Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIAYM, Şehir Üniversitesi’nin kapatılmasına dayanak olan kanun maddesini iptal etti

AYM, Şehir Üniversitesi’nin kapatılmasına dayanak olan kanun maddesini iptal etti

Anayasa Mahkemesi, 2020 yılında Yükseköğretim Kanunu’na eklenen ve vakıf üniversitelerinin faaliyet izinlerinin geçici olarak durdurulmasını ve kaldırılmasını düzenleyen kurallar Anayasa’nın 130. maddesine aykırı bulunarak iptal edildi. Faaliyet izninin kaldırılmasına ilişkin kural, şimdiye dek yalnızca 2020 yılında Şehir Üniversitesi’nin kapatılmasına dayanak olmuştu. İdare hukukçusu Kasım Ocak, iptal kararının ne anlama geldiğini Serbestiyet için yazdı

İki gün önce (13.02.2024) Resmi Gazete’de vakıf yükseköğretim kurumlarının (vakıf üniversiteleri) idari ve bilimsel özerkliğini ilgilendiren önemli bir Anayasa Mahkemesi kararı[1] yayımlandı.

2020 yılında Kanuna (2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu) eklenen ve vakıf üniversitelerinin faaliyet izinlerinin geçici olarak durdurulmasını ve kaldırılmasını düzenleyen kurallar Anayasa Mahkemesi tarafından üniversitelerin kuruluşunu ve bilimsel özerkliğini düzenleyen Anayasa’nın 130. maddesine aykırı bulunarak iptal edildi.

Faaliyet izninin kaldırılmasına ilişkin kural, şimdiye dek yalnızca 2020 yılında Şehir Üniversitesi’nin kapatılmasına dayanak olmuştu. 29.06.2020 tarih ve 2708 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2547 sayılı Kanunun Ek 11. maddesine göre Şehir Üniversitesi’nin faaliyet izni kaldırılmıştı.

Mahkemenin incelediği Kanunun Ek 11. maddesinde yer alan kurallar sırasıyla şu şekildeydi:

  1. Ek 11. Madde/11: Vakıf yükseköğretim kurumunun muaccel ve kısa vadeli borçlarını, toplam yıllık eğitim ve öğretim gelirleriyle veya mevcut mal varlığıyla ödeme imkânının bulunmadığının Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü ve Yükseköğretim Kurulunun kararıyla tespit edilmesi halinde, faaliyet izni geçici olarak durdurulur.
  2. Ek 11. Madde/14: Faaliyet izni geçici olarak durdurulan vakıf yükseköğretim kurumunun, eğitim-öğretim faaliyetleri için mülkiyetinde yeterli taşınmazı bulunmadığının veya mevcut malvarlığıyla eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüremeyeceğinin garantör üniversite tarafından tespiti ve Yükseköğretim Kurulunca onaylanması halinde, üçüncü fıkra uyarınca faaliyet izni kaldırılır.

Anayasa Mahkemesi’nin vakıf üniversitelerinin faaliyet izinlerinin geçici olarak durdurulması ve kaldırılmasına ilişkin kurallara dair değerlendirmesi şu şekilde özetlenebilir.

  1. Kademeli bir tedbir sistemi öngörülmeden faaliyet izninin geçici olarak durdurulması ölçülü değildir.

2547 sayılı Kanunun Ek 11. maddesi genel olarak vakıf üniversitelerinin faaliyet izinlerini, eğitim öğretim düzeyinin yetersizliği veya ekonomik ve mali durum gibi sebeplerle geçici olarak durdurulmasını veya kaldırılmasını, faaliyet izninin kaldırılması halinde vakıf üniversitesi hakkında gerçekleştirilecek işlemleri ve bu kurumlardaki öğrencilerin durumlarını düzenlemektedir.

Ek 11. maddenin 11. fıkrası ise; muaccel ve kısa vadeli borçlarının, toplam yıllık eğitim ve öğretim gelirleriyle veya mevcut mal varlığıyla ödeme imkânının bulunmadığının Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü ve YÖK’ün kararıyla tespit edilmesi hâlinde faaliyet izninin geçici olarak durdurulmasını düzenlemektedir.

Anayasa Mahkemesi, faaliyet izninin durdurulması kararı almadan önce Bakanlık görüşü alınmak zorunda olmasını YÖK’ün yetkisinin ‘sınırsız’ olmadığı şeklinde yorumlamıştır. Bununla birlikte YÖK tarafından kullanılacak bu yetkinin ölçülü olması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’ne göre bir müdahalenin ölçülü olması için bu müdahalenin; kuralda düzenlenen amaca ulaşmak için elverişli, gerekli/zorunlu ve orantılı olması gerekmektedir.

Mahkemeye göre faaliyetin geçici olarak durdurulmasına imkan tanıyan kural, vakıf üniversitelerinin mali durumlarının iyi yönetilmesi ve eğitim öğretimin aksamadan sürdürülmesi için elverişlidir.

Ancak elverişli olan bu müdahaleye başvurmadan, daha hafif bir müdahale ile vakıf üniversitelerinin mali durumları ve eğitim öğretim faaliyetleri denetlenemez mi?

Anayasa Mahkemesi’ne göre; eğitim öğretim faaliyetlerinin geleceğini tehlikeye atan faaliyetin geçici olarak durdurulması tedbirine başvurmadan önce daha hafif müdahaleler ile kademeli bir denetim/yaptırım sistemi benimsenebilirdi. Mahkeme kademeli tedbir sisteminin nasıl olabileceğine dair Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 25. maddesini[2] örnek göstermiş ve Kanunda da benzer bir düzenlemenin yapılabileceğine işaret etmiştir.

