Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIBasübadelmevt: Öldükten sonra dirilmek

Basübadelmevt: Öldükten sonra dirilmek

Her canlı varlığın bir sonu ve bittiği an vardır. Gündelik küçük hırslarımız, hayattaki başarı ve başarısızlıklarımız milyonlarca belki de milyarlarca yıllık tarih içinde bir küçük nokta bile değil. Bütün bu konuları gündeme getirmemin sebebi yaşadığımız hayat. Öldükten sonra dirilmek meselesindeki sorun, bu dünyadaki hesaplaşmaların bilinmez bir tarihe erteleniyor olması. “Öte dünyada bunun hesabını vereceksin” cümlesi, gerçeklerden kaçmamıza, hak aramaktan vazgeçmemize neden olabilir mi?

Müslümanların ya da cümle semavi dinlerin, ilkel toplumlardan bu yana insanlığa en büyük vaadi “öte dünya”dır. Bu dünyada olmadık eziyeti görmüş, her türlü zorluğu ve haksızlığı yaşamış birey için bir “rahatlama” imkanıdır öte dünya. Basübadelmevt, yani “öldükten sonra dirilmek”, İslam inancının temelidir.

Ölüm karşısındaki çaresizliğe en geçerli ilaçtır. İslam reenkarnasyonu reddeder. İslam’ın öldükten sonraki dirilme anlayışı daha farklıdır. Öldükten sonra dirilme düşüncesinin, hayatı zorlaştıran tarafı da var tabii. Düzenin çarkları altında kaybolmaya tepki gösterebilecek kişiler, “Daha bunun öte dünyası da var” diyerek, yaşadıkları felaketi normal karşılamaya başlayabilir.

Dinin böylesine köklü bir etki yapabilmesinin temel nedenlerinden birinin yeniden dünyaya gelebilme umudu olduğu söylenebilir. Dünyanın dört bir yanında sayısız müze ve ören yeri gezdim. Mesela Taksim Meydanı’nın Ermeni Mezarlığı olduğunu öğrendiğimde “kimbilir kimler buralarda yatıyor” demiştim. Ölüme direnen unsurlardan biri, mezar taşlarıdır. Onlar sonraki nesle emanet olarak kalıyorlar. Ancak birkaç kuşak geçtikten sonra bu taşların bazılarının da “esamesi” okunmayabiliyor.

Öte yandan Osmanlı padişahlarının mezarlarının dimdik ayakta duruşu, “öldükten sonra yaşamak bu mudur” sorusunu sorduruyor. “Dünya, Sultan Süleyman’a da kalmadı” deyişi klişe olsa da bir gerçekliği de var. Ölüm iktidar gücünü ve zenginliği dinlemeden hükmünü yürütüyor. Ölüm üzerine çok etkili söylemlerden biri de Kanuni Sultan Süleyman’a söylenmiştir: “Gün akşamlıdır Sultanım…”

Her canlı varlığın bir sonu ve bittiği an vardır. Gündelik küçük hırslarımız, hayattaki başarı ve başarısızlıklarımız milyonlarca belki de milyarlarca yıllık tarih içinde bir küçük nokta bile değil. Bütün bu konuları gündeme getirmemin sebebi yaşadığımız hayat. Öldükten sonra dirilmek meselesindeki sorun, bu dünyadaki hesaplaşmaların bilinmez bir tarihe erteleniyor olması. “Öte dünyada bunun hesabını vereceksin” cümlesi, gerçeklerden kaçmamıza, hak aramaktan vazgeçmemize neden olabilir mi?

Mümkünse ve gücümüz yetiyorsa bu dünyanın işlerini, haksızlıklarını bu dünyada çözelim. Kişinin yeniden dirileceğini düşünmesi hoş. Buna inanan milyarlarca insan, bir anlamda belirsizlikten kendini kurtarmış oluyor. Orhan Gencebay insanlığın bu büyük açmazını bir aşk şarkısıyla ne güzel anlatmış: “Sen ne dersen de sen ne dersen de Dünya dönüyor dönecek, Hayat sensiz de sürecek, Bitecek acılar bu günler geçecek, Sen ne dersen de…”

İyi bayramlar dileklerimle…

- Advertisment -