ABD’nin 45. Başkanı Barack Obama, dün Podsave America adındaki bir Youtube ve podcast kanalının konuğu oldu. Podsave America, Barack Obama’nın eski konuşma ve metin yazarlarının kurduğu bir kanal. Barack Obama, başkanlığı bıraktığı 2016 senesinden beri her sene bu kanala konuk oluyor, dünyada ve ABD’de yaşanan güncel gelişmeler hakkında yorum yapıyor ve de en önemlisi Demokrat Parti’ye kapsamlı tavsiyeler veriyor.
Bu seneki söyleşisi ise kendi partisini en sert biçimde uyardığı söyleşilerden biriydi. Barack Obama, giderek halktan uzaklaşan, sahayı terk edip öfkeli biçimde telefon ve bilgisayar klavyelerine sığınan Demokrat Partililere çok net mesajlar yolladı.
Trump ile vakit harcamak yerine gerçek sorunlar ve çözüm önerilerine odaklanın
Obama’nın en net tavsiyelerinden biri, Demokratların Trump’a laf yetiştirmek için zaman, para ve kaynak harcamaması gerektiğiydi. Obama’ya göre Trump’ın ve onu taklit eden diğer Cumhuriyetçilerin her yeni gafında, skandalında Demokratların sıraya girip laf yetiştirmesinin, kınaması gereksiz. Bir siyasetçinin dürüst, empati kuran, düzgün bir insan olması her ne kadar halk için önemli olsa da Trump’ın hiçbir gafı halkın yaşadığı gerçek sorunların önüne geçmiyor. Demokratlar, Trump’a laf yetiştireceğine Obama’ya göre hayat pahalılığı, sağlık sigortası, yüksek eğitim ücretleri, enerji ve çocuk bakım masrafları gibi konularda somut, anlaşılır ve bir slogana sığabilecek çözümler üretmeli, Trump’ın “sizi umursamıyorlar” diyerek seslendiği kitleyi geri kazanabilmeli.
#MeToo, Black Lives Matter gibi hareketlerin ülkeye çok katkısı oldu, ama…
Obama, söyleşi ekibinin lise mezunu beyazların ve son yapılan anketlere göre lise mezunu siyah ve Hispaniklerin giderek Demokrat Parti’den uzaklaşması ve Cumhuriyetçi Parti’ye yakınlaşması hakkında da çarpıcı bir değerlendirmede bulundu.
Obama her ne kadar #MeToo, Black Lives Matter gibi kimlik temelli hak hareketlerinin ülkeye fayda getirdiğini söylese de Demokratların Trump’ı ve Trumpizm’i yenmek için bu hareketlerden daha kapsayıcı bir dil kullanması gerektiğini vurguladı. Bu kısımda oldukça dikkatli bir dil kullandı, ABD Yüksek Mahkemesi’nin kürtaj kararı nedeniyle birçok insan hakkı alanında geri adım atılabileceğini ve iki siyah kız çocuğu babası olarak bu durumdan şahsen endişe duyduğunu söyledi, fakat ardından Demokratları net bir şekilde uyardı: İptal kültürünü bırakın, ikna kültürüne geri dönün.
Barack Obama ve söyleşi sırasında aynı masada oturduğu Podsave America ekibi, 2008 yılında imkansızı başarmış, siyah genç ve tecrübesiz bir siyasetçiyi Hillary Clinton, John McCain gibi tecrübeli isimleri yenip Beyaz Saray’ya çıkmasını sağlamıştı.
Obama ve ekibi bu kampanyasında oldukça kapsayıcı bir dil kullandı, yeri geldiğinde siyah seçmenin de tepkisini çekebilecek hamleler yaptı, hatta Joe Biden gibi geçmişte siyahlar hakkında ırkçı açıklamalar yapan bir ismi beyaz ve muhafazakar seçmene ulaşmak için başkan yardımcısı adayı gösterdi. Obama belki de ABD’nin son gördüğü etkili, karizmatik merkez siyasetçilerden biri. “Ya hep, ya hiç” diyen ve en radikal çözümleri hiç taviz vermeden savunan bir siyaseti veya sadece kimlik, ırk, cinsiyet haklarına odaklanan, toplumun çoğunluğunu çoktan gözden çıkarmış bir dar anlayışı reddeden bir isim. Söyleşide de 2008’deki bu tavrı ve tecrübesini önplana çıkararak günümüz Demokratlarını uyardı ve sadece kimliksel meselelere, tarihi haksızlıklara odaklanılmaması gerektiğini, bütün kimlikleri aşacak, herkese hitap edecek “Adil bir fırsat eşitliği” söyleminin benimsenmesi tavsiyesini verdi.
Geçen ay New York Times, Barack Obama’nın Harvard Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken arkadaşıyla birlikte yazdığı 250 sayfalık “Demokrat Parti yol haritası”nı yayınlamıştı. Obama bu uzun metinde sosyal liberal bir bakış açısıyla Demokratların fırsat eşitliğini savunması gerektiğini yazmıştı. Görüşleri yıllar sonra da değişmemiş olacak ki, Obama, sürdürülebilir bir zafer için Demokratların sosyal liberal politikaları ön plana çıkarması, ekonomide fırsat eşitliğini savunması gerektiğini söyledi. Ayrıca Biden’in 2 sene içerisinde ilaç fiyatlarını düşürmesi, tarihin en kapsamlı altyapı yatırımlarını yapması, devletin yatırımlarıyla iş imkanı yaratmasını da övdü.
