Ana SayfaGÜNÜN YAZILARILahey'de bir mahkeme daha var

Lahey’de bir mahkeme daha var

Spot ışıklarının Uluslararası Adalet Divanı’na yöneldiği bu dönemde Lahey’deki bir başka mahkeme, uluslararası hukukun pek de etkisiz kalmayabileceğini gösterme konusunda son derece önemli bir adım attı. Lahey’deki istinaf mahkemesi, 12 Şubat 2024’te aldığı bir kararla, daha doğrusu daha önce ilk derece mahkemesinin aldığı bir kararı bozarak Hollanda'nın F-35 savaş uçağı parçalarının İsrail'e tüm ihracatını ve transit geçişini 7 gün içinde durdurmasına hükmetti. Henüz birkaç ay önce alınmış olan aksi yönde kararın adeta "turbo hızında" değerlendirilmiş olması son derece dikkat çekici oldu.

Hollanda’nın Lahey şehri son haftalarda gündemimizden düşmüyor. Zira İsrail’e karşı açılan soykırım davası ile birlikte Lahey’de yer alan Uluslararası Adalet Divanı belki tarihimizde hiç olmadığı kadar kamuoyunun odağında. İsrail’in Gazze’de yarattığı vahşete karşı Divan’ın ve uluslararası hukukun ne kadar etkili olacağı tartışmaları da bu artan ilgiyle beraber kaçınılmaz olarak yükseliyor. Ancak spot ışıklarının Divan’a yöneldiği bu dönemde Lahey’deki bir başka mahkeme, uluslararası hukukun pek de etkisiz kalmayabileceğini gösterme konusunda son derece önemli bir adım attı. Eğer akıllara yine Lahey’de yer alan Uluslararası Ceza Mahkemesi geldiyse doğru adres burası değil. Mevzubahis mahkeme, bir uluslararası mahkeme statüsünde olmayan ve Hollanda’nın ulusal yargı sistemin bir parçası olan Lahey merkezli bir ikinci derece, yani istinaf mahkemesi.

Lahey’deki istinaf mahkemesi, 12 Şubat 2024’te aldığı bir kararla, daha doğrusu daha önce ilk derece mahkemesinin aldığı bir kararı bozarak Hollanda’nın F-35 savaş uçağı parçalarının İsrail’e tüm ihracatını ve transit geçişini 7 gün içinde durdurmasına hükmetti. Hem karardan çıkan bu hüküm hem de ilk derece mahkemesince henüz birkaç ay önce alınmış olan aksi yönde kararın adeta “turbo hızında” değerlendirilmiş olması son derece dikkat çekici oldu.

STK’ların Girişimiyle Başlayan Dava Süreci

Bir zamanlar Türkiye’nin de parçası olduğu F-35 savaş uçağı geliştirme programına Hollanda ve İsrail de taraf. Söz konusu program kapsamında her paydaş devlet projenin bir kısmını üstlenmiş durumda ve bu bağlamda F-35’lerin bakımı için bölgesel bir lojistik merkez Hollanda’da bulunuyor. Dolayısıyla projenin o ülkede üretilen bazı parçaları İsrail de dahil olmak üzere diğer paydaşlara düzenli olarak sevkediliyor. Ancak Kasım 2023’te üç Hollandalı sivil toplum kuruluşu (Oxfam Novib, PAX ve The Rights Forum), Hollanda’nın İsrail’e silah sevkiyatı için çıkardığı silâh transfer lisansının Gazze’de yaşananlarla birlikte Hollanda hukukunun taraf olunan uluslararası antlaşmalara riayet etmeyi gerektiren kurallarına aykırı hâle geldiği iddiasıyla dava açtılar.

