Dünyanın her tarafında protestolar var. Brezilya’da Amazon’un korunması; Amerika’da siyah-beyaz, kadın hakları ve bu çerçevede kürtaj hakkı ve bunlar üzerinden Trump’çılar ve karşıtları; Avrupa’da mülteci ve enerji konusu; Afrika’da açlık ve susuzluk; Hindistan’da organik tarımın korunması; Türkiye’de bölgesel olarak tabiatın korunması mücadeleleri akla ilk gelenler.
Sri Lanka’da halk isyanı hükümeti devirdi… Pandemi öncesi Çin’de 100 bini aşkın irili ufaklı protesto olmuş… Rusya’da Ukrayna harbine karşı ufak protestolar olurken askere alınan Rus askerlerinin harp etmemesi, bir kısmının başka ülkelere kaçması, bunlar da bir tür protesto… Türkiye’den yurt dışına giden doktorlar… İran için ayrı bir başlık gerek; gösteriler rejimin temellerini sarsacak biçimde genişledi: hem kitleler bakımından hem protestonun başlangıçtaki hedefi açısından.
En önemlisi dünya çapında iklim konusundaki protestolar. Mısır’da yapılmakta olan iklim zirvesine 110 devlet ve hükümet başkanı katılıyor. Yeni teknolojiler anlatılıyor. Biz içeride birbirimizi yediğimizden bunlarla pek ilgili değiliz.
Yönetilenler yönetenlerin idare-i maslahatçı tutumlarını artık kabul etmiyor. Anlaşılan bıçak kemiğe dayandı. Asrımızda en önemli gelişme bu ve de durdurulması pek imkân dahilinde değil. Benim kutuplaşmadan anladığım budur.