25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nün temel konusu, kadınların şiddet karşısında korumasız bırakılmaları. Erkek şiddetini durdurmak için devletin erkek egemen yapısı değişmedikçe bir adım atılamayacağını gören kadınlar, çözümü kendi ellerine aldılar. 25 Kasım’da Türkiye’nin dört bir yanında harekete geçen kadınlar, bu düzeni değiştirecek bir birikime sahip olduklarını gösteriyorlar. Her geçen yıl bir öncekinden daha kararlı sokağa çıkıyorlar. Tavırları daha net; ne istediklerini biliyorlar. Zaten Meksika’daki kadınların çok sevdiği bir cümle var: “Nos sembraron miedo, nos crecieron alas.” Türkçesi: “Bize korku ektiler. Bizde kanatlar çıktı.” Türkiye’ye dönersek… Bu eylemler, Türkiye’nin demokratikleşmesinin de ana gücü. Kadınları sokağa çıkmayan veya çıkamayan toplumların ilerlemesi ve çağdaşlaşması mümkün değil. Kadınlar sokaktaysa, o ülkede bir şeyler değişecek demektir. Bu özelliğiyle kadın hareketi ülkemizin dinamiklerinden birisini oluşturuyor.
KADINLAR DEĞİŞİMİ TEMSİL EDİYOR
25 Kasım günü İstanbul’da İstiklal Caddesi yürüyüşe kapatıldı. Kadınlar barikatları aştılar. İstiklal’e çıktılar ve yürüdüler. Kadınlar, neredeyse ülkemizin bütün şehirlerinde gösteriler yaptılar, erkek şiddetini protesto ettiler. Ankara’da Yüksel Caddesi’nden Meşrutiyet Caddesi’ne yürüdüler. İzmir’de Penguen Kitabevi önünde toplandılar. Cadde üzerinden sloganlar eşliğinde Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne yürüdüler. Samandağ’da “Her gün yeni bir kadın cinayeti haberi duyuyoruz. Kadınlar şikâyet ettikleri hâlde korunmuyor, fail erkekler mahkemelerde ‘tahrik’ ve ‘iyi hâl’ indirimleriyle ödüllendiriliyor. Failleri değil kadınları koruyun. Bu düzene baş kaldırıyoruz!” dediler. İskenderun’da gösterici kadınlar şunları söyledi: “Yanı başımızdaki Suriye’de de Alevi, Dürzi kadınlar kaçırılıyor; tecavüzler, katliamlar yaşanıyor; köle pazarlarında satılmak da dâhil şiddetin her türüne maruz kalıyorlar.” Kocaeli’nde Merkez Bankası önünde toplandılar.
Yürüyüş esnasında LGBTİ+ bayrağı açılmak istediklerinde polis müdahale etti. Ordu’da 19 Eylül Ortaokulu önünde toplanan kadınlar, “Şiddeti derinleştiren, kadınları çaresizleştiren bu düzeni kabul etmiyoruz” dediler. Eskişehir’de Espark Bağlar kapısında toplanan kadınlar Adalar’a yürüdüler: “2025’in ilk 10 ayında 317 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü, bunların 241’inin kadın cinayeti, 76’sının ise şüpheli ölüm olarak kaydedildiğini biliyoruz” dediler. Denizli’de kadın örgütleri Çınar Meydanı’na yürüdü: “Erkek egemen kapitalizmin öldürdüğü bütün kadınların isimleri hafızamızda; öfkemiz bugünkü gibi diri. Biz artık yas tutmak için değil, kadınları öldüren şiddet iklimini dağıtmak için sokaktayız” Edremit’te “Ceyda gibi sisteme kurban edilen çocuklar, sermayenin sınırsız kâr iştahı uğruna can veriyor” dediler. Adana’da Uğur Mumcu Meydanı’na yürüdüler: “Yargı erkek şiddetini aklıyor, devlet kadınları korumuyor… kadınlar şiddetin içine geri gönderiliyor” dediler. Hopalı ve Kemalpaşalı kadınlar Hopa Meydanı’na yürüdüler. Dersim’de “Güpegündüz katledilen Gülistan Doku’nun akıbetini hâlâ öğrenemedik; Van’da üniversite öğrencisi olan Rojin Kabaiş’in de cinayete kurban gittiğinden artık eminiz” denildi. Van AVM önünde toplanan kadınlar, “Erkek vuruyor, devlet koruyor”, “Kadın cinayetleri politiktir” ve “Rojin Kabaiş isyanımızdır” sloganlarıyla yürüyüşe geçtiler.
“Erkeğin bir başının olmasının asıl işlevi, o başın kadın tarafından döndürülebilmesidir.” – Jacques Prévert (1900-1977)











