2002 seçimleri Bolivya için çok önemliydi. ABD karşıtı sol muhalefet yıllar sonra ilk kez iktidardaki sağ bloğa karşı güç kazanmıştı. Muhalefetin karizmatik yeni lideri Evo Morales, ABD’nin uyuşturucuyla mücadele karşılığında Bolivya’ya verdiği yardımlara karşı çıkıyor, başkanlık seçimlerini kazanması durumunda kokain ekimi ve ticaretini serbest bırakacağını söylüyordu. Yoksulları ve yerlileri arkasına alan Morales’in seçilmesi durumunda Bolivya ve ABD ilişkilerinin kötüye gideceği kesindi. Amerikalı yetkililer, bu durumu diplomatik bir dille anlatıyor, ABD’nin maddi yardımlarının Morales’in seçilmesi durumunda askıya alınabileceğini ima ediyordu.
Fakat seçimlere 1-2 hafta kala ABD’nin Bolivya Büyükelçisi Manuel Rocha bu diplomatik dili bir kenara koydu ve ilginç bir tercihte bulunarak çok açık bir şekilde Bolivyalı seçmeni tehdit etti. Kolombiya doğumlu bir Amerikalı olan Manuel Rocha, Bolivyalılara anadilleri İspanyolca seslendiği açıklamasında şöyle diyordu: “Bolivya seçmeni, terörizm ve uyuşturucu kaçakçılığına bulaşmış birisine oy vermenin sonuçlarını iyi düşünmeli. Bolivya seçmenine şunu hatırlatıyorum- eğer Bolivya’nın tekrar kokain tüccarı olmasını istiyorsanız, ABD’den gelen yardımlar kesilir.”
ABD’nin Bolivya Büyükelçisi Manuel Rocha, ABD Başkanı Bill Clinton tarafından atandı, Bush döneminde de büyükelçi olarak görev yaptı.
Büyükelçinin açıklamasına ABD’nin desteklediği sağ adaylar dahil herkes tepki gösterdi. Büyükelçi, Morales’e can simidi olmuştu. Morales, ABD’nin korktuğu, uğruna diplomatik nezaketi askıya aldığı bir siyasetçiydi. Şili’nin sosyalist lideri Allende’ye yapılan askeri darbe gibi ABD müdahaleleriyle dolu bir coğrafyada ABD büyükelçisinin seçmene parmak sallaması antiemperyalist sol siyasetçiler için altın değerinde bir fırsattı. Nitekim Morales de 2002 seçimlerinde kendisi için çalışan “en başarılı kampanya danışmanının” ABD Büyükelçisi olduğunu söylemiş, Amerikalılarla dalga geçmişti.
Evo Morales
Seçimleri kıl payı farkla ABD’nin desteklediği sağ aday kazandı, fakat Morales ciddi bir şekilde oyunu arttırmış, ABD büyükelçisinin kendisini hedef göstermesinin de etkisiyle halk nezdindeki desteğini pekiştirmişti. 3 sene sonra düzenlenen erken seçimlerde Morales %53 oy alarak Bolivya’nın başkanı seçildi. Morales, Küba lideri Castro ve Venezuela lideri Chavez’in aktif desteğiyle ABD karşıtı Latin Amerika bloğunun önemli liderlerinden biri oldu. Anayasadaki ikinci kez aday olma yasağını bertaraf ederek art arda 3 kez başkan seçildi, 2019’da 4. kez aday olduğu ve kazandığını iddia ettiği seçimlere hile karıştığı gerekçesiyle halkın sokağa çıkması sonucunda istifa etti, ülkeden kaçtı, ülkesine ancak 2020’de ise desteklediği solcu bir müttefikin seçimleri kazanmasıyla geri dönebildi.
