İspanya, 29 Ekim’den bu yana Valencia şehrindeki “DANA” adı verilen sel felaketiyle dünyanın gündeminde olsa da ülkedeki tek “huzursuz edici” olay bu değil: Ülke, iki haftadır, hükümetin küçük ortağı Sumar Partisi’nin meclis sözcüsü Íñigo Errejon’un taciz skandalıyla da çalkalanıyor. Her iki olay da Başbakan Pedro Sanchez’in imajını sarsmış durumda.
Suçlamaların hemen ardından yani 24 Ekim’de siyaseti bıraktığını açıklayan Íñigo Errejon, oyuncu ve tv yıldızı Elisa Mouliaá’yı taciz etmekle suçlanıyor. Şu an itibariyle, Íñigo Errejon hakkındaki suçlamaları, bir mahkeme incelemeye almış durumda. Yargı süreci, başlamak üzere. Elisa, delil olarak, chat kayıtlarını da mahkemeye sunmuş. Íñigo ile kötü deneyimleri olan tek kadın, Elisa değil.
Elisa Mouliaá, Íñigo Errejon tarafından 2021 yılının Eylül ayında taciz edildiğini iddia ediyor: Elisa, bir süredir sosyal medyadan mesajlaşmakta olduğu Íñigo’yu, bir partiye davet etmiş. Partinin yapıldığı evin yer aldığı apartmanda, Íñigo, Elisa’yı hemen asansörde zorla öpmeye başlamış ve sonra onu kolundan şiddetle çekerek partinin verildiği evin bir odasına götürmüş, kapıyı kapatıp sürgülemiş. Ardından arabayla Íñigo’nun evine gitmişler. Íñigo tacizi onun evine geçmelerinden sonra da sürdürmüş. Elisa, ifşa için 3 yıl beklemiş olmasını ise “Küçük bir kızım var. Onun için endişelendim.” diye açıklıyor.
Doğal felaket, korku, pornografi, gizem, siyaset gibi değişik öğeleri içinde barındıran karışık bir filme benziyor şu an İspanya gündemi… Şunu da ekleyelim: İspanya tıpkı Türkiye gibi sürekli kendini konuşan, her taraftan Youtube kanalı fışkıran, kesintisiz olarak yorum yapılan bir ülkedir. Ama İspanyollar mizah alanında bizden daha cesur ve çılgınlar. Gündemin mizahını bizden çok daha geniş bir çerçevede yapabiliyorlar. Örneğin son sel felaketi karşısında Sumar Partisi’nin “Trans hakları genişletilirse bu sorun çözülür” yorumunu yapmasının beklendiği yazılmış. Yani yakın tarihlerinin en korkunç olaylarından biri olan sel felaketi karşısında bile bu mizahı gösterebiliyorlar. İspanya, bir ofansif mizah ülkesi.
Yukarıda Sumar Partisi lideri ve Başbakan Yardımcısı Yolanda Diaz’la birlikte gördüğümüz Íñigo Errejon; X platformundaki iddialara, özellikle de bir kadının iddiasına göre, taciz olaylarının da ötesinde, çoğu kadına “anormal” yaklaşıyormuş: Íñigo’nun, kadınlara tamamen duygusuz yaklaştığı, flört vb. şeylerle uğraşmadan direkt seks aşamasına geçmeyi tercih ettiği, yaptığı seksin de “kadının vücudunu kullanarak mastürbasyon yapma”yı andıran duygusuz bir seks olduğuna dair bir algı söz konusu.
İspanya’daki bu taciz skandalı, bizim medyamızda çok geniş çaplı yankı uyandırmasa da birkaç küçük haber yer aldı.
Omedyam.com, haberi şöyle verdi: “Oyuncu Elisa Mouliaá dahil 10’dan fazla kadın, Podemos’un kurucularından ve Sumar’ın meclis sözcüsü olan Errejón’a cinsel taciz suçlamasında bulundu. Mouliaá, Errejón’un kendisini üç yıl önce bir partide bir odaya kapatıp vücuduna zorla dokunduğunu belirtti. Çeşitli feminist gruplar, sol eğilimli Pedro Sánchez hükümetini, Errejón’a yönelik iddialara kulak tıkamakla suçladı.”
