Alanyasporlu stoper Fatih Aksoy’un sinirli ruh hali ve alıngan tavırlarının nedeni, Trabzonsporlu oyuncuların sert ve agresif presi değildi; Fatih açıkça yetersizliğinin idraki içinde sinir sistemini kontrol etmeyi başaramıyordu. Aynı ruh halini defans oyuncularının tümünde görmek mümkündü ve bu durum da aslında Farioli’nin acılı vaziyetini temsil ediyordu.
Abdullah Avcı bütün oyununu rakip analizine vakfetmişti. Trabzonspor oyunu, rakibin beceriksizliği üstüne kurgulanmıştı ve her oyuncu bu kurgusal düzende elinden gelen çalışmayı maça ve oyuna yansıttı.
Farioli oyununda kaleci ve defansın açılış pasları çok kıymetli bir yer tutar. Bu paslar neredeyse taktikten öte stratejik düzeydedir. Çünkü savunma paslaşması, alan geçişi ve ikin bölge oyunu için temeldir. Bu oyun rakibi prese davet eder. Buradaki düellodan başarıyla çıkmak, rakibin boşalttığı alanlara topu ve oyuncuları taşımak, akışkan bir oyun için olmazsa olmazdır.
İşte Abdullah Avcı da tam burada pusuyu kurdu ve yaman bir avcı gibi ava çıkanı avladı. İlk iki gol tam da bu zihniyet ve rakip analizinin ürünüydü. Trabzonspor baskıyı doğru kurdu. Birincisi kalecinin pas açılarını çoklu adamla doğru kapattı, ikincisi top atılan oyuncuya hem yakın kalınca hem de o oyuncu topu kontrol etmeden baskı yemesi sağlandı.
Alanyaspor oyununu bu düzen içinde bloke etmek, Alanyaspor oyuncularının ihtiyaç duyduğu öz güveni yok etmek anlamına da geldi. Özgüven sadece oyuncularda buharlaşmadı. Aynı duygu bir salgın hastalık gibi türbindeki taraftarı da etkileyip, ayrıştırdı. İlk yarı bitmeden, Alanyaspor ile Alanyaspor taraftarı arasındaki ilişki yok edilip, güçten düşürülmüştü. Öyle ki, Alanyaspor taraftarı, Alanya’nın her geri pasını protesto etmeye başladı.
Alanyaspor bazen Trabzonspor baskısını kırıp ikinci bölgeye kadar topu taşımayı beceriyordu, bu durumda da Trabzonspor ikinci bölgesi, şiddetli bir baskıyla, Alanyaspor’un kenara doğru itiyor ve orada oyalamayı başarıyordu. Çok nadir Trabzonspor savunmasını aşan durumlarda da Alanyaspor, son final paslarında inanılmaz acemilikler yaparak Trabzonspor ve Abdullah Avcı’nın ekmeğine yağ sürüyordu.
Özetli Farioli’nin makinası dişlileri yalama yapmış pancar motoru gibi, sadece kuru gürültü çıkararak çalıştı ve yüksek oranda kendi gürültüsünde boğuldu. Farioli doğru bir oyun kurgulamıştı ve bu oyundan sonuç almak mümkündü. Ama oyuncular o oyunu oynayacak beceri ve özgürlük karakterini sergilemeyince, bu oyunun panzehrini elinde tutan Avcı maçı ve oyunu alıp götürdü.
4-0’lik açık bir zafer asla hiçbir gölgeyi kabul etmez. Bu zafer, rakibi doğru analiz edip, doğru görevlerle battal etme, zaferiydi. Açıkça söylemek gerekirse kusursuz bir görev yerine getirildi.
Abdullah Avcı bunu yeterli gördüğü için de Trabzonspor hiçbir özgünlüğe yer vermedi kendi oyununda. Oyunda bir özellik ve özgünlük yoktu. Sadece görev vardı ve görevler başarıyı getirdi.