Morales’in 13 senelik Bolivya macerası neticesinde ABD Büyükelçisi haklı çıkmış, ABD-Bolivya ilişkileri Morales’in seçilmesiyle birlikte kesilmişti. Fakat kehaneti gerçekleşen tek kişi ABD’nin Bolivya Büyükelçisi Manuel Rocha değildi, Morales’in de haklı olduğu tespitleri vardı. Bunların başında seçimlere müdahale ederek Morales’e yönelik halk desteğini arttıran ABD’nin Bolivya Büyükelçisi Manuel Rocha hakkındaki Morales’in yaptığı yorum geliyordu. Morales’in mecburen koltuğu bırakmasından tam 4 sene sonra, Aralık 2023’te Miami’de güzel bir emeklilik hayatı yaşayan 73 yaşındaki Amerikalı emekli büyükelçi Manuel Rocha, FBI tarafından Morales’i en çok destekleyen ülkelerden biri olan sosyalist Küba için 40 sene boyunca ajanlık yaptığı gerekçesiyle gözaltına alındı.
Belki Morales Bolivya’ya ilişkin fikirler veya tekrar seçilme yasağı gibi anayasal kuralları bertaraf eden tuhaf hukuk teorileri gibi konularda yanılmıştı, fakat en azından Rocha konusunda haklı çıkmıştı. Manuel Rocha, ABD Dışişlerine girdiği andan itibaren FBI’nin iddialarına göre Küba adına istihbarat toplamış, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Latin Amerika Direktörü olduğu anda dahi Küba ajanı olarak çalışmıştı.
ABD ise en kritik noktalarda görev alan ve neredeyse bütün stratejik kararlarda imzası bulunan bu kariyer diplomatının ajan olduğunu ancak 40 sene sonra fark edebilmişti.
Bir “Amerikan rüyası”: Kolombiya’dan Harvard’a
Manuel Rocha, 1950’de o zamanlar yoksul bir Latin Amerika ülkesi olan Kolombiya’da fakir bir ailede dünyaya geldi. Henüz küçük bir çocukken ailesiyle birlikte Kolombiya’dan ABD’ye göç etti, New York’un Harlem mahallesindeki toplu konutlarda annesi, amcası ve iki küçük kardeşiyle birlikte yaşamaya başladı. Rocha’nın ailesi hem ABD vatandaşı değildi hem de oldukça fakirdi. Annesi terzilik yaparak ailesini geçindirmeye çalışıyor, babası ise terk ettiği ailesiyle pek ilgilenmiyordu.
Rocha’nın büyüdüğü toplu konutların günümüzdeki hali: New York City’nin Harlem mahallesinde bulunan Morningside toplu konutları. Günümüzde orta sınıfın yaşadığı bu mahalle, eskiden yoksul kesimin yoğun yaşadığı bir bölgeydi.
Rocha’nın hayatı aldığı özel bir bursla değişti. Connecticut eyaletinde bulunan elit bir özel kolejin, Taft College, gettolarda yaşayan çocuklar için açtığı bir programdan kabul almış, bu yatılı okulda ücretsiz bir şekilde okuma hakkı elde etmişti. Rocha okuduğu yatılı okulda, futbol takımına katıldı, çeşitli öğrenci kulüplerinin başkanı oldu. Siyahların yoğun yaşadığı Harlem’de büyüdüğü için okuldaki siyahlarla dostluk kuruyor, hatta siyah öğrenci topluluğunun lideri olarak görev yapıyordu. Rocha’nın siyahlarla kurduğu yakın ilişkinin tek sebebi Harlem’de büyümesi değildi. Rocha da Hispanik olduğu için siyahlar gibi beyaz öğrencilerin ayrımcılığına uğruyor, ırksal eşitliğin toplum tarafından henüz tam benimsenmediği 70’li yıllarda beyazların çoğunluk olduğu bir okula burslu ve Harlemli bir Hispanik olarak uyum sağlamaya çalışıyordu. Bazı arkadaşları Hispaniklere hakaret olarak kullanılan sıfatları lise yıllığındaki sayfasına dahi yazmıştı. Maalesef Rocha’nın lisede yaşadığı akran zorbalığı kişisel tarihine kalıcı bir şerh olarak düşülmüştü.
Kazandığı bu özel burs Rocha’ya farklı bir dünyanın kapılarını açmıştı. Rocha Taft’ta aldığı eğitim sayesinde, Yale Üniversitesi’ni kazandı. Ardından Harvard’da kamu yönetimi yüksek lisansı, sonrasında Amerikalı diplomatları yetiştiren en önemli okullardan Georgetown’da diplomasi üzerine ikinci yüksek lisansını yaptı. Georgetown’dan mezun olduğu sene aynı zamanda ABD vatandaşı olmaya hak kazandı. Kolombiyalı fakir göçmen bir ailenin çocuğu ABD’nin en elit okullarını art arda bitirmiş ve ABD vatandaşı olmuştu. Rocha, Amerikan rüyasını iliklerine kadar yaşamıştı.