Euronews.com’un Türkçe sitesinden bir kesit: “Küçük partilerin desteğine bağımlı olan koalisyon hükümeti, özellikle bu yılki bütçe görüşmelerinin giderek karmaşıklaşmasıyla birlikte bu tartışmaların ortasında daha da savunmasız hale geldi. (…) Şu anda Sumar’ın bir parçası olan Mas Pais’i kurmadan önce aşırı sol parti Podemos’un kurucularından olan Errejon, 10 yılı aşkın bir süredir önde gelen bir siyasi figürdü. Sumar Partisi, suçlamaların ardından bir iç soruşturma başlattıklarını duyurdu. Başbakan Pedro Sanchez istismara uğrayan kadınlara desteğini ifade ederken Díaz ve Sumar’a olan güvenini yineledi.”
Íñigo Errejon, her ne kadar Başbakan Pedro Sanchez’e şahsen çok yakın bir isim değilse de Başbakan Yardımcısı Yolanda Diaz’ın liderliğindeki Sumar Partisi’nin bu yıl Ocak ayından Ekim ayına kadar meclis sözcülüğünü yapmış bir isim.
Errejon, dengesiz bir erkek profili çiziyor. Kadınlara önce çok kibar yaklaşıp onları evine çağırıp iki saat sonra kovduğuna dair dedikodular var. Sonuç olarak “güç istismarı” ve “güç zehirlenmesi”nden söz etmek mümkün… Íñigo Errejon’un düştüğü durum, Pedro Sanchez hükümetine muhalif bazı İspanyol sağcılarında bir tatmine yol açtı. “Feminizm yılanını beslediniz, bakın işte şimdi beslediğiniz yılan sizi ısırdı.” gibi yorumlar bile yapıldı. Bunların yanında, Elisa Mouliaá’nın Íñigo Errejon’la ilişki yaşadığı dönemde evli olduğunu, küçük bir kızının olduğunu vurgulayarak; yaşanan olayın, tacizden çok “Elisa Mouliaá’nın kocasını aldatması ve hasta kızını evde bırakıp elin adamıyla partiye gitmesi” şeklinde yorumlanmasını savunanlar var. Elisa, bazı kadınların da bu kuşkucu yaklaşımı paylaşmasından rahatsız. Elisa’dan kuşku duyanların öne sürdüğü bir argüman, Elisa’nın, tacizin gerçekleştiğini iddia ettiği geceden bir ay sonraki bir tarihte, Íñigo’nun attığı bir twitin altına, onaylayıcı bir yorum yapmış olması. Öte yandan, azınlıkta olsalar da, Errejon’u savunanlar da var. Örneğin Wsws.org adlı uluslararası sosyalist web sitesi, Errejon’a destek veren bir yazı yayınladı ve Errejon’u hedefe oturtan solcuları, “halktan kopuk burjuva solcuları” olmakla suçladı.
Pedro Sanchez, 24 Ekim’de, X hesabından, şöyle bir açıklama yaptı: “Hükümet, kadınların erkeklerle aynı haklara, aynı fırsatlara, aynı özgürlük ve güvenliğe sahip olduğu feminist bir İspanya için çalışıyor. Bu eşitlik projesine saldıranları kınıyorum. Taciz ve istismara maruz kalan kadınları sonuna kadar destekliyorum.”
