Diyarbakır’dan çıktık. Mıgırdıç, Şeyhmus, Ragıp, Mahmut, Hasan Hayri. Hedefimiz eski adıyla Karaz yeni adıyla Kocaköy ilçesi. 1915 Ermeni Tehciri’nde uygulanan acımasızlıklara karşı çıkan Lice Kaymakamı Hüseyin Nesimi’nin mezarını aramak istiyoruz. Vali Reşit’in bir komployla öldürttüğü Kaymakam Nesimi, ‘Tirba Kaymakam’ (Kaymakamın mezarı) diye anılan yerde katledilmişti. Mezardan kalan taş parçalarını bulduk. Acı ve hüzün karışık bir şekilde geçmişi andık.
Mıgırdıç Margosyan için bu yolculuğun daha derin bir anlamı var: Onun aile büyüklerinin önemli bir bölümü tehcir sırasında, yok olup gitmişti. Mıgırdıç’ın yaşamını bir destan gibi anlatan ‘Gavur Mahallesi’ belgeselini izliyorum. Mıgırdıç’ı dinliyorum. Tarihin derinlerine dalarak. Hançepek Mahallesi’nde. Artık hiçbir Ermeni’nin kalmadığı mahalleyi anlatıyor.
“Suriçi’ndeki Mıgırdıç Margosyan Sokağı, yakılıp yıkıldıktan sonra acep ne oldu?” diye Mıgırdıç’a sordum. “Yok olup gitmiştir” dedi. Mıgırdıç’ın dedesi Mıgırdıç da 1915 Tehciri’nde yitip gidenlerden. Mıgırdıç’ın asıl köklerinin olduğu toprak, Diyarbakır’ın Dicle ilçesinin Heredan köyü. “Ben Heredanlıyım” diye anlatıyor. Sinema sanatçısı Sami Hazinses ve ses sanatçısı Bedri Ayseli de Heredanlı.
Her yanından sular fışkıran köyün adı şimdi olmuş Kırkpınar. Mıgırdıç, Anadolulu. Bu toprakların acıları içinde yetişmiş, önemli bir yazar. Güçlü kalemi olan bir aydın. Onun öyküleri, denemeleri, yazıları, bir toplumun, yaşadığımız toprakların görmediğimiz, göremediğimiz gerçekleriyle bizi yüzleştiriyor. O Anadolu’nun sıradan insanlarını anlatırken, Diyarbakır Suriçi’ndeki yandaki Yahudi mahallesini öğrenirken, bir yakın tarih okuması yapıyoruz.
Diyarbakır’da 1940’larda binlerce Yahudi’nin yaşadığından haberimiz oluyor. 1953’te Ermenice öğrensin diye babası Sarkis tarafından trene bindirilen Mıgırdıç, geldiği Karagözyan Ermeni Yetimhanesi’ndeki çocuklar tarafından alaycı sözlerle şöyle karşılanmış: “Koşun koşun Anadolu’dan Ermeniler gelmiş.”
Baba Sarkis ise uzun tren yolculuğuna çıkacak oğlunun kulağına fısıldamış: “Oğul şimdi okumak zamanıdır…” Mıgırdıç da okumuş, kendini yetiştirmiş, sözü dinlenir bir edebiyat insanı olmuş. Mıgırdıç’la çok uzun yolculuklara çıktık. Dünyanın değişik yörelerinde toplantılara katıldık. Ondan her yolculukta yeni şeyler öğrendim.