Ana SayfaGÜNÜN YAZILARICannes kırmızı halısında New Look ve akılda kalanlar

Cannes kırmızı halısında New Look ve akılda kalanlar

1946’ya uzanan tarihiyle dünyanın en prestijli film festivallerinden biri olan Cannes Film Festivali dün sona erdi. Festivalin ardından, ödül alanlar kadar, kırmızı halıda kayda geçen moda anları, güvenlik tarafından itilip kakılan starlar ve ırkçılık iddiaları, Filistin’e destek eylemleri de akılda kaldı. Çoğunluğu kadınlardan oluşan 9 kişilik jüride ülkemizden de bir isim yer alıyordu.

 Cannes Film Festivali, moda açısından, klas, gösterişli ve yenilikçi görünümlerle anılan bir etkinlik. Bu yıl da renkli sahneler yaşanan Cannes’da kırmızı halıda, Christian Dior’un moda tarihinde önemli bir yeri olan New Look’una doğrudan referans içeren iki görünüm dikkat çekti.

Biri Fransız şarkıcı Yseult’un orijinal Dior “New Look”un yeniden yorumlandığı etek ceket takımıydı. Moda tarihi açısından kıymetli bir andı, çünkü Dior moda evi bu ölçekte bir davette ilk kez büyük beden bir kadını giydirdi. Hem de markanın imza görünümü olan efsanevi “New Look” stiliyle. Sosyal medyada paylaşıldığında ise, “ikonik”, “elegan”, “J’adore” gibi çoğunluğu olumlu tepkilerin yanında “ince bel olmadan New Look olmaz” tarzı olumsuz yorumlar da oldu. Her halükarda bu, kapsayıcılık açısından enteresan ve hoş bir gelişmeydi.

 Kırmızı halı kostümü için ilhamını Dior’un New Look’undan alan bir diğer star da başörtülü model Rawdah Mohamed’di. Baştan aşağı kırmızılar giyen Rawdah’dan başkasının zor taşıyacağı bu kıyafetin tasarımcısı Cecilie Bratsberg Melli. Dior’un 1954 tarihli “Zemire” takımına benzerliği dikkat çekiciydi.

Dior New Look’un anti-feminizmden progresifliğe evrimi

Peki nedir bu iki paragraftır sayıkladığım “New Look”? Kelime anlamı, yeni görünüm. Basit bir moda terimi gibi dursa da, bir dönemin sosyo-ekonomik gelişmelerinde ve toplumsal cinsiyet rollerinin şekillenmesinde önemli payı olan bir moda çizgisinden bahsediyoruz. Christian Dior, 20. yüzyıla damgasını vuran birkaç modacıdan biri olmak üzere 1947’de Paris’te kendi moda evini kurarak yola çıktığında, Avrupa ve ABD Büyük Buhran ve onu takip eden 2. Dünya Savaşının enkazından yeni çıkıyordu. Dior, yeni bir giyim tarzının temsilcisi olarak 1950’lere damgasını vuran feminen moda çizgisinin öncüsü haline geleceği yolculuğuna yeni başlıyordu.

 Dior’un 1950’lere etkisini ve New Look’u anlamak için önce biraz daha geriye gidelim. 1800’lerin feminenlik vurgusu fazla ve fiziksel olarak kısıtlayıcı giysileri 1920’lerde Coco Chanel gibi modacıların da etkisiyle yerini bele oturmayan elbiselere, pantolona, kısa saçlara bırakmıştı, korsajlar artık yoktu. 1920’lerin moda sahnesi, malzeme ve stil açısından şaşaalı olmakla birlikte ki o yıllar “Roaring 20s” yani “Kükreyen 20’ler” diye adlandırılıyor, kadın hareketlerinin etkisinin Batılı kadın giyiminde fazlaca hissedildiği yıllardı. Feminen hatlar yerini rahat kesimlere ve daha maskülen çizgiye bırakmıştı. Daha sonrasında ise 1930’larda Büyük Buhran’ın ekonomik sıkıntıları ve 2. Dünya Savaşı’nın tamamen değiştirdiği toplumsal yapı, 1930’ların sonu ve 1940’lı yılların giysilerinde, abartılı malzemeleri, fazla kumaş kullanımını da imkansız hale getirdi. Hatta devletlerin de kıyafete harcanacak kumaş konusunda kısıtlamalar getirdiği bu dönemde kadın giysileri artık oldukça fonksiyonel, mütevazı, bol cepli olmalı ve rahatlığı ön plana çıkarmalıydı.

