Bazı kavramlar çok karmaşık ve anlaşılmaz gibi gelir. Ama öyle olmak zorunda değiller. Mesela, antisemitizm nedir?
Antisemitizm Yahudilerin diğer insanlardan aşağı veya üstün olduğuna inanmaktır. Yahudilerden korkan antisemittir. Yahudilere hayranlık duyan da. Yahudilerin insan olmadığını düşünenler antisemittir. Yahudi olmayanları insan görmeyenler de. Görüldüğü gibi antisemitizm için Yahudi olmamak şart değil. Yahudileri birey veya inanç olarak sev(me)mek veya beğen(me)mek antisemitizm değildir. Antisemitizmin temelinde Yahudilerin “özel” olduğu inancı vardır. Bu inanca katıldıkları ölçüde Yahudiler de Yahudi olmayanlar da antisemitizme katkı yaparlar.
Eğer yaptığımız tanıma sadık kalırsak bugün dünyanın bir numaralı Yahudi düşmanı İsrail devletidir diyebiliriz. İsrail, bir bütün olarak Yahudilerin normal insanlar değil “özel” insanlar olduğu mitini ayakta tutmak için Gazze’den Avrupa ve Amerika başkentlerindeki iktidar koridorlarına kadar her yerde herkese “özel” ve “üstün” olduğunu güç ile kabul ettirmeye çalışıyor. Güç kullanarak insanları riyakar olmaya zorlayanlar ve korkusundan o riyakarlığı benimseyenler antisemittir.
Antisemitizm suçlamasının bir silah olarak kullanıldığı, artık Tiktok kullanıcısı gençlerin bile malumu haline geldi. Yahudi devleti olma iddiasındaki bir devleti hukuki ve ahlaki kriterlerden “muaf” sayan ve o devlete “istisna” muamelesi yapan devletler ve bunu arzu eden bir rejim, antisemitizmin mağduru değil bir numaralı teşvik edicisidir.
Antisemitizm yeni birşeydir. İslamofobi de aynı şekilde yeni birşeydir. Öyle tarihin derinliklerine uzatılacak birşey değiller. Eskiden herkes bir başkasının kafiri, barbarı, gavuru idi. Ne kadar barbarca olursa olsun o zamanların düşmanlıkları itikadi adavetler veya dinler arası husumet olarak görülmelidir. Tarihsel bir olgu olarak antisemitizm ondokuzuncu yüzyılda zuhur etti. Antisemitizmin doğması için kitle’nin, siyasi partilerin, bugünkü anlamıyla vatan kavramının ve ulus formunun doğması gerekiyordu. (Bunların her biri ayrı bir yazı konusu.)
Antisemitizmi (veya İslamofobiyi) ahlaki bir suç yapan şey, eşitliğin varsayıldığı bir ortamda bir kitlenin eşitsizliğin konusu yapılmasıdır. Yoksa, modernlik öncesi eşitsizlik varsayımının hakim ilişki biçimi olduğu ortamlarda Hıristiyan’ın Müslüman’a ve Yahudi’ye, Yahudi’nin Hıristiyan ve Müslüman’a, Müslüman’ın Yahudi ve Hıristiyan’a yan bakması bir dini taassup (bağnazlık) çerçevesinde zaten beklenir bir şeydi. Kan davası güttüklerinde bile neticede herkes bir aşiret gibi idi.
Evet, antisemitizm her açıdan medeni bir suçtur. Herkesin insan ve eşit olduğu kanaatinin evrensel bir ilke olarak kabul edilmesi ile birlikte dini kimliğe dayalı bu tür adavet ahlakî bir suç haline geldi. Eşit oldukları varsayılan insanların eşit olmayabilmelerini sağlamak için artık hedef yapılan kitlenin insanlıktan düşürülmesi gerekiyordu. Naziler ve onların günümüzdeki takipçilerinin söylemleri bu açıdan öğreticidir: “İnsanımsı hayvanlar,” “kan emici yaratıklar,” “şeytanlar” vesaire.