İsrail’in uluslararası insancıl hukukunun temel normlarını ihlâl niteliğinde eylemleri, bu iddianın temel gerekçesiydi. Buna göre Hollanda’nın İsrail’e F35 parçalarını sevkiyata devam etmesi Cenevre Sözleşmeleri’nin ortak 1. maddesi, silâh ihracatı konusunda taraf devletlere risk değerlemdirmesi yapma yükümlülüğü getiren 2013 tarihli Silâh Ticareti Antlaşması ve Avrupa Birliği üyesi devletlere silâh ihracatı konusunda insancıl hukuka uyum başta olmak üzere yüksek seviyede özen yükümlülükleri getiren AB Konseyi’nin Ortak Tutum Belgesi’nin ilgili hükümlerine aykırı olacaktı. Aralık ayında çıkan kararda ilk derece mahkemesi bu iddiayı kabul etmeyince davacı STK’lar üst derece mahkemesi nezdinde itirazda bulundu. İtiraz mercii olan istinaf mahkemesi ise Hollanda Hükümeti’nin savunmasının kabul edilmesi durumunda Hollanda’nın taraf olduğu söz konusu uluslararası antlaşmaların amaç ve hedefleriyle bağdaşmayacağını belirterek kararı bozdu.

İstinaf mahkemesi, kararı bozarken Gazze’de yaşanan büyük yıkıma dair hem BM kuruluşları ile yetkililerinin hem de STK’ların raporlarına atıfta bulunarak İsrail’in uluslararası insancıl hukuk ihlallerine dair “açık bir risk” olduğunu kabul etti. Buradan hareketle de İsrail’in iddia edilen ihlalleri gerçekleştirmiş olmasının kesin olarak kantılanması gerekmediğini ve mevcut açık riskin Hollanda Hükümeti’nin silâh sevkiyatını durdurması için yeterli olduğunu belirtti. Özellikle Hollanda Hükümeti’nin birinci derece mahkemesi nezdinde öne sürdüğü, “F-35 savaş uçaklarının Gazze’de işlenmesi olası insancıl hukuk ihlallerinin gerçekleştirilmesinde kullanıldığının bilinmediği” tezine karşı istinaf mahkemesinin “silah transferleri ile iddia edilen hukuk ihlalleri arasında doğrudan bir bağlantı kurulmasının uluslararası hukuk açısından gerekli olmadığı ve söz konusu silâh sevkiyatının ihlalleri kolaylaştırma olasılığının dahi dikkate alınması gerektiği” yönünde koyduğu ölçüt son derece önemli bir içtihat olarak kayda geçti.

Daha önemlisi de Hollanda Hükümeti, Lahey’den çıkan kararı temyiz mahkemesine taşıyacağını ancak şu an için karara uyacak olduğunu beyan etti. Temyiz yargılaması aynı hızda yapılıp sona erer mi bilinmez ama Hollanda’nın en azından temyiz kararına kadar bu davada söz konusu olan silâh sevkiyatını yapamayacak olması çok önemli bir kazanım. Hollanda’nın AB içerisinde İsrail’e askeri teçhizat ihracatında ilk beşe girdiğini bu noktada hatırlamak gerekiyor. Nitekim İngiltere, Danimarka, Kanada ve Avustralya’da benzer girişimlerin sürdüğünü biliyoruz ve Hollanda’daki kararın bu süreçler üzerinde hiç olmazsa psikolojik bir etki yaratacağı beklenebilir. Örneğin, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Gazze’deki sivil ölümlerinde İsrail’e kontrolsüz bir şekilde silâh sağlanmasının rolü olduğunu ima ettiği yakın tarihli bir açıklamasında Lahey’den çıkan bu karara atıfta bulundu.[1]

Sonuç olarak Uluslararası Adalet Divanı’ndan İsrail’in dehşet seviyedeki insancıl hukuk ihlâlleri yetki eksikliği sebebiyle yargılanamıyorken ve sadece soykırım niteliğinde ihlallere dair devam eden yargılamadan bir sonuç çıkması muhtemelen yıllar sürebilecekken uluslararası hukukun ve uluslararası toplumun tek çaresinin umarsızca Divan’ı beklemek olmadığı görüldü. İsrail’in insancıl hukuk ihlâllerime karşı hukuki tutum almak için her devletin ulusal mahkemelerinin de son derece işlevsel olabileceğinin ilk önemli örneği yine Lahey’den gelmiş oldu.


[1] https://agenceurope.eu/en/bulletin/article/13348/2

- Advertisment -