En başarılı siyasetçi, halkla normal bir şekilde sohbet edebilen kişidir
Barack Obama, bütün söyleşi boyunca 8 Kasım 2022’de düzenlenecek ara seçimlerde aday olan sadece bir Demokrat siyasetçinin ismini zikretti ve açıkça övdü: Pennsylvania eyaletinde senatörlük yarışında Cumhuriyetçi aday Mehmet Öz’ün rakibi Demokrat John Fetterman.
Fetterman, 2008 yılında Demokrat Parti’nin müesses nizamının henüz yok saydığı bir isimken Obama’yı açıkça destekleyen nadir Pennsylvanialı siyasetçilerden biri. Fetterman, Obama’ya göre oldukça başarılı bir isim. Çünkü sıradan bir insan, halkla normal bir şekilde sohbet edebiliyor, yabani değil, ABD’deki her kesimin yaşadıklarından haberdar, herhangi bir restorana çat kapı gidip herkesle konuşabilir, bilgi setinin kaynağı gerçek hayat tecrübesi. Gerçekten de Fetterman kapı kapı gezerken, Dr. Öz sosyal medyadan kampanya yapıyor ve seçmen tarafından samimi bulunmuyor.
Obama’nın Fetterman’dan bahsederken kullandığı bir kıstas ise oldukça ilgi çekici: “Fetterman, bir üniversitede doğaçlama bir konuşma yapsa öğrenciler saçma bulur, işte bu oldukça iyi bir şey”. Çok radikal bir çıkış, fakat haklılık payı var. Gerçekten de sadece üniversitelerde, eğitimli ve elit insanların bulunduğu ortamlarda alkış alabilecek isimlerin başarısız olabileceğini 2016 seçimlerinde ABD, Hillary Clinton hezimetiyle yaşadı. Belki de Barack Obama, Fetterman’ı överken, isim vermeden Clinton ve benzerlerini eleştiriyordu.
Klavye devrimciliğinin dayanılmaz gülünçlüğü
Söyleşinin en keyifli kısımlarından biri, Barack Obama’nın pesimist akvitistleri eleştirdiği bölümdü. Obama, “siyasi düzen neoliberalizmin bir parçası, oy kullanmak hiçbir şeyi değiştirmez” diyen solcuları, aktivistleri eleştirdi: “Devrim yapıyoruz, toplumu değiştiriyoruz diyorlar, fakat klavye başından kalkmıyorlar, kapı kapı dolaşmıyorlar.” Pragmatik bir demokrat tavırla, verilen oylarla iklim krizinin yok olmayacağını, ırkçılığın dünyadan silinmeyeceğini, fakat polis teşkilatında önemli değişimler yapılabileceğini, dünyadaki sıcaklık artışının 2-3 derece bile olsa azabileceğini söyledi.
Obama’ya göre alternatif önermeyen hiçbir eleştiri değerli değil.
Amerika sana diyorum, dünyanın bütün demokratları siz anlayın
Barack Obama bu söyleşiyi verdiği saatlerde, İngiltere’deki vegan aktivistler bağırarak ülkenin dört bir yanındaki marketleri basıp reyondaki sütleri yere döküyor, Londra’daki iki çocuk iklim aktivisti Van Gough’un Ayçiçekleri tablosuna domates çorbası fırlatıyor, ABD’deki genç Demokratlar belki de üniversitedeki bir paneli, konuşmacıyı iptal etmeye çalışıyor, Demokrat siyasetçiler en çok “RT alan” tweeti atmaya çalışıyordu.
Obama 2008 yılında pragmatik bir tavırla, bitmeyen bir ikna çabasıyla ve orta yolu bulma ısrarıyla ABD’nin ilk siyah başkanı seçilmişti. Bugün halkın çocuklarına almakta zorlandığı sütleri yere dökmekle, sanat eserlerine domates çorbası fırlatmakla, durmadan sızlanıp ağlamakla meşgul olanların hayal edemeyeceği başarıları Obama, büyük bir sakinlikle adım adım elde etmişti.
2016’ta Trump’ı başkan yapan, 2020’de oyunu arttıran, günümüzde İtalya’da, İsveç’te aşırı sağı iktidara taşıyan, Orban’ları, Putin’leri destekçilerinin gözünde meşru kılan temel şeylerden biri dünyadaki demokratların ikna etmeyi bırakıp haklı olduklarını tekrarlamaya başlaması. Haklılık yarışında, ikna edilebilecek, desteklerinin kazanabileceği büyük kitlelerin es geçilmesi, “ya hep, ya hiç” anlayışını benimseyip, kendini basit, anlaşılır bir şekilde anlatmak yerine karşı tarafı “iptal” etmeye odaklanılması.
Obama gibi merkez siyasetçilerin “iptal etme” “ikna et” uyarıları bu yüzden önemli. Çünkü eğer klavye devrimcileri, sosyal medyada paylaşmak, gündeme gelmek için domates çorbası fırlatmaya, süt dökmeye devam ederse böyle uyarıları verebilecek başka merkez siyasetçileri bir daha göremeyebiliriz.