Mezun olduktan 3 sene sonra ABD Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. ABD’nin en elit okullarında eğitim alan ve anadili İspanyolca olan Manuel Rocha için ABD Dışişleri Bakanlığı biçilmez kaftandı.
Nitekim Rocha’nın kariyer basamaklarını hızla çıkıp kritik pozisyonlara gelmesi pek uzun sürmeyecekti.
Dışişleri Bakanlığı’nın “güvenilir” diplomatı
Manuel Rocha’nin Dışişleri Bakanlığı’ndaki ilk görevi Honduras masası uzmanlığı oldu. Honduras’ta yaşananları takip ediyor, Dışişleri Bakanlığı’na politika önerileri sunuyordu. 1982’de daha sonra vatandaşlığını da alacağı Dominik Cumhuriyet’indeki ABD Büyükelçiliği’ne Siyasi İşler Şefi olarak atandı. Sonrasında sırasıyla Honduras, Meksika büyükelçiliklerinde çalıştı. 1994 yılında ise yeni seçilen ABD Başkanı Bill Clinton’ın atamasıyla ABD’nin dış politikasını şekillendiren en kritik danışma kurullarından biri olan Ulusal Güvenlik Konseyi’nin İnter-Amerikan (Amerika kıtası) İlişkiler Direktörü olarak göreve başladı. Rocha tam bir sene boyunca bu konseyde üst düzey diplomat olarak çalıştı, özellikle Küba alanında Beyaz Saray’a tavsiyeler verdi. Rocha’nın konseydeki uzmanlık alanı Küba’ydı. Dışişleri Bakanlığı Rocha’nın Küba uzmanlığından memnun kalmış olacak ki, Rocha bu görevinin ardından Havana’daki ABD temsilciliğine müdür yardımcısı olarak atandı. 2015 yılına kadar resmi büyükelçilik açılmadığı için ABD diplomatik ilişkileri bu temsilcilik üzerinden yürütüyordu. Rocha burada iki sene çalıştıktan ve Kübalılarla yaşanan her krizde ciddi bir mesai harcadıktan sonra Arjantin ve İtalya’da çalıştı, nihayetinde yine Clinton’ın atamasıyla Bolivya Büyükelçiliğine getirildi.
Manuel Rocha’nın ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki resmi biyografisi
Manuel Rocha 20 senelik kariyerinin ardından zirve noktasına gelmiş, büyükelçi olarak göreve başlamıştı. Fakat göreve gelir gelmez Bolivya seçmenini tehdit etmesi sadece Morales’e yönelik halk desteğini artırıp diplomatik teamülleri ters yüz etmemiş, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda da krize sebep olmuştu. Rocha bu açıklamayı yapmadan önce bakanlığa haber vermemiş, onay almamıştı. Bakanlık yetkilileri büyük bir şok içerisinde açıklamaları öğrenmiş, oldukça sinirlenmişti. Yaşanan bu skandalın ardından Manuel Rocha emekliliğini istedi ve büyükelçilik görevinden ayrılarak özel sektöre atıldı. Para kazanmak istiyordu. Yakın arkadaşlarının tabiriyle Rocha’nın en büyük korkusu “o geçmişteki yoksulluk günlerine tekrar dönmekti”.
20 senelik diplomatlık tecrübesi ve bölgeye hakimiyeti nedeniyle Manuel Rocha, hem think-tanklerde hem de Latin Amerika’yla iş yapan şirketlerde üst düzey danışmanlık görevlerinde bulunma şansı yakaladı. Council on Foreign Relations (CFR) üyesi oldu, Miami Üniversitesi’nin danışma kuruluna girdi, Kissinger’in kurduğu Uluslararası Terörizm Konseyi üyesi ve Miami Üniversitesi’nin Küba’da Demokrasiye Geçiş Projesi danışmanı oldu. Birçok yatırım fonuna, hukuk bürosuna ve uluslararası şirkete Latin Amerika hususunda özel danışmanlık verdi.
