1950’li yıllar Soğuk Savaşın artarak devam ettiği yıllardı. Sovyetleri “çevreleme-sınırlandırma” politikası Batının ve aslında ABD’nin ana hedefi , politikası olmuştu.
Türkiye sadece Boğazlara hakimiyeti ile değil Karadeniz’de sahildar tek Nato üyesi olması dolayısıyla bölgede en önemli ülke haline gelmişti. Türkiye’de başta İncirlik üssü beş adet Amerikan tesisi kurulmuştu. Artan milliyetçilik sesleri ile beraber üsler daha kontrol edilir hale geldi ve hukuki zemine oturtuldu.
Türkiye’ye askeri ve ekonomik yardım yapıldı.
Sovyetler Birliğinin çöküşü ile beraber koşullar değişti. Nato genişledi ve Karadeniz’de Nato üyesi olarak Bulgaristan ve Romanya bize katıldı.
Adalet ve Kalkınma Partisi başa geçince daha ziyade ideolojik ve farklı bir dış politika arayışına girdi. Evvela AB’ye yöneldiği izlenimi verdi. Sonra Müslüman ülkeler liderliğine çalıştı. Komşularla sıfır sorun derken sırayla Mısır, Suriye batağı ve Katar hariç körfez ülkeleri ile ilişkiler koptu. Yunanistan ile ilişkiler malüm. Hatta seçimlere karıştığımız Bulgaristan ile de.. Sorunlarımız olmayan komşumuz kalmadı ! “Aktif” dış politika için Afrika ülkelerinin bazılarına asker yolladık.. Libya işine de müdahil olduk.
“Özgür Suriye Ordusu” vasıtasıyla Esad’ı devirip hangi camide namaz kılacağımızı tartışırken, Esad birkaç milyon Suriye’li mülteciyi bize yolladı. Şimdi o mülteciler bizde camilerde namaz kılıyor ! Ancak son gelişmeler gösterdi ki barış elini uzatan Erdoğan’a karşı Esad rejimi sallanıyordu. Erdoğan da bunu beklemiyordu ki Esad’la barışmaya çalıştı son ana kadar. Esad’ın yıkılmasından saatlerce önce açıklanan Astana açıklaması da komik oldu. Sonunda Esad yıkıldı.
Suriye’deki gelişmeler Orta Doğu için Gazze’ye ek olarak adeta deprem. Şimdi gene de şu sıralarda belirsiz ve karmaşık bir Suriye ile karşı karşıya bulunuyoruz. Bölge ülkeleri Suriye’de nüfuz etkinliği mücadelesinde. ABD ve Avrupa HTŞ konusunda kararsız.
Bu arada, diplomaside “sallanan” Türkiye yerine , ABD alternatif olarak Yunanistan’ı seçmişti. Daha sonra Güney Kıbrıs ile askeri anlaşma yaptı. Zaten orada İngiliz üsleri de var. Bir de bölgede tabii dostu İsrail… Kısacası Türkiye’ye alternatif yaratıldı. Kıbrıs Rum liderini Beyaz Saray’da ağırlarken Başkan Biden Erdoğan ile görüşmekten kaçındı…
Öte yandan, demokrasi ve insan hakları dolayısıyla Batı ile ilişkiler bozulunca bu kez Rusya ile ilişkileri düzeltmeye yöneldik ve Rusya’dan sonradan kutulara yerleştirilen S-400 ler alınınca ABD ile ilişkiler ciddi biçimde zora girdi.
Bölgede ciddi şekilde yalnızlaşınca Arap ülkeleri ile bozduğumuz ilişkileri düzeltme yoluna girmek zorunda kaldık. Tabii Körfez sermayesine de göz kırptık ve biz Araplarla bozuşunca İsrail, Güney Kıbrıs , Ürdün, Mısır ve Yunanistan petrol aramak için Doğu Akdeniz’de bölüşümlere gittiler. Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz olduğu biliniyor. Biz de bu arada Mavi Vatan ilan ettik. Ettik de , bunu uygulamak için siyasal ve diğer güçlerimiz var mı!
Kafamıza dank etti. Hemen Libya’da Hafter ile biz de münhasır ekonomik bölge ilan ettik: ama bizimki Mısır-Yunanistan ekseni ile çatışma halinde. Mısır ve İsrail AB üyesi Yunanistan’dan vazgeçer mi? Gazze olayları sonrası ve Suriye’deki durumlar açıklığa kavuşunca önümüzü biraz daha görmek mümkün olabilir. Şu anda Doğu Akdeniz karmakarışık durumda. Ne olacak belli değil. Bu arada Yunanistan ile yumuşama dönemine girdik.
Tamamen İsrail taraftarı Trump yönetiminde durum daha da belirsiz. Belirli olan kısmı Trump yönetiminin İsrail’i büyük ölçüde kollayacağıdır.
Aslında , münhasır ekonomik bölge konusunda Deniz Hukukuna göre ilgili devletler arasında uzlaşma gerek. Bunun için de öncelikle Kıbrıs konusunu hal gerekecek. Ya karmakarışık durumdaki Suriye…Ve de Lübnan…Münhasır ekonomik bölge paylaşımı işi çok zor….
Avrupa Birliğine sırtını dönen ve Batı’ya kızan Türkiye kurtuluşu sanki BRİCS’de aradı bir ara.
Kısacası, Doğu Akdeniz’de kendimizi uzun süre yalnızlığa itmiştik.
Suriye konusu ise Türkiye’yi öne çıkardı.
Yalpalama kelimesi durumu anlatmak için yetmez. Bulunduğumuz bölgede işler zor. Girdiniz mi çıkmak zor.
Futbol maçı gibi. Kimin ne zaman gol atacağı belli değil. Ortada hakem de yok.