Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIBirkaç gömlek büyük

Birkaç gömlek büyük

Pazar sabahı üç yarım otobüs dolusu taraftar ile Soma’ya doğru hareket ettik. Soma’ya vardığımızda küçük bir Diyarbakır ile karşılaştık. Soma’da Amedspor da taraftarı da çok iyi karşılandı. Belediye Başkanı maça geldi, bütün heyeti tebrik etti. Soma taraftarı da çok sağduyulu davrandı; Emniyet güçleri, gerek maç öncesinde ve gerek maç sonrasında çok nazik, çok kibarlardı. Bugün Bayram Bozyel ile hasbihal ederken olan-biteni çok hoş özetleyen bir anekdot dinledim ondan. Maç ve sonrasını takip eden bir Suriye Kürdü arkadaşı Bayram Abi’ye “Te bê mey, Amedî tev serxweṣ kirin/ Amedspor, bütün Amedlileri alkolsüz sarhoş etti” demiş. Doğru söze ne denir?

Geçen hafta on binlerce Amedspor taraftarı Diyarbakır Şehir Stadı’nı boynu bükük terk etti. Kendi sahalarında şampiyonluk meşalesini tutuşturmayı bekledikleri bir maçta, eski hocalarının çalıştırdığı Iğdırspor’dan beklemedikleri bir mağlubiyet aldılar. Yürekleri buruk, sevinçleri kursaklarında kalmış bir halde evlerinin yolunu tuttular.

Umutlarını, daha bir bileylerek, bir hafta sonrasına ertelediler. O çok beklenen Birinci Lig’in anahtarı Soma’daydı; öyleyse, çaresi yok, Ege’nin yolu tutulacaktı.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın organize ettiği bir kafileyle bu şampiyonluk yolculuğuna ben de katıldım. Cumartesi, Amedspor ile birlikte, İzmir’e uçtuk. Sivil toplum örgüt temsilcilerinin, siyasi aktörlerin ve çok sayıda iş insanın yer aldığı kafile Cumartesi gününü İzmir’de geçirdi; Amedspor ise son hazırlıklarını tamamlamak için doğrudan Soma’ya geçti.

İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi’nin hocalarından, yakın dostum Recep Doğan’ın misafiri oldum. Ali Bayramoğlu, geçenlerde kediler üzerine yazılmış en güzel yazılarından birini kaleme almış ve “Kediler melektir” hükmünü vermişti. Recep de melek gibi bir kediye sahip: Ehli keyif, ağzının tadını bilen, sevgisini abartmadan gösteren ve bal rengi parlak tüyleriyle göz kamaştıran Miy Miy Efendi. Kedilerle mesafeliyimdir; buna rağmen mekânın sahibi özgüveniyle ortalarda dolanan Miy Miy Efendi ile frekansımız uyuştu. Sağ olsun, maç öncesi stresimizi aldı götürdü.     

Küçük Diyarbakır

Pazar sabahı üç yarım otobüs dolusu taraftar ile Soma’ya doğru hareket ettik. Yolda bize bir otobüs ve çok sayıda özel araç da katıldı. Çevre illerdeki Amedsporlular takımlarını yalnız bırakmamak adına Soma’ya akın etmişler. Soma’ya vardığımızda küçük bir Diyarbakır ile karşılaştık. Sabahtan beri Soma sokakları Amedsporluların tezahüratlarıyla çınlamış durmuştu.

Stadın etrafında Amedspor flamaları, formaları, atkıları, tişörtleri, alın bağları satan tezgâhlar kurulmuştu. Her caddeden stada Amedspor formaları giymiş taraftarlar akıyor, giriş kapılarının önünde uzun sıralar uzanıyordu. Tarihi maça şahitlik etmek için herkes bir an önce stada girmenin yollarını arıyordu.

Stada girdiğimizde oranın da Diyarbakır Stadı’ndan eksik kalır bir yanının olmadığını gördük. Stadın en azından dörtte üçünü Amedsporlular doldurmuş, sahanın dört bir yanı Amedspor bayraklarıyla donatılmıştı. Stadın hemen yanındaki bir inşaatta çalışan işçiler de Amedspor’a destek için yerlerini almışlardı. Az sayıda Somaspor taraftarı küçük bir tribüne sıkışmıştı, bazı tribünlerde ise her iki takımın taraftarı birlikte oturuyordu.

Soma’da Amedspor da, taraftarı da çok iyi karşılandı. Herhalde futbolla bağlantılı bu kadar kalabalık, bu kadar yoğun bir gün Soma’nın da tarihinde bir ilkti. Maçtan önce şehir merkezinde biraz gezme fırsatım oldu. Esnaf, Amedsporluların hararetli ve coşkun tezahüratlarının, şehre getirdikleri büyük heyecanın karşısında biraz şaşkın gibiydi. Ama bir vesileyle kendileriyle konuştuğumuzda, maç için başarı dileklerini bizden esirgemiyorlardı.

Soma Belediyesi ve Somaspor yönetimi de, bir aksaklık çıkmaması için çok gayretliydi. Belediye Başkanı maça geldi, bütün heyeti tebrik etti. Somaspor yönetimi de, protokolü tamamen Diyarbakır’dan gelen misafirlere ayırdı ve yöneticiler taraftarların arasına oturdu. Kulübün asbaşkanı ile yan yana düştüm, maç boyunca hoş bir sohbet etme imkânı da buldum. Yöneticiler taraftarlarıyla sürekli iletişim halindeydi; tatsız bir hadisenin yaşanmaması için hep tetikte durdular. Allah var, Soma taraftarı da çok sağduyulu davrandı; Amedspor taraftarı ile hiçbir polemiğe girmedi, ortamı gerecek her şeyden uzak durdu ve sadece kendi takımını destekledi.    