2. Dünya Savaşı sırasında giysilerin kısıtlı ve fonksiyonel çizgisine örnekler.

 Dior moda evinin kuruluşu ve ilk koleksiyonunu çıkardığında ise yıl 1947’ydi. Artık savaş bitmiş, fakat giyim alışkanlıkları henüz değişmemişti. Kadınların eve dönmeye teşvik edildiği bir dönemin başıydı ve savaş, göç gibi olayların popülasyon üzerinde oluşturduğu baskının kalkmasından hemen sonra yaşanması olağan nüfus artışına doğru toplumda doğal bir meyil vardı. Yani kadınların evlerine dönüp Baby Boomers dediğimiz nesli doğuracakları dönemin başlaması yakındı. İşte Dior’un feminenlik vurgusunu göklere çıkardığı bu ilk koleksiyonun, o dönem için fantastik bir devir gibi görülen 1800’lerin ekstravagant çizgisinden ilham aldığını söyleyebiliriz. Yıllar süren zorluk, yokluk ve kısıtlılık sonrası katmer katmer kabarık etekler, daracık bel kesimleri o zaman için nostaljik bir rüyadan ibaretti. Koleksiyonu gören Harper’s Bazaar editörü Carmel Snow’un “Bu bir devrim, sevgili Christian! Tasarladığın elbiselerin ne kadar yeni bir görünümü var” yorumu üzerine de işte bu “New Look” yani yeni görünüm tabiri ortaya çıkmış. Savaş yıllarının tasarruflu ve fonksiyonel giysileri, bu koleksiyonla bir anda eteğine onlarca metre kumaş harcanan, eldiveninden şapkasına, bele sımsıkı oturan ceketinden, sivri burun ayakkabısına feminen detaylarla donatılmış bir görünüme dönüşmüştü.

 Dior bu koleksiyonla, bir nevi bir hayal satıyordu. Kadınların gösterişli ve feminen giyinebildiği 1800’ler rüyasına bir pencere açıyordu. Bu vizyona önce yüksek sosyete rağbet etti ve sonrasında tabana da yayıldı ve ilgi gördü. Bu ilgiyle birlikte feminist çevrelerin protestolarıyla, hatta anti New Look gösterilerle de karşılaştı. Dönemin tanınmış modacısı Chanel’in Dior için “O, kadınlara elbise giydirmiyor, döşemelik işi yapıyor” diyerek Dior’un fazla kumaş kullanımını alaya aldığı söylenir. Yeniden kadın bedenini kısıtlayan korsajlara, rahatlıktan uzak giysilere övgü içerdiği gerekçesiyle “gericilik”le de suçlandı. Tabii bu dinamiklerden hangisi hangisini doğurdu, sosyo-ekonomik gelişmeler mi bu New Look denen görünümü cazip kıldı, yoksa moda mı kadınların eve dönüp klasik cinsiyet rollerine sıkıca sarılmalarına sebep oldu bilemem, bu, sosyolojinin konusu. Bana daha ziyade ilki doğru geliyor, yani koskoca bir sosyal meselenin faturasını bir modacıya kesmek hakkaniyetli gelmiyor, evet moda toplumu etkiler, doğrudur, fakat çoğunlukla içtimai cevelanların modadaki yansımalarını görmemiz doğaldır. Modada revaçta olan şeyler bir nevi semptomdur.

Christian Dior’un 1947’deki ilk koleksiyonunu hazırlarken ilham aldığı 1800’ler Belle Epoque dönemi giysilerine bir örnek. 

