İBB’ciler arefe günü Çevik kuvvet’le adaya çıkartma yaptı. Maksat, Adalı’ların azman minibüse karşı gösterisini dağıtmaktı. Minibüsleri polis desteği ile çalıştırmaya çabaladılar. Operasyonun başında Jandarma komutanlığından emekli bir yüzbaşı vardı: İETT Genel Müdürü İrfan Demet…
Kendisi, belli ki Jandarma Komutanlığı’ndan kalma tecrübesi ile, geliştirdiği elektrikli minibüsleri en otoriter biçimiyle Ada’nın tarihi dokusuyla bütünleştirebileceğine inanıyor. “Azman minibüs” zorlamasını masaya yatırınca, CHP’nin temel zaaflarından birini en çıplak haliyle görebiliyoruz. CHP, Adalı’lara danışmıyor, onların itirazlarına kulağını kapatıyor. Oysa ki CHP yetkilileri yaşananları bir kimyager titizliği ile incelemeliler. Acaba sorun bazı CHP yöneticilerinin kendilerini şimdiden devlet saymaya başlamalarından mı kaynaklı?
Yoksa en içten otoriterlik rüyalarını terk edememiş olmaktan mı? CHP’yi bugünlere getiren ve birinci parti olmasını sağlayan; çoğulculuk, demokrasi, ötekileştirme gibi konularda önemli bir değişimdi. CHP son seçimlerde kendisi gibi düşünmeyen çevrelerden de oy alabildi. Bu, CHP’nin eski devletçi ve otoriter görüşlerden uzaklaşmasının da bir sonucuydu. Ancak minibüs olayı gösterdi ki CHP hala derin bir konu.
Tarihi dokuya yol kazması
Adalar’da yollar yayalarındır. Motorlu araçların değil. Bugüne kadar ada yolları bir kültür mirası olarak yıllar öncesindeki gibi korunmaya çalışıldı. Ancak şimdi Büyükada’nın belki de 200-300 yıllık “büyük tur” ve “küçük tur” yollarını minibüslerin ihtiyacına uygun olarak genişletmeye hazırlanıldığı söyleniyor. Tarihi mirasın tahrip edilmesi tam olarak budur.
O yolların bir ada mirası olduğunu göremeyen İBB’cilerin, adanın dokunulmaması gereken özelliklerine hoyratça ve cahilane bir şekilde el uzatmasına, hep birlikte tanık oluyoruz. Gösteri yapan Adalı’ları gözaltına alan polisi “daha sert davranın” diye teşvik eden İBB’ciler, sömürgeci yöntemlerle Afrika’yı medeniliştiren kolonyal güçlere mi öykünüyorlar acaba? İstanbul’da doğmamış, İstanbul’da büyümemiş görevliler, konuyu anlamadan, talimatlar savurup duruyorlar. Adalı’ların direnişine saygı göstermek yerine, “tutun şu göstericiyi” diyen müdürler, artık fazla oluyor. CHP Genel Merkezi eğer Adalar’daki olayın geçiştirileceğini sanıyorsa yanılıyor. Hemen hergün yazılı, görsel basında ve sosyal medyada, yükselen muhalefetin sesi duyuluyor. Burada CHP bir sınavdan geçiyor.