Almanlar ve biz

Türkiye’deki siyasi atmosferi, Almanya ile karşılaştırmanın bir anlamı olmayabilir. Türkiye 200 yılı aşkın bir süredir modernleşme arayışı içinde. Maalesef bu 200 yılı çatışmalar, kamplaşmalar, askeri müdahaleler ve darbelerle geçirdik. Şu gerçeği kabullenelim: Demokrasinin bu topraklara yerleşmesi için siyasiler gereken cesaret ve fedakarlığı göstermedi.

Alman siyaseti üzerine Reşat’la (Çalışlar) sohbet ediyoruz. Seçimlerin 23 Şubat’ta yapıldığı bu ülkede, sandıktan yine koalisyon çıktı. Bir ay öncesinde SPD (Sosyal Demokrat Parti) iktidardaydı ama seçimde üçüncü parti durumuna düştü. Birinci parti CDU yani Hıristiyan Demokrat Parti oldu. Yapılan koalisyon görüşmelerinde çıkan tablo, CDU-SDP koalisyonuna ışık yakıyor. Koalisyon görüşmelerinde, Olaf Scholz rol almayacak. Bakanlık beklentisinin de olmadığını dile getirdi. Sakin bir şekilde seçim yenilgisini kabul eden Scholz, bir anlamda siyaseti bırakıyor denilebilir. Bu durum, Almanya’da tamamen normal karşılanıyor.

Almanya’da, iktidarda olan SPD, oldukça başarısız bir dönem geçirdi ve oyları ilk kez yüzde 20’nin altına düştü. Seçimi kaybettikten sonra yeni koalisyonun küçük ortağı olmayı kabul ettiler. Eğer kabul etmeselerdi, aşırı sağcı AFD’nin yolu açılacak ve Naziler’in iktidar ortaklığı gündeme gelebilecekti. Merkezdeki partilerin uzlaşması, Naziler’in iktidar yolunu kapatmış oldu. Alman gazetelerinde sert polemik yazıları yazılsa da bu sertlik koalisyon görüşmelerine yansımadı ve süreç sakin şekilde ilerliyor. Yani kimsenin herhangi bir şeyi kırıp döktüğü yok.

Almanların tarihi demokrasi açısından acı bir geçmişe sahip. Yapılan siyasi hatalar, Naziler’i iktidara getirecek kadar vahim sonuçlar doğurmuştu. Savaştan sonra bunların üstesinden gelmeyi başardılar, parlamenter rejimi son derece kurallı şekilde işletip, gelişmiş bir demokrasi ve sağlam bir ekonomik yapı kurabildiler. Seçimi hangi parti kazanırsa kazansın asıl omurga sağlam yerinde duruyor. Sorunlar yok mu? Elbette var. Örneğin hayat pahalılığı, emekli maaşları, yüksek kiralar, Almanya’nın dış politikada yaşadığı prestij sorunları… Ancak bütün bu sorunlara rağmen parlamenter sistemi normal işleyişi içinde sürdürmeyi başarabiliyorlar.

Türkiye’deki siyasi atmosferi, Almanya ile karşılaştırmanın bir anlamı olmayabilir. Türkiye 200 yılı aşkın bir süredir modernleşme arayışı içinde. Maalesef bu 200 yılı çatışmalar, kamplaşmalar, askeri müdahaleler ve darbelerle geçirdik. Şu gerçeği kabullenelim: Demokrasinin bu topraklara yerleşmesi için siyasiler gereken cesaret ve fedakarlığı göstermedi. Kamplara ayrılmış bir ülkede ayrılıklar üzerinden siyaset üretmeyi tercih ettiler. Ayrıca, “seçim ekonomisi” diye bir kavram ortaya çıktı ve popülizm ekonomiyi yıprattı.

Bir kritik dönemden geçiyoruz. İki ayrı cephe şeklinde oluşan gerilim, siyasette alışmadığımız ölçüde sert bir noktaya gelmiş durumda. Birkaç gün önce PKK’nın silah bırakmasından, barış ikliminin yeniden yeşerdiğinden söz ediyorduk. Şimdi gene tüm denklemler değişmiş durumda.

Pazar günü Nevruz’u kutlayacağız. Birlikte kolkola halay çekebileceğimiz bir ülke umuduyla…

- Advertisment -