  İşte bir zamanlar gericilikle, kadınları geleneksel cinsiyet rollerine hapsetmekle suçlanan New Look, geçtiğimiz günlerde Cannes Film Festivali kırmızı halısında oldukça ilerici/progresif bir şeyin sembolü haline geldi. Bir şişman bir de başörtülü iki kadın Dior New Look görünümleri ile kırmızı halıda ilkleri yaşadılar. Zamanında kadınları kısıtlayan değerlerin temsilcisi gibi görünen kabarık etekli, beli korsajlı bu görünüm, 2024 kırmızı halısında kapsayıcılığın ve çoğulculuğun sembolü oldu.

Dikkat çeken New Gen tasarımcı

 New Gen designers denen yeni nesil couture tasarımcılardan son zamanların ilgi çeken ismi Cheney Chan, Cannes Film Festivaliyle moda dünyasında adını duyurdu. Geçtiğimiz günlerde Anya Taylor Joy’a hazırladığı bir elbise ilgi görmüştü. Çinli tasarımcı bu festivalde, ünlü modeller Rawdah Mohamed ve Coco Rocha’yı giydirdi.

Filistin’e destek verdiler

 Bella Hadid kefiye kumaşından dikilmiş kıyafetiyle ve yaptığı açıklamalarla Filistin’e desteğini ifade etti. Cate Blanchett ise bayrak yasağını kırmızı halıyla bir bütün halinde Filistin bayrağını anımsatan bir elbise giyerek deldi. Her ne kadar elbisenin beyaz görünen yerleri aslında çok açık pembe olsa da, genel olarak bakıldığında ve Blanchett’in bu konuda daha önce yaptıkları göz önüne alınınca niyet bariz gibi duruyor. Oyuncu geçtiğimiz Kasım ayında Avrupa Parlamentosu’nda Gazze için acil ateşkes çağrısı yapmıştı. Yine Hollywood starlarının ateşkes talep ettikleri bir çağrı metnine de imza atmıştı. 

Juride ve kırmızı halıda Türkiye’den isimler

 Kırmızı halıda ilgi gören Hande Erçel, Birce Akalay, Hadise, Melis Sezen gibi isimlerden başka ülkemizden bir de 9 kişilik ana jürinin bir üyesi vardı. Greta Gerwig, Eva Green, Lily Gladstone gibi ünlü isimlerle birlikte fotoğraf sanatçısı/ senarist Ebru Ceylan da Cannes jürisindeydi. Ebru Ceylan, eşi Nuri Bilge Ceylan ile birlikte çalıştıkları Kış Uykusu filmi ile Altın Palmiye kazanmış ve ayrıca En İyi Senarist ödülüne de aday gösterilmişti. 

Birce Akalay

Hande Erçel ve Hakan Sabancı

Kelly Rowland’a ırkçı muamele

 Bu yıl Cannes’da bir de kırmızı halı skandalı yaşandı. Beyaz starların rahatsız edilmeden salına salına yürüdükleri kırmızı halıda Kelly Rowland, kendisini sırtından itip halıdan uzaklaştırmaya çalışan bir güvenlik görevlisine çok net ve keskin tepki gösterdi. Avrupa’da ABD’deki kadar tanınmayan şarkıcı Kelly Rowland eski Destiny’s Child üyesi, Beyonce’nin de manevi kız kardeşi.

Ödül alanlar

Festivalde ödül kazananlardan bazıları ise şöyle:

Altın Palmiye: “Anora,” Sean Baker

Grand Prix: “All We Imagine as Light,” Payal Kapadia

Yönetmen: Miguel Gomes, “Grand Tour”

Erkek oyuncu: Jesse Plemons, “Kinds of Kindness.”

Kadın Oyuncu: “Emilia Pérez”

Jüri Ödülü: “Emilia Pérez”

Özel Ödül (Prix Spécial): Mohammad Rasoulof, “The Seed of the Sacred Fig”

Senaryo: Coralie Fargeat, “The Substance”

https://www.instagram.com/dolcevitaistanbul

- Advertisment -