Zengin Latin Amerika göçmenlerinin oturduğu Miami’de yaşayan Rocha, Latin Amerika’da yatırım yapmak isteyen şirketler ve iş insanları için büyük bir fırsattı. Hem bir sürü yerel siyasetçiyi tanıyordu hem de bölgedeki siyasi ve sosyal gelişmelere oldukça hakimdi. Verdiği tavsiyeler, yönlendirmeler, kurduğu kontaklar altın değerindeydi. Rocha da girişken kişiliğiyle bağlantılarını diri tutuyor, sık sık Latin Amerika ülkelerine giderek kendini hatırlatıyordu.
İletişim yetenekleri sayesinde rahat bir emeklilik geçiren Rocha henüz bu sosyal becerilerinin bir gün kendi sonunu getireceğinden habersizdi.
Küba devriminin Miami şubesi
Manuel Rocha’nın emeklilik saadeti telefonunda kayıtlı olmayan bir numaradan gelen bir Whatsapp mesajıyla kesintiye uğradı: “Merhaba sayın büyükelçi, ben Miguel- size Havana’daki dostlarınızdan bir mesaj getirdim. Hassas bir mesele. Telefonda konuşabilir miyiz?”
Rocha bu mesaja kısa bir yanıt verdi: “Ne dediğinizi anlamıyorum ama beni arayabilirsiniz.”. Ertesi gün Miguel, Rocha’yı aradı, “Şili’de tanıştığınız dostlarınızdan size selam getirdim, adada bazı sıkıntılar var ama halledeceğiz” dedi, Rocha ile buluşmak istedi. Rocha da teklifi kabul etti. Buluşma noktası Brickell mahallesinde 6. caddede bulunan Miami Presbiteryen Kilisesi’nin köşesiydi. Rocha, kiliseye kısa yoldan değil, uzun bir yoldan gitti, yolda 2-3 dakikalık molalar verdi, izlenmediğinden emin olmak için buluşma noktasını bir süre uzaktan izledi. Rocha, Miguel ile buluşunca “Gözetim Takip Rotası” taktiği uyguladığını, takip edilmediğinden emin olmak istediğini söyledi. Rocha istihbarat yöntemleri konusunda tecrübeliydi, Miguel ile buluşmasının ortaya çıkmasını istemiyordu. Kilisede buluşan ikili kalabalık bir food court’a (yan yana restoranların bulunduğu AVM benzeri bir mekan) girdi. Rocha bu mekanı özellikle seçmişti, genellikle işçi sınıfı yoksul kesimin öğle yemeği yediği dikkat çekmeyen bir mekandı.
Miguel kendisini Küba istihbaratının yeni temsilcisi olarak tanıttı. Rocha ile yeni bir iletişim planı kurmak için buluşmuştu. Rocha da bunun üzerine döküldü: 40 senedir Küba için çalışıyordu, Küba devrimine tutku ve sadakatle bağlıydı, Amerika kendisi için bir düşmandı, Dışişleri Bakanlığındaki bütün kariyeri boyunca önceliği Küba devrimi sekteye uğratacak adımları takip etmekti. 40 senedir Küba için çalışsa da en son fiziki kontağı 2016 yılında Dominik pasaportuyla yaptığı bir Havana gezisinde kurmuştu. Kübalılar bu görüşmeden kendisine “normal bir hayat sür” tavsiyesini vermiş, bunun üzerine Rocha dikkat çekmemek için “Trumpçı bir sağcı” taklidi yapmaya başlamış, muhafazakar bir Cumhuriyetçi gibi davranıp Trump’ı desteklemiş, diplomat arkadaşlarına ısrarlı bir şekilde Trump propagandası yapmıştı.
40 senedir Küba için çalıştığını söyleyen Rocha, Küba’dan en çok nefret eden siyasetçiyi destekleyen bir fanatik taklidi yaparak ajan kimliğinin ortaya çıkmasını engellemişti.