Şimdiki akademisyenlere ve aktivistlere bakmayın. Azınlık olmak pis bir şeydir. Azınlık, içine düşüldüğünde sevilip öpülecek bir şey değil, bir an önce kurtulunması gereken bir şeydir. Günümüzde şuursuzca savunulan azınlık seviciliğinin sağlıklı amacı, azınlık olanı o konumdan azad etmektir, yoksa o konumu bir meziyet haline getirmek değildir. Azınlık olarak bulundukları Avrupa toplumlarında vicdansızca hırpalanıp en son Nazilerce soykırıma maruz bırakılan Yahudilerin kendilerine bir vatan bulma isteği, bir yere ait olma ihtiyacı (bunu bir Müslüman olarak söylüyorum) en fıtri, temel, insani bir ihtiyaç ve İslami bir haktır. İslamda hicret fikri vatanı terk için değil, vatansız bırakıldığında vatanlanmak içindir. Ama vatanlanmak için başkasını vatansızlaştırıp tehcire, katliama maruz bırakan ise teröristtir. Ve şüphesiz dünkü mağduriyetin körleştirmesiyle bugün her tür gaddarlığı kendine hak gören de mağdur değil zalimdir.
Yahudilik ile siyonizm eşitlenemez. Hatta siyonizm ile Netanyahu rejimi bile aynı şey değil. Hakkın hatırı için şunu da not etmek lazım: Siyonizmde bile bir dane-i hakikat var: Mazlum Yahudi milletinin evsiz ve savunmasız kalmamasını istemek. Ama her milliyetçilikte olduğu gibi (bir Yahudi milliyetçiliği olan) siyonizmde de bir kurtuluş gemisi olarak yola çıkan milliyetçilik, kısa süre sonra freni patlamış kamyon olarak yoluna devam edecektir. Önüne çıkanı ezecektir. Çünkü kördür.
Avrupa’nın işlediği büyük günahın keffaret borcunu Filistinlilerin boynuna katliam destekleyiciliği ile asan Avrupa, en büyük Yahudi düşmanıdır. Kendilerinden nefret eden Avrupalıların bu cömertliğini ve kendilerini “özel” gören kimi Hıristiyanların siyonizmini enayi silkeler gibi yan cebine koyan İsrail, tam da bu ilkesizlik ve menfaatçılığı ile bir antisemitizm jeneratörüdür.
Demek ki Yahudilerin adam olamayacağına inananlar antisemittir. Yahudilerin geçmişte vicdansızca mağdur edildikleri için asla gaddar zalimlere dönüşemeyecek melekler olduğuna inananlar da antisemittir.
Peki antisemitizmin çaresi nedir? Yahudilerin bir millet olarak sıradanlaşması. Günahı ve sevabıyla insan olarak görülmesi. Buna engel olan her şey, antisemitizmi teşvik edici veya kolaylaştırıcıdır. İsrail’e devletler hukukunda özel muamele yapanlar antisemittir. İsrail’in katliamlarına göz yumanlar antisemittir. İsrail’in biricik olduğunu ve zulüm yapsa bile buna Holokost dolayısıyla izinli olduğunu düşünen veya buna itiraz etmeyen antisemittir. İsrailli insanların insaniyetin vicdan, anlayış ve hürmetine (yahut başka şekilde söylersek İslam’ın rahmet, şefkat ve hidayetine) layık olmayacak kadar kötü olduğunu düşünen antisemittir.
İnsanları tek tek ferdler, şahsiyetler olarak değil de bir topluluk olarak toptan iyi veya kötü olarak gören anlayışlar antisemittir. Yahudilerin “istisnasız iyi” veya “istisnasız kötü” olduğunu düşünenler antisemittir. İlan Pape’yi, Norman Finkelstein’i, Gabor Mate’yi veya Gideon Levy’yi dinleyen her vicdan sahibi Müslüman şunu anlar: Geçmişte olduğu gibi bu zamanın hakperest Yahudileri günümüzün peygamberleri gibidir. Her millette olduğu gibi Yahudi milletinde de doğru ve yanlış, iyi ve kötü berdevamdır. İnsafı ve hakkı elden bırakmamak bu meselede de insanca ve Müslümanca bir duruş için şarttır.