“Kazım emir aldı merkezden/ Gebze’deki İngiliz tercümanı vurulacak …” Nazım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları” şiirinde sözünü ettiği “Kartallı Kazım”ın tablosu önündeyiz.
1941 tarihli Nazım’ın bizzat yaptığı tabloyu sahipleri Kılıçdaroğlu’na hediye etmişti. O da bunu CHP Genel Merkezi’ne bağışlamıştı. Ankara turumun bir ayağı da CHP Genel Merkezi’ydi. Koca koca binaların ortasındaki genel merkez sakindi. Her odasında hareket görmeye alıştığım bina, aşırı sıcaklardan sanki yorgun düşmüş gibiydi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile partinin geleceği, 14-28 Mayıs seçimleri üzerine konuştuk. İzlenimim: Kılıçdaroğlu CHP genel başkanlığını sürdürmeye kararlı görünüyor. Kişi adı vererek kimseyi suçlamıyor. Sakin bir şekilde kongreleri izliyor.
“Kamuoyu önünde bir özeleştiri yapsanız daha iyi olmaz mıydı?” soruma şöyle cevap verdi: “Seçimden birkaç gün sonra kamuoyu önüne ekibimle birlikte çıkıp hesap vermeyi, bir özeleştiri yapmayı gerçekleştirebilirdik. Aslında parti kademelerinde bunu yaptık. Ama açıktan herkesi bilgilendirici bir değerlendirme yapmamış olmamız bir eksiklik.” A
ynı soruyu Millet İttifakı için de sordum. “Millet İttifakı’nın bileşenleri ile böyle bir deneme yapılabilirdi ama onlar adına konuşmak doğru olmaz.” Ruh hallerini şöyle özetledi: “Üzerimizde seçim sonrası ağır bir baskı oluştu. Partiyi dağıtacak kadar sert bir baskı. Bu hâlâ sürüyor.”
“Kurultay’da yönetim açısından bir sorun çıkmaz. CHP’de şu anda il ve ilçe örgütlerinin başındaki arkadaşlarımızın çoğu eski gençlik kollarında çalışanlar. Parti bu şekilde de yenileniyor.” Seçimlerde müttefik sağcı parti üyelerinin CHP listelerinden aday gösterilmesine yönelik eleştirileri şöyle cevapladı: “Diğer partilerle oluşturduğumuz milletvekili aday listelerine yönelik eleştiriler haksızdır. Yüzde 25 oyumuz var, yüzde 50’ye ulaşmak için müttefiklere muhtacız. Bu listeleri bahane ederek partimiz içinde sert ve öfkeli tepkiler örgütlendi. ‘Parti sağa kayıyor’ haksız değerlendirmeleri yapıldı. Bazı ulusalcı seçmenler bu propagandanın da etkisiyle aşırı milliyetçi seçenekleri tercih etti. Bu partilerle yapılan ittifakın belgeleri olan ortak Protokol ve Anayasa değişiklik taslağı okunduğunda gelişmiş bir demokrasi programı hazırlandığı görülebilir.”
Kemal Kılıçdaroğlu’na göre, oy verme ihtimali bulunan ‘tereddütlü kitle’ önemliydi: “İktidardan kopuş eğiliminde olan muhafazakâr kitle, sonucu tayin etti. Bu aday listelerine gösterilen aşırı tepkilerden, söz konusu kitle olumsuz yönde etkilendi. Kararsız muhafazakârlar, ‘Ulusalcılar iktidara gelirse yeniden eski günlere dönebiliriz korkusu’ ile oylarını dönüp tekrar Erdoğan’a verdiler.”
Kemal Bey’le aynı kuşaktan olmanın, aynı tarihsel süreçleri yaşamanın, ortak bir tarihe sahip olmanın ortak anıları da vardı. 1968 eylemlerinin bazılarına ikimizin de katıldığı ortaya çıktı. TUSLOG baskınında Kemal Bey de göstericiler arasındaymış. Ben o eylemi örgütleyenlerdendim. Kılıçdaroğlu, “Biz 68’liler dirençli insanlarız. Mücadeleyi sürdürürüz” derken genel başkanlığa devam etmeye kararlı olduğunu tekrar vurgulamış oldu.