Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIBir Halil’den, bir diğer Halil’e

Bir Halil’den, bir diğer Halil’e

Yaşlı bir Halil’den, genç bir Halil’e. Eski Yale’li bir Halil’den, Columbia’lı bir Halil’e. Türkiyeli bir Halil’den, Filistin asıllı, Cezayirli bir Halil’e.

[10-11 Mart 2025] Tam altmış yıl oluyor, liseyi bitirdikten sonra (ailemin nakit rezervi o kadarına yettiği için) uçağa değil de Deniz Nakliyat’ın şileplerinden birine atlayarak üç haftada Akdeniz’i ve Atlak Okyanusu’nu geçmecesine ABD’nin yolunu tutalı. Çok iyi bir üniversiteden tam burs almıştım gerçi; miktarı bugün gibi aklımda: yıllık öğrenim ücreti 1600 dolar, yurt ve yemek 1000 dolar, ayda 50 dolardan 9 aylık cep harçlığı 450 dolar, hepsi toplam 3050 dolar. Şimdi ise baktım; 2024-2025 ders yılı için her şey dahil toplam 91,000 dolar olmuş. Net otuz misli yani. Öyle bir Amerika’ymış benim yaşadığım. Şimdi ise bambaşka bir Amerika.

Her bakımdan bambaşka bir Amerika. Demokrasi ne kadar kırılgan bir şeymiş meğer. Düşünce ve ifade özgürlüğü ne kadar kırılgan bir şeymiş. Bilim, akademi, kampüs, üniversite… bugünden bakıldığında nasıl bir vahaymış o zamanlar. O 3050 veya dört yıl sonra 3500 dolar, ucu ucuna da olsa yetiyordu bana, dolu dolu bir öğrencilik ve gençlik sürmem için. Buna, siyasî görüş ve inançlarımı, doğru veya yanlış, serbestçe savunmam da dahildi. Derslerde de savunuyordum, ders dışında, kamusal alanda da. TCK 141-142. maddelerin gölgesinde değildim artık. Hiçbir tereddüdüm yoktu; düşünmem bile gerekmiyordu, şimdi ben bu aykırı solculuğu dile getirirsem ne olur diye. Öyle bir rahatlık vardı, sansürsüz ve oto-sansürsüz. Irk ayırımcılığına karşı Medenî Haklar yürüyüşlerine katılıyordum. Vietnam’da Lyndon Johnson’ın karada ve havada bütün biçimleriyle tırmandırdığı ABD müdahalesine karşı savaş aleyhtarı protestolara katılıyordum. Marx (Kapital) okuma gruplarına katılıyordum. Bir avuç da olsak, liberal Amerika için en zoruna, İsrail’e karşı Filistin’e (FKÖ’ye ve El-Fetih’e) destek gösterilerine dahi katılıyordum. Hattâ SDS’nin (Students for a Democratic Society: Demokratik Toplum Yanlısı Öğrenciler derneği) Yale şubesinin kurulmasında bile yer alıyordum. Hiç de “yabancı” olduğum için özel bir korku duymuyordum bu konularda. Gözaltına alınsam, bütün Amerikalı arkadaşlarım gibi alınacak ve (şiddete başvurmadığım için) gene onlar gibi serbest bırakılacaktım. Türk olduğum için sınır dışı edilebileceğim zerrece geçmiyordu aklımdan. 

Heyhat. Sağın, büyük tech korporasyonlarının, Derin Güney’in ve Orta-Batı’nın, redneck’lerin, Beyaz ırkçıların, Evanjelistlerin, macho erkeklerin sanayisizleşmenin yoksullaştırıp umutsuz kıldığı mavi yakalıların ve Siyonizm lobisinin hınçlı tepkisi, yakın zamanda altüst etti, çiğneyip geçti son elli yılın demokratik kazanımlarını. Trump faşizminin kaba ve küstah faşizmini iktidara getirip, büyük bir zafer sarhoşluğu içinde ortalığa saldı. Daha seçimlerden çok önce, hemen bütün üniversite kampüslerinde başgöstermişti, alabildiğine tek yanlı, tarafgir bir müdahale. “Yahudi aleyhtarlığı” gerekçesiyle Gazze’yi savunan bütün gösteriler bastırılıp yasaklanmış, en gözde üniversitelerin rektörleri istifa ettirilmiş, öğretim üyeleri en ufak bir İsrail eleştirisi yüzünden işten çıkarılmakla tehdid edilir olmuştu.

Son birkaç haftada ise Trumpçıların akademiye saldırısı iyice vahşi bir hal aldı. Trump yönetimi doğrudan malî kaynaklarını budamaya girişti, görece evrenselci, dünyaya açık bir yüksek öğrenimin. Şubat ayında Fulbright’lar başta olmak üzere bütün büyük burs programlarını durdurmuş olduğu, Mart başında beklenen aylık ödemeler yapılmayınca ortaya çıktı. 7 Mart’ta, Columbia Üniversitesi’nin federal fonlarından 400 milyon dolar kesiverdiler ansızın: gene “anti-semitizm” gerekçesiyle, “Yahudi öğrencilerin süregelen tâcizi”ne karşı güya “hiçbir şey yapmamayı” sürdürdükleri için. Nihayet 9 Mart Pazar günü, gene Columbia Üniversitesi’ndeki Filistin protestolarının lideri, öğrenciler ile üniversite yönetimi arasındaki görüşmelerde aracılık yapan Mahmud Halil’in gözaltına alındığı açıklandı. Dışişleri Bakanı Rubio’nun “Hamas destekçisi” diye nitelediklerinden sayıldı Halil. Vizesi var. Daha muhkemi, karısı ABD vatandaşı olduğu için daimî ikamet hakkı veren yeşil kartı da var.

Ne ki, hepsi iptal edildi ânında. Müktesep haklar yerlerde. Hukuk devleti yerlerde. ICE (Immigration and Customs Enforcement: Göç ve Gümrük Gücü) ajanlarının hoyratlığı, 1967-1974 yıllarının Albaylar Cuntası’nın karanlık askerî polisinin, ESA’sının, Eleniki Stratiotike Astinomia’sının Yunan üniversitelerine nasıl daldığını çağrıştırıyor. Asıl ironi, Halil’in ABD vatandaşı eşi sayesinde aldığı yeşil kartın iptali. Evliliği de tanımıyorlar. Nazilerin Nürnberg Irk Yasaları’nı nasıl uyguladıklarını; Yahudilerin “Aryan”larla evliliklerini tanımadıklarını, özel himayesi olmayanları boşandırıp Yahudi erkekleri toplama kampına yolladıklarını çağrıştırıyor.

Sonlarının da benzemesini dilerim.

- Advertisment -