Dolayısıyla daha hafif ve kademeli tedbirlerle vakıf üniversitelerinin mali durumlarının ve eğitim öğretim faaliyetlerinin denetlenmesi mümkün olduğu için faaliyet izninin geçici olarak durdurulması tedbiri gerekli ve dolayısıyla ölçülü kabul edilmemiş, Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Ayrıca faaliyetleri geçici olarak durdurulan vakıf üniversitelerini kuran vakfın yönetimine  kayyım atandığı için Anayasa Mahkemesi, faaliyetin geçici olarak durdurulması tedbirinin üniversitelerin idari ve bilimsel özerkliğine sınırlama niteliğinde olduğunu da belirtmiştir.

  1. Kanunla kurulan üniversiteler idari işlem ile kaldırılamaz.

Yüksek Mahkeme tarafından incelenen ikinci kural ise faaliyet izni geçici olarak durdurulan vakıf üniversitelerinin faaliyet izinlerinin kaldırılmasını düzenlemektedir.

Ek 11. maddenin 14. fıkrasına göre; faaliyeti geçici olarak durdurulan vakıf üniversitesinin  eğitim öğretim faaliyetleri için mülkiyetinde yeterli taşınmazı bulunmadığının veya mevcut mal varlığıyla eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüremeyeceğinin garantör üniversite tarafından tespiti ve YÖK’çe onaylanması hâlinde faaliyet izni Cumhurbaşkanı kararıyla kaldırılacaktır.

Mahkeme ilk olarak faaliyet izninin kaldırılması kararının nitelik olarak üniversitenin fiilen kapatılmasına neden olan bir idari işlem olduğunu tespit etmiştir. Mahkemeye göre bu tespitin gerekçeleri, vakıf üniversitesinin faaliyet izinlerinin kaldırılması durumunda;

  • mal varlıklarının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun resmî tasfiye hükümlerine göre tasfiye edilecek olması,
  • mülkiyeti Hazineye ait veya devletin hüküm ve tasarrufu altında olan taşınmazlara ilişkin tesis edilen irtifak hakları ile verilen kullanma izinlerinin iptal edilecek olması,
  • mütevelli heyet başkanı ve üyeleri ile tüm yöneticilerinin görevlerinin kendiliğinden sona erecek olması,
  • kayıtlı öğrencilerin YÖK tarafından garantör üniversiteye veya belirlenecek bir devlet üniversitesine geçirilecek olması,
  • üniversitenin yönetiminin garantör üniversiteye ya da aynı ilde bulunan ve YÖK tarafından belirlenen üniversiteye devredilecek olmasıdır.

Bu gerekçeler nedeniyle Anayasa Mahkemesi, faaliyet izninin kaldırılması işleminin kanunla kurulan vakıf üniversitesinin kanun olmadan, idari bir kararla kapatılması anlamına geldiğine karar verilmiştir. Bu durum ise üniversitelerin kanunla kurulup kanunla kaldırılması gerekliliğine aykırılık teşkil etmektedir. Dolayısıyla Mahkeme, kanunla kurulmuş olan vakıf üniversitesinin idari bir kararla kapatılmasını Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir.

Sonuç

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının odağında vakıf üniversitelerinin idari ve bilimsel özerkliğinin yer aldığını söylemek mümkündür. İdari ve bilimsel özerklik, üniversite yönetiminin; siyasi, ekonomik nüfuzu olan kimselerin ve merkezi idarenin müdahalelerinden korunması ile sağlanabilir. Bu nedenle Mahkeme, vakıf üniversitenin kurucusu olan vakfa kayyım atanmasına neden olan faaliyetin geçici olarak durdurulması kararının idari ve bilimsel özerkliği sınırlandırdığını tespit etmiş ve daha hafif ve kademeli şekilde müdahale edilmeden böyle ağır bir müdahalede bulunulmasını ölçülü bulmamıştır.

Vakıf üniversitesinin faaliyet izninin kaldırılması ise bir idari karar niteliğinde olsa da sonuç itibariyle üniversitenin fiilen kapatılması anlamına gelmektedir. Bu durumda kanunla kurulan bir vakıf üniversitesi, garantör üniversitenin tespiti ve YÖK’ün onayı üzerine idari bir karar ile kapatılabilecektir. Anayasa Mahkemesi, kanunla kurulan bir üniversite ancak kanunla kaldırılabileceği için faaliyet izninin kaldırılmasına imkan veren Kanun hükmünü de Anayasa’ya aykırı bulmuştur.

Bu karar; elbette vakıf üniversitelerinin mali yönlerden denetlenemeyeceği anlamına gelmemektedir. Denetim ve sonrasında uygulanacak tedbirlerin kademeli olarak belirlenmesine ve üniversitenin idari ve bilimsel özerkliğinin korunmasına özen gösterildiği sürece vakıf üniversitelerinin mali yapılarının denetlenmesi, devlet tarafından kanunla kurulan bu kurumlardaki eğitim öğretim faaliyetlerinin aksamaması için yerine getirilmesi zorunlu bir görev niteliğindedir.


[1] Anayasa Mahkemesi, E.2020/55, K.2023/228, 28/12/2023.

[2] “Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Vakıf yükseköğretim kurumlarının mevzuata aykırı işlem ve eylemleri hakkında uygulanacak önlemler” başlıklı 25. maddesinde vakıf yükseköğretim kurumları hakkında uyarma ve düzeltme, yeni akademik birim kurma ve program açma taleplerinin askıya alınması, öğrenci kontenjanının kısıtlanması veya öğrenci alımının durdurulması, faaliyet izninin geçici olarak durdurulması ve faaliyet izninin kaldırılması şeklinde kademelendirilmiş bir tedbir sistemi düzenlenmiştir.”

- Advertisment -