Rocha ve Miguel (UC) arasındaki diyalog: “Küba istihbaratına (Direccion) en içten selamlarımı yolla”
Rocha bir noktada sohbete o kadar çok kendini kaptırdı ki Miguel’in genç ve cesur olmasını, Küba devrimi için kendini tehlikeye atmasından ne kadar duygulandığını dahi övgü dolu sözlerle dile getirdi, “ada” diye bahsettiği Küba’ya en içten selamlarını yolladı (Rocha, açığa çıkmamak için Havana veya Küba demiyor, hep “ada” kelimesini kullanıyordu)
Manuel Rocha’nın Küba’ya yolladığı selam hiçbir zaman “ada”ya ulaşmayacaktı.
“Whatsapp’tan gelen her mesaja cevap verme”
Miguel aslında Kübalı bir genç değil, Rocha gibi ABD hükümeti için çalışan Hispanik bir kamu görevlisi, hatta gizli bir FBI ajanıydı. Manuel Rocha, Kasım 2022’de gelen bir ihbar üzerine FBI’nin takibine takılmış, ihbarın ciddi olması sebebiyle FBI kontrespiyonaj faaliyetler kapsamında gizli bir operasyon düzenleyerek Rocha’yı oltaya getirmiş, bütün konuşmalarını, “Miguel” ile tüm buluşmaları kamera kaydına alarak Küba ile bağlantısını itiraf ettirmişti.
Rocha ile üç kez buluşan gizli FBI ajanı, Rocha’nın Küba ajanı olduğuna emin olduktan sonra iletişimi kesti ve Rocha kendisiyle iletişime geçen Diplomatik Güvenlik Birimi tarafından gönüllü bir şekilde sorgulandı, bu sorgusunda Rocha hakkındaki iddiaları reddetti, fakat Miguel’in FBI ajanı olduğunu öğrendi. Bütün buluşma kayıtları önüne serilmişti.
İş birliği yapmaması üzerine Miguel Rocha, iki hafta önce gözaltına alındı ve tutuklu bir şekilde yargılanmaya başladı. Rocha, ABD aleyhine yabancı ajan olarak komplo kurmak ve ABD’ye zarar vermek, gizli bir şekilde Küba ajanlığı yapmak ve yalan beyanla (başka bir ülke için gizli bir şekilde çalışmadığını söyleyerek) ABD pasaportu almak suçlarının işlemekle suçlanıyor.
Miguel Rocha’nın itiraflarına rağmen henüz hakkındaki suçlamalar kesinleşmedi. Rocha, FBI’nin tespit ettiği üzere gerçekten Küba ajanı olsa dahi hangi konularda bilgi sızdırdığı, ABD’ye nasıl bir zarar verdiği henüz meçhul. Miguel Rocha’nın neden Küba için ajanlık yaptığı da belirsiz. FBI’ya göre genç bir öğrenciyken sosyalist Allende’den etkilenerek 1973 yılında Şili’ye gitmiş, aynı yıl ABD’nin desteğiyle Pinochet’in Allende’yi devirmesi ve Allende’nin teslim olmamak için intihat etmesiyle ABD’ye tepki duymuş, Küba devrimine ve Castro’ya hayranlık beslemeye başlamıştı. Zira gizli FBI ajanı Şili’ye referans verince Miguel açılmış ve Küba ile ilişkisini itiraf etmiş, rahatça konuşmuştu. FBI’ya göre bu nedenle Miguel 1973 yılında Şili’de Küba istihbaratıyla çalışmaya başlamıştı. Bu teori ne kadar tutarlı? Rocha hiç mi bir maddi çıkar elde etmedi? Henüz kesin bir cevap yok.
Daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Küba ajanı olduğu ortaya çıkan bazı Amerikalı kamu çalışanları, yargılama aşamasında savcılıkla iş birliği yapmış, hakkında istenebilecek idam cezasının önüne geçmek için 25 yıl hapis yatmayı kabul etmiş ve Küba istihbaratı hakkında bildiği her şeyi anlatmıştı.
Belki Miguel Rocha da savcılıkla iş birliği yapacak, bildiği her şeyi anlatacak ve Netflix de Küba ve Latin Amerika uzmanı tecrübeli bir Amerikalı diplomatın nasıl 40 sene boyunca Küba ajanı olduğunu başarılı bir şekilde sakladığını anlatan 3-4 sezonluk bir dizi çekecek.
Dizinin adını şimdiden hayal etmek mümkün: “Whatsapp’tan gelen her mesaja cevap verme”