü olarak kabul edilmiyor. Örgüt mensubu isimler işledikleri suç kapsamında bireysel olarak cezalandırılıyor, örgütün toptan bir şekilde henüz üstüne gidilmiyor. Fakat örgüt mensubu veya örgüte sempati duyan isimlerin işlediği suçların artması özellikle Amerikan ve İngiliz istihbarat teşkilatlarını diken üstünde tutuyor. Özellikle Ethan Melzer olayının ardından örgütün terör örgütü olarak kabul edilme olasılığı her zamankinden daha yüksek.
Ethan Melzer, Dokuz Melek Örgütü’nün özel bir operasyon grubunun üyesi: Çok gizli planların konuşulduğu mahrem bir yapı olan RapeWaffen Telegram grubu. FBI, Melzer’in tutuklanmasının ardından bu gruptaki diğer askerleri de tespit etti ve onları da tutukladı. George Floyd protestoları sırasında yine bu gruptaki bir Dokuz Melek Örgütü mensubu polis, gösterilerin şiddetini arttırmak için göstericilerin üzerine bomba atmayı planlarken yakalandı ve tutuklandı. Örgütün, asker ve polis kurumları içerisindeki mensuplarının planları ciddi bir tehlike arz ediyor. Bu nedenle FBI çok titiz bir şekilde teker teker örgüt mensuplarını tespit etmeye çalışıyor, Telegram gruplarına muhbir sokarak bilgi almayı amaçlıyor.
ABD Ordusu’nda temizlik vakti
Ethan Melzer, ABD askerlerini öldürmek için plan yaptığını, terör örgütleriyle hassas bilgi paylaştığını ve askeri sırları ifşa ettiğini itiraf etti, hakkında iddia edilen üç suçu da kabul etti ve yetkililerle iş birliği yapmayı kabul etti. FBI, Melzer’den edindiği bilgilerle listesine yeni isimleri ekledi ve soruşturmasını genişletti. Satanist örgütlenme içerisinde Joshua Sutter gibi etkili satanist rahiplerden bazıları para karşılığında FBI’ya bilgi sağlıyor ve örgüt içerisinde bir terör eylemi, şiddet veya suç yaşanacağı zaman isimleri FBI’ya ihbar ediyor. Sutter’in seyahat masrafları FBI tarafından sağlanıyor, bu arada Sutter satanizmi ve şiddeti öven kitaplarını, metinlerini yaymaya devam ediyor. Sutter’in metinlerinden etkilenen bir satanist genç eyleme kalkışacağı zaman da onu yetkililere ihbar eden ilk isim yine Sutter oluyor.
Bu karmaşık mücadele yönteminin sistematik bir şekilde yürütülmesi, belirli bir mekanizma ile polis ve askerdeki radikal unsurların, satanist örgüt üyesi isimlerin temizlenmesi için özellikle Demokratlar ciddi girişimlerde bulunuyor. Nihai amaçları 6 Ocak Kongre baskınının ardından Proud Boys gibi yapıları beyaz üstünlükçü terör örgütü olarak kabul eden Yeni Zelanda’yı takip etmek, fakat bunun için hukuki altyapı yeterli değil. Bu nedenle Demokratlar geçen hafta, FBI, Savunma ve İçişleri bakanlıklarının ordudaki beyaz üstünlükçü, Neo-Nazi gruplara mensup olduğu için uzaklaştırılan isimler hakkında detaylı bir rapor ve eylem planı hazırlamasını kabul eden bir yasa teklifini gündeme getirdi. Demokratların olumlu oyuyla Temsilciler Meclisi’nde kabul eden tasarıya Cumhuriyetçiler, bu yasa ile orduda siyasi bir temizlik yapılacağını öne sürerek ret oyu verdi.
Türkiye, gizli bir örgüte mensup olup orduya, polis teşkilatına sızan, askeri üniforma altında bu örgütün şeytani amaçlarına hizmet eden ve silah arkadaşlarını ölüme yollayabilecek kadar gözü dönmüş radikal insanların hikâyesine pek yabancı değil. Fakat bu modern Batı dünyası yeni bir gelişme sayılır.
Amerika’nın mevcut kutuplaşma iklimi içerisinde bu sorunu çözüp çözemeyeceği meçhul, Türkiye ile Amerika’nın içinde olduğu bir dünya savaşı çıkartmak için El-Kaide ile askeri istihbarat paylaşan daha kaç ‘satanist’ Amerikan askerinin olduğu bilgisinin meçhul olması gibi…