Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIİlter Türkmen: Hamasete karşı sağduyu…

İlter Türkmen: Hamasete karşı sağduyu…

İşin gerçeği, batı ölçütleri içinde görevini doğru yapan, birikimli bir diplomattı. Türkiye gibi askeri darbelerle, otoriter yönetimlerle başı derde giren bir ülkenin mensubuydu. Normali savunur, çatışma ve gerilim anlarında ülkenin dış politikasının maceralara yönelmemesinde etkili olurdu. Böyle roller üstlenen çoğu insan gibi o da siyasetin sıkıntılı dönemlerinde tepkileri üzerine çekerdi. Zaman zaman da hiç istemeden, çok farklı ekiplerin içinde yer aldığı olurdu.

İlter Türkmen’i çok güzel anlatmış Selim Kuneralp. Onun en dikkat çekici özelliğinin sağduyusu olduğunu söylemesi bana şaşırtıcı gelmedi. Dış politikada uzun soluklu olabilmek için, sağduyu ve sabır gerekir. Hamaset ise dış politikanın öteki ayağıdır. Her zaman kendi tarafınızın haklı olduğunu savunmak ve bunu inandırıcı bir dille yapabilmek belli hallerde mümkün değildir. Her zaman haklı olmanızın mümkün olmaması gibi…

İşte o zaman “hamaset” devreye girer. Dış politika, özellikle askeri darbe dönemlerinde sıkışır. Batı ile ilişkiler, gerilim yönünde ilerler. Onlar, “düşünce özgürlüğü”, “ifade özgürlüğü”, “örgütlenme özgürlüğü” dedikçe, içeride “hamaset” yükselişe geçer. İlter Türkmen ile TV programlarına ve dış gezilere birlikte katılmıştık. Sesini yükseltmez, gerilimli ortamı yumuşatan müdahalelerde bulunur, aklı öne çıkaran dengeli değerlendirmeler yapardı.

İşin gerçeği, Batı ölçütleri içinde görevini doğru yapan, birikimli bir diplomattı. Türkiye gibi askeri darbelerle, otoriter yönetimlerle başı derde giren bir ülkenin mensubuydu. Normali savunur, çatışma ve gerilim anlarında ülkenin dış politikasının maceralara yönelmemesinde etkili olurdu. Böyle roller üstlenen çoğu insan gibi o da siyasetin sıkıntılı dönemlerinde tepkileri üzerine çekerdi. Zaman zaman da hiç istemeden, çok farklı ekiplerin içinde yer aldığı olurdu.

Az hasarlı geçiş dönemleri

İlter Türkmen 12 Eylül darbesinin dışişleri bakanı olarak önemli bir sorumluluğu üstlenirken, baskı dönemi hükümetinin bakanı olmak bahtsızlığını da yaşadı. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinde, iktidarlar, kısa süre sonra, seçimle gelmiş meclislere geçti. Bu sonuçları, “meşruiyeti önemseyen toplumsal tercihin kendini kabul ettirmesi” olarak da görebiliriz.

O yıllardaki az hasarlı geri dönüşlerde İlter Türkmen gibi deneyimli diplomatların da katkısının olduğunu düşünüyorum. Bu yazının amacı, geçmişte ülkenin makul yönde ilerlemesine çaba sarf etmiş insanların değerini hatırlamak. Türkiye gibi arafta olan ülkelerde İlter Türkmenlere hep ihtiyaç olmuştur ve olacak.

Tabii her şey dengelerden ve sağduyudan ibaret değil. Özgürlük ve demokrasi ihtiyacını heyecanla dile getiren, bu yolda riskleri göze alabilen kişilere de ihtiyacımız var. Hayat makul olanla sınırlandırılamaz. Heyecanlar, hayaller, öfkeler, umutlar umutsuzluklar… Bunlar da bir toplumun oluşmasında, bir siyasi çizginin gelişmesinde önem taşır.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN

- Advertisment -