Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIBenim için iki şampiyon var artık

Benim için iki şampiyon var artık

Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı, Adana Şehir Stadı’nda izledim. 1950’lerde İstanbul Mahalli Ligi vardı. 3 büyüklerin yanında, ünlü semt takımları İstanbul liglerine renk katardı: Vefa, Beykoz, Feriköy, Beyoğluspor, Taksim, Adalet, Emniyet, Sarıyer önemli kulüpler arasındaydı. Daha sonra “Milli Lig” kuruldu Ankara, İzmir ve Adana takımları da yarışmaya katıldı. Kulüplerin imkanları sınırlıydı. Öyle özel uçaklar falan nerede…

Süper Lig sona erdi. Resmi şampiyon Galatasaray’dır. Kendilerini kutluyorum. Eski apartman komşum Okan Buruk’a ve Galatasaraylılara başarılar diliyorum. Benim şampiyonum Fenerbahçe’dir. Sezon boyunca -birkaç maç hariç- başarılı oyunlar çıkardı. Hızlı tempolu oynadığı, rakibini iyice bunalttığı bazı maçlarını küçük hatalar yüzünden kazanamadı.

Futbol tutkum, çocukluğuma dayanır. Mahalli maçları seyretmek için stadın duvarlarına tırmanırdık. Bazen de çevredeki ağaçlara tırmanır, ha düştü ha düşecek koşullarda, uzaktan maç izlemenin keyfini çıkarırdık. Bazen stad görevlileri bizi yakalar dışarı atardı. Kaçarken çalıların arasına yuvarlandığımız olurdu. Tarsus İdman Yurdu’nun, önce taraftarı, sonra futbolcusu oldum. Renkleri sarı lacivert. Şimdi sıkıntılı günler yaşıyor. Çocukluğumda Adana’da banka müdürü olan Mustafa dayım beni Adana’ya gelen İstanbul takımlarının maçlarına götürürdü.

Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı, Adana Şehir Stadı’nda izledim. 1950’lerde İstanbul Mahalli Ligi vardı. 3 büyüklerin yanında, ünlü semt takımları İstanbul liglerine renk katardı: Vefa, Beykoz, Feriköy, Beyoğluspor, Taksim, Adalet, Emniyet, Sarıyer önemli kulüpler arasındaydı. Daha sonra “Milli Lig” kuruldu; Ankara, İzmir ve Adana takımları da yarışmaya katıldı. Kulüplerin imkanları sınırlıydı. Öyle özel uçaklar falan nerede…

İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’e giden takım, eğer gittiği şehirde birden fazla takım varsa, hafta sonunu orada geçirir ve oradaki iki takımla maç yapar dönerdi. Böylece bir yol parasıyla iki maç yapılmış olurdu. O günlerde de futbolda para vardı. Büyük futbolcular, o dönemin şartlarında iyi para kazanıyordu. Şike de futbol hayatımızın bir parçasıydı. Dönen rakamlar elbette ki şimdiki rakamların kıyısından geçemezdi. O zamanlar, şehir takımları pek yoktu. Sivil yurttaşların iradesiyle kurulmuş yerel amatör takımlar vardı.

Devlet kurumlarından, belediyelerden bağımsız, büyük sermayeye gerek duymayan yapıları vardı. Henüz iyice tıfılken, formalarımızı kendimiz diktirir, kendimiz yıkardık. İmkanlar daha sınırlı, sahalar çamur içindeydi. Sahada, her düştüğümüzde, bir yerimiz yaralanırdı. İstanbul Radyosu, İstanbul Mahalli Ligi’nin önemli maçlarının ikinci yarısını canlı yayınlardı. Bu yayınları parazitli radyolardan dinlemek bazen bir eziyete dönüşürdü. Ünlü futbolcular, çocukluk kahramanlarımdı.

Lefter, Naci, Basri, Kadri, Can, Özcan, Ogün’ün ciklet paketlerinin içinden çıkan fotoğraflarını toplardım. Futbol bir tutkudur. Heyecanı, gerilimi olmadan zevki çıkmaz. Tabii, heyecan var heyecan var. Kendinden geçip savaş halinde olduğunu sanan çok insana rastladım.. Ünlü Fransız futbol yıldızı Michel Platini, futbolda başarıyı şöyle tanımlar: “Futbolda sonuç, hataların toplamıdır. Çünkü hata içermeyen bir maç 0-0 sonuçlanır.” Önümüzdeki seneye daha iyi bir takım kurabilmek umuduyla… Yaşasın Fenerbahçe…

- Advertisment -