Emniyet güçleri, gerek maç öncesinde ve gerek maç sonrasında çok nazik, çok kibardı. Amedspor taraftarlarının rahat bir maç seyretmeleri, maçın ardından stattan sorunsuz bir şekilde tahliye edilmeleri ve şampiyonluk sevincini yaşamaları için gerekli bütün tedbirleri aldılar.

Hakemin bitiş düdüğüyle birlikte, Amedsporlulular Soma’nın sokaklarına, caddelerine döküldü. Davullar çalındı, halaylar çekildi, havai fişekler patlatıldı, Soma’nın sokakları yeşile ve kırmızıya boyandı. Öyle ki, bazı noktalarda trafik felç oldu.  Emniyet kuvvetleri, bütün bu süreci nezaketle ve hassasiyetle yönetti ve Amedspor taraftarlarının herhangi bir tatsızlık olmadan Soma’dan ayrılmalarını sağladı.

Sahada da centilmence bir mücadele vardı. Futbolcular da, teknik ekipler, de taraftarları tahrik edecek, tansiyonu yükseltecek eylemlerden kaçındı. Çıktılar, olması gerektiği gibi toplarını oynadılar. Somaspor, Türkiye’de profesyonel liglerde yarışan bütün takımlar arasında yaş ortalaması en düşük olan takım; çok genç ve dişli bir ekipleri var. Dün de Amedspor’a karşı kora kor bir oyun sergilediler. Seneye Somaspor, halen yapımı devam eden yeni stadında rakiplerini karşılayacak; onlara şimdiden başarılar diliyorum.

Alkolsüz sarhoş     

Amedspor, maçı istediğini alarak bitirdi. Henüz matematiksel olarak şampiyonluğunu ilan etmemiş olsa da, maçın teknik ve taktik tahlilini havale ettiğim Ali Fikri Işık’ın dediği gibi, “matematiğin hükmünün iptal edildiği” bir noktadayız. Artık buradan bir dönüş olmaz! Dönüş yolunda pilotumuz şık bir değerlendirme yaptı. Geçen hafta bir rötar yaşandığını ama bu hafta bir rötar olmadığını belirtti ve ekledi: “Birinci Lig’e uçuyoruz.”  

Maçtan sonra Soma’da, Diyarbakır’da başlayan kutlamalar uçakta da devam etti. Gidiş yolunda uçağın arkasına geçen ve taraftarlarla irtibat kurmayan Amedspor’un teknik heyeti ve oyuncuları, dönüş yolunda şampiyonluğu doyasıya kutladı. Uçak gökyüzünde süzülürken futbolcular, taraftarlarla zafer şarklıları söylediler, halaylar çektiler. Uçak zılgıtlarla inledi.

Gece 12’de Diyarbakır’a inildiğinde de havaalanında Amedspor’u büyük bir kalabalık karşıladı. Polis, izdiham olmaması için havaalanına araçların girmesine izni vermediğinden, taraftarlar takımlarını havaalanına giden caddelerde bekledi. Amedspor kafilesi, havaalanından Şehmus Özer Tesisleri’ne kadar büyük sevgi gösterileri eşliğinde gitti.

Bugün Bayram Bozyel ile hasbihal ederken, olan-biteni çok hoş özetleyen bir anekdot dinledim ondan. Maç ve sonrasını takip eden bir Suriye Kürdü arkadaşı, Bayram Abi’ye “Te bê mey, Amedî tev serxweṣ kirin / Amedspor, bütün Amedlileri alkolsüz sarhoş etti” demiş.  Doğru söze ne denir?   

Bütün bir sezondan çıkarılması lazım gelen ana ders şu: Şehir, bu takımı seviyor ve sahipleniyor. Sivil toplum, bu takıma destek oluyor. Amedspor’un Süper Lig takımlarını kıskandıran bir taraftarı bulunuyor. Bütün bu özellikleriyle Amedspor, İkinci Lig’e birkaç gömlek büyük geliyor. Ne Diyarbakır ne de Amedspor, İkinci Lig’e sığar. Aslında Birinci Lig de Amedspor’un asli mekânı olmaz, olamaz.

Böylesine büyük bir potansiyele sahip bir şehrin ve bir takımın yeri, hiç şüphe yok ki, Süper Lig’dir. Umarım, Amedspor’un Birinci Lig’deki konukluğu İkinci Lig’deki kadar uzun sürmez ve bir zamanların Diyarbakırspor’unun yaptığı gibi üst üste şampiyonluklarla gerçek adresi olan Süper Lig’e kalıcı olarak yerleşir. 

Velhasılı kelam, olması gereken oldu, ama daha bu bir başlangıç olarak kabul edilmeli. Elbette mühim bir başarı elde edildi ve bu başarının tadı çıkarılmalı. Fakat Amedspor’un daha büyük başarılara layık olduğu hep hatırda tutulmalı. Amedspor’un hedefi Süper Lig olmalı; onun da yolu uzun ve zahmetli, dolayısıyla önümüzdeki sezonun hazırlığı da buna göre yapılmalı ve rotası buna göre oluşturulmalı.

- Advertisment -