2019’da HDP, Demirtaş’ın ifadesiyle, “bağrına taş basarak” CHP’ye oy verdi. HDP’nin bu desteği, CHP’ye başta İstanbul olmak üzere birçok büyükşehirde belediyeleri getirdi. Yerel seçimlerde başlayan bu yakınlaşma cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de devam HDP, cumhurbaşkanı adayı çıkarmadı ve Kılıçdaroğlu’nu destekledi.
Ancak, bu kez beklenen olmadı. Hem HDP hem de Kılıçdaroğlu umdukları neticeyi elde edemediler. Seçim yenilgisi büyük bir hayla kırklığı yarattı ve HDP’de yürütülen siyasete dair ciddi bir tartışma başladı. Hâlihazırda bu tartışmalarda öne çıkan iki konu var:
Birincisi, iki ittifaktan birine –Millet İttifakı’na ve CHP’ye- aşırı yakın siyasetinin yanlış olduğudur. Artık bazı HDP’liler bunu yüksek sesle dillendiriyorlar. Hatırlanacaktır; 2019’da İstanbul seçimleri esnasında Öcalan, HDP’nin, iki ittifaktan biri lehine tavır takınmaması gerektiğini dillendiren bir mektup göndermişti. Ancak HDP, o zaman CHP’den yana bir çizgide durmayı tercih etmişti.
Şimdi ise, seçimlerden sonra, HDP’nin bu tercihinin doğru olmadığı ve Öcalan’ın uyarısına kulak verilmesi gerektiği söyleniyor. Misal, Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili ve Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, 2019’da İstanbul’daki iki seçim arasında Öcalan’dan getirilen mektubun tam olarak kavranamadığını belirtiyor.
“O mektupta Sayın Öcalan çok net bir biçimde Kürt siyasetine ve HDP’ye ‘payanda olmayın’ uyarısı yapmıştı. Esasında o mektup zamanında çok iyi anlaşılmadı. Doğru bir temelde tartışılmadı. Mektup ideolojik-siyasi bağlamdan azade bir biçimde gündelik ve seçim siyaseti üzerinden değerlendirildi. Çoğu kez haksız, mesnetsiz bir şekilde yorumlandı, ele alındı.
Aradan geçen dört sene Sayın Öcalan’ın mektubunu doğruladı. Mektupta ifade edilenlerin güncelliğini koruduğunu gösterdi. Meselenin tek başına İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçimi olmadığını, sistemsel köklü dönüşümün ana itekleyicisi olan Kürt siyasal dinamiğinin ve HDP’nin politik çizgisinin, duruşunun önemini ortaya koydu. Dolayısıyla o mektupta yazılanlar hayata geçirilebilmiş olsaydı bugün ülkede bambaşka bir siyasi iklim hâkim olabilirdi.” (https://www.gazeteduvar.com.tr/cengiz-cicek-aradan-gecen-4-sene-ocalanin-mektubunu-dogruladi-haber-1623060)
“Kendi adayını çıkarmak”
İkincisi ise, HDP’nin gerek yerel ve gerek genel seçimlerde verdiği desteğin kıymetinin bilinmediğidir. HDP’de, CHP ve İYİ Parti’nin HDP’ye muhalefete mecburmuş gibi davrandığı, HDP’den gelen oylara bir değer atfetmediği görüşü ağırlık kazanıyor. Muhalefetin, % 5 oy alan Sinan Oğan’a görüşmeler yaptığı, % 2 oy alan Zafer Partisi ile mutabakat imzaladığı ama HDP’ye selam vermekten dahi kaçındığı, bunun, HDP tabanında rahatsızlık yarattığı ifade ediliyor. HDP yönetimi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmadığı için eleştiriliyor. Bu bağlamda yerel seçimlerde HDP’nin kendi adayıyla yarışması gerektiğinin söyleyenlerin sayısı artıyor.
Örneğin, 14 Mayıs öncesinde TİP’in HDP’den ayrı bir listeyle seçime girmesine karşı çıkan Eski BDP Eşgenel Başkanı ve Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Gültan Kışanak, bu fikri ilk dillendirenlerden biri.
“Yeşil Sol Parti kesinlikle yerel seçimlerde tüm kentlerde aday çıkarma stratejisi izlemeli ve bunu ciddi bir şekilde planlamalı, çalışmalarına zaman geçirmeden başlamalı… Demokratik siyaset açısından seçimin hedefi bir kişiyi bir koltuğa oturtmak değildir. Tabii ki nihai hedef sandıktan başarıyla çıkmak ve yönetime gelmektir. Ancak, bir parti izlediği politikaya inanan, güvenen toplumsal tabanı genişletmeden seçimi kazanamaz.”
Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da aynı görüşü paylaşıyor:
“HDP-Yeşil Sol’un önündeki en doğru ve doğal seçenek doğudan batıya her kentte kendi belediye başkanı ve yerel yönetici adayını çıkarmasıdır. Zaten içinde bulunduğumuz yeniden yapılanma, tabandan politika belirleme süreciyle yerel seçim hazırlıkları iç içe geçmiştir. Bu doğru bir şekilde sistematize edildiğinde güçlü bir ön hazırlık zemini oluşacaktır. Yerellerde halkı dinleme, politikaya katılım kanallarını ardına kadar açma pratiği, doğru adaylar verimli strateji ve kazanım zeminini büyütecektir.”
HDP-Yeşil Sol’un Erzurum Milletvekili Meral Beştaş da, katıldığı bir programda kendisine yöneltilen “HDP’nin Ankara, İzmir ve İstanbul’da aday çıkarıp çıkarmayacağı” sorusuna, aynı minvalde karşılık veriyor:
“Tabi ki çıkarabilir. Bu en doğal hakkımız. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmadığımız için muazzam bir eleştiri var.”
Görünen o ki, HDP için bağrına taş basma devri sona erecek, bundan sonra HDP’nin muhalefete bağlılığında bir azalma olacak ve yeni rota 2019 çizgisini esas alınarak çizilecek. Eğer HDP, yerel seçimlerde aday çıkartırsa, bu da en çok CHP’nin canını yakacak.