Onun bu açıklaması ikna edici bulunmuyor. Onun partisinin ve çevresindeki çeşitli isimlerin bu açıklamadaki ana fikirle çeliştiği düşünülüyor. Aslında sadece Pedro Sanchez değil İspanya’daki sol siyasetin hemen hemen tüm oluşumları ve onların önde gelen temsilcileri kendilerini bu olaydan sıyırma telaşı içinde. Íñigo Errejon’la en yoğun şekilde ilişkili oluşumlar bile neredeyse “Bu ismi ilk kez sizden duyuyoruz.” diyecek kadar konuya uzak görünmeye çalışıyor. Errejon Skandalı ile birlikte oluşan tabloyu, İspanyol solunun “gerçek iç yüzü” ile “ideolojik iddiası” arasında korkunç bir çelişki olarak yorumlamak mümkün. Meğerse o son derece feminist, eşitlikçi, woke sloganların, konuşmaların içi o kadar dolu değilmiş… Ki Íñigo siyasi konuşmaları ile (şu an mahkemelik olduğu) Elisa’yı bile başlarda kendine hayran bırakmıştı.
Íñigo, bir süre önce, İspanya’daki özgürlükçü solun büyük umut bağlanan genç isimlerindendi. Feminist siyasetçi Rita Maestre ile yaşadığı ilişki, Podemos hareketinin ve dolayısıyla İspanyol solunun yakın tarihine adeta damga vuran bir ilişkiydi.
Kendi kitleleri tarafından örnek bir “solcu, yenilikçi, özgürlükçü” çift olarak görülüyorlardı. Íñigo ile Rita’nın ilişkisi, bazı kesintilere uğrayarak, 2008’den 2015’e dek sürmüş. Şu an Rita Maestre de kendini Íñigo’nun skandalından sıyırmakta zorlanıyor. TV röportajlarında Íñigo’ya dair kurduğu (ne şiş yansın ne kebap kıvamındaki) cümlelerle dalga geçiliyor.
Başlarda, İspanyol solunun “woke” kanadını da temsil ediyor gibi duran Íñigo, feminist gösterilere de katılıyordu. Tabii sevgilisi Rita ile birlikte katılıyordu bunların bazılarına. 1983 doğumlu Errejon, eğitimli ve elit sayılabilecek bir Madridli ailenin çocuğu. Babası, bürokrasinin birçok üst kademesinde görev yapmış bir bürokrat. Annesi, feminist-aktivist olarak bilinen bir biyolog. Íñigo, başlarda, Podemos lideri Pablo Iglesias’ın yıldızlar takımındandı. İnce-uzun fiziği, bebek yüzlü görüntüsüyle, siyasetçiden çok “siyaset akademisyeni” (ki zaten kendisinin akademik geçmişi de var) havasıyla, ilgi çekiyordu. Podemos’un Íñigo’dan beklentileri büyüktü. Onu geleceğin dışişleri bakanı olarak düşünüyorlardı. 2014 yılında, Pablo Iglesias, Errejón’u 2014 Avrupa Parlamentosu seçimleri için Podemos’un kampanya yöneticisi olarak atamış, kampanya başarılı olmuş ve 1,2 milyon oya ulaşılmıştı.
Bundan 10 sene öncenin “büyük gelecek vaad eden genci” Íñigo Errejon, şu an 41 yaşında ve libidosuna yenik düşmüş orta yaş başlangıcında bir erkek olarak siyasetten elenmiş durumda. Gerçi doğruya doğru, Türkiye ölçütlerinde bakarsak Íñigo’nun hala siyaset için “çok genç” bir yaşta olduğu düşünülebilir…
Kadınları da hedef alan ofansif mizah anlayışıyla tanınan ünlü talk-show’cu David Broncano’nun Íñigo Errejon’u davet edip son bir ay içinde kaç kadınla seks yaptığını sormasını öneren bile oldu. Ancak David Broncano, skandala mizahi yönden yaklaşmak yerine ciddi bir dil kullanmayı, Errejon’u kınamayı tercih ediyor. Íñigo Errejon’un şansı ise taciz skandalından birkaç gün sonra Valencia’da gerçekleşen sel felaketi. Valencia’daki selin ortasında kalan halkın Kral 6. Filipe’ye yönelik protestoları; gündemde, taciz skandalının ve Errejon’a duyulan öfkenin önüne geçti. Errejon’a duyulan nefret, bir miktar ertelenmiş oldu.