Ana SayfaGÜNÜN YAZILARICan Yücel Süleyman Demirel'e hakaret edince

Can Yücel Süleyman Demirel’e hakaret edince

Ben Süleyman Demirel’in Can Yücel’i bağışlamasını dilemiyorum. Can Yücel’in bağışlanacak bir şey yaptığına da inanmıyorum. Bir ülkenin yaşayan en büyük şairi, iki çift laf etti diye hapse atılır mı? Atılabilir mi? Eğer kanunlar ona hapis cezası verebiliyorsa, o zaman o kanunları değiştirirsiniz. Süleyman Demirel’in Can Yücel’le ilgili mütebessim açıklamasını TV ekranlarından izlerken büyük bir üzüntüye kapıldım. ‘Sayın Cumhurbaşkanım, Can Yücel’i affedecek misiniz?’ diye sorulan sorulara, ‘Ancak hastaysa ve rapor gelirse affederim’ cevabını verdi. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, o ülkenin en büyük şairini affedebilir mi? Böyle şey olur mu?”

1998 yılının nisan ayı. Can Yücel bir Demirel yazısı nedeniyle hakaretten hüküm giydi. Hapishaneye girecek. Koca şaire cezaevinin yolunun görünmesi, kamuoyunda iki farklı tepkiye neden oluyor.

Bir kısım çevreler, “Can Yücel, Demirel’den özür dilesin” çağrısında bulunuyor. Demirel’e dönüyoruz. “Ben ancak ağır hastalık ve kendine bakamamazlık halinde tahliye kararı çıkarabilirim” diyor. Can Yücel’e pek soran yok. O kendi dünyasında Datça’da kendi dertleriyle boğuşuyor. “Ben kimseden af istemiyorum. Hele Demirel’den hiç” diyor.

Bu olayı neden hatırladım? Geçenlerde, arkadaşım Serpil Çelenk (Güvenç) mesaj attı. “Senin Can Yücel bizi bağışlasın yazını ağlayarak okudum. Hem hüzünlendim hem de geçmişe yolculuk yaptım” deyince ben de meraklandım. Olayı bir ölçüde unutmuşum. Serpil, Halit Ağabey’le Şekibe Abla’nın kızı. Kaya Güvenç’le evlendi. Halit Çelenk, Deniz Gezmiş’in ve Yusuf ile Hüseyin’in avukatıydı. İdam anına kadar onların yanında bulunan kişiydi. Merak ettim, 5 Nisan 1998 tarihli Cumhuriyet’te yer alan yazımı arşivden bulup çıkardım. Neler yazmışım, neler yaşamışız. O günleri anlamak için geçmiş basını taramak ufuk açıyor.

5 Nisan 1998 tarihli o yazımdan bir pasaj: “Hasan Pulur’un ve, ServerTanilli’nin içtenlikli yazılarını okurken, derin bir isyan duygusuna kapıldım. Ülkemizin tanınmış iki aydını, Can Yücel’in hapse girmesini engelleyebilmek amacıyla, Demirel’e dil döküyorlardı. (…)

Ben Süleyman Demirel’in Can Yücel’i bağışlamasını dilemiyorum. Can Yücel’in bağışlanacak bir şey yaptığına da inanmıyorum. Bir ülkenin yaşayan en büyük şairi, iki çift laf etti diye hapse atılır mı? Atılabilir mi? Eğer kanunlar ona hapis cezası verebiliyorsa, o zaman o kanunları değiştirirsiniz. Süleyman Demirel’in Can Yücel’le ilgili mütebessim açıklamasını TV ekranlarından izlerken büyük bir üzüntüye kapıldım. ‘Sayın Cumhurbaşkanım, Can Yücel’i affedecek misiniz?’ diye sorulan sorulara, ‘Ancak hastaysa ve rapor gelirse affederim’ cevabını verdi. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, o ülkenin en büyük şairini affedebilir mi? Böyle şey olur mu?” (…) “Olsa olsa Can Yücel, Süleyman Demirel’i affedebilir. Türkiye’nin bugünlere gelmesinin sorumlusu Can Yücel mi? Deniz Gezmiş’lerin idamına büyük bir istekle el kaldırıp milletvekillerini örgütleyen Can Yücel mi?”

27 yıllık yazıyı bir tarihi hatırlattığı için paylaşıyorum.

Not: Kamuoyunun gösterdiği duyarlılık sonucunda, yazarlar ve gazeteciler için yeni yasa çıkarıldı. Can Yücel de hapse girmedi.

“Kuşlar ve şairler kardeştir.”

Pierre-Jean de Beranger

(Fransız şair ve müzisyen)

- Advertisment -