Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIMami, IKE ve Hüseyin-2

Mami, IKE ve Hüseyin-2

Hüseyin Gün’ün tuhaf ve karanlık bağlantıları olan biri olduğu açık. Ama casus mu? En azından bu soruşturma evraklarında kim adına ve nasıl casusluk yaptığı anlaşılmıyor. Mesela İBB’den bilgi ve belgeleri alıp hangi istihbarat örgütüne ya da hangi ülkeye vermiş? Bu sorunun cevabı soruşturma evraklarında yok.

Bir önceki yazıda İmamoğlu’nun casusluktan tutuklanmasına neden olan Hüseyin Gün’ün 2019 öncesi hikayesine bakmıştık.

Şimdi esas güncel hikayeye yani casusluk soruşturması iddialarına doğru gelelim.

2019 yılında belediye seçimleri 31 Mart’ta yapıldı.

Soruşturma belgelerine göre Gün, çifte vatandaştı, bir sene önce de Mernis’te İstanbul’da nüfus kaydı yaptırmıştı.

Yani muhtemelen oy verme hakkı da vardı.

Peki soruşturmadaki uçuş kayıtlarına göre Hüseyin Gün Londra’dan İstanbul’a ne zaman gelmişti?

2 Nisan 2019 günü.

Yani seçimlerden iki gün sonra.

Bu seçimlerle ilişkisi üzerine ilginç bir not.

İkinci not bu soruşturmanın başlangıcı üzerine.

Hüseyin Gün’ü; manevi annesi Seher Alaçam’ın oğlu Ümit Alaçam 2 Mart 2025 günü 112’yi arayarak ihbar etti.

Yani İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından 17 gün önce.

Ümit Alaçam, bu ihbarından dört gün sonra ifadesini verdi. Elindeki belge ve cihazları da teslim edebileceğini söyledi.

Peki, Hüseyin Gün ne zaman gözaltına alındı?

3 Temmuz 2025’de.

Yani ihbardan dört ay sonra.

Aylar sonra İmamoğlu’nu casusluktan tutuklatacak bütün bilgiler İmamoğlu tutuklanmadan önce kolluğun elindeydi.

Ama herhalde o sırada kimsenin ilgisini çekmemişti.

Çünkü 3 Temmuz 2025 günü Hüseyin Gün casusluktan tutuklanırken, ihbarcı Ümit Alaçam’ın teslim ettiği belgelerden kendisine onlarca soru soruldu.

FETÖ var, Libya var, Irak var, silahlar var, gizli bazı MİT belgeleri var…

Peki ilk ifadesinde ne sorulmadı?

İmamoğlu, Necati Özkan, Merdan Yanardağ ya da İBB verileriyle ilgili tek bir soru bile sorulmadı.

Bu isimler ilk ifadesinde geçmiyor.

Yani casusluktan tutuklanmasının sebebi İBB ve İmamoğlu ile ilgili iddialar değildi.

Peki bu isimler ve iddialar ilk ne zaman ona soruldu ve o ne zaman bunları anlattı?

25 Ekim 2025’de yani üç ay sonra verdiği etkin pişmanlık ifadesinde.

İlki 128 ikincisi 262 sayfalık iki ayrı ve içeriği de büyük ölçüde farklı ifadesi var.

Bazı haberlerde çıktığı gibi iki ifadesinde de herhangi bir casusluk itirafı yok. Tam aksine bunu reddediyor.

Peki ikinci ifadesine neyi itiraf etmiş oldu?

İlk ifadesine kendisine tek bir soru bile sorulmayan İBB meselesi ile ilişkileri.

İkinci ifade doğrudan ona Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’ın fotoğrafları gösterilerek başlamış. Yani ancak İmamoğlu ile ilgili bilgiler verince etkin pişmanlığı kabul edilmiş anlaşılan.

Necati Özkan’la tanışıklığını şöyle anlatmış:

Necati ÖZKAN isimli şahsı 2019 yılı ilk seçimleri iptali sonrası mayıs sonları yada haziran ayları başında, yani 2. Seçim öncesinde manevi anne olarak bildiğim Seher Elçili ALAÇAM vasıtasıyla tanıdım. O dönemde manevi annem bana Necati ÖZKAN isimli şahsın ertelenen seçimle alakalı bir kampanyası olduğunu ve benim o konuda Necati ÖZKAN’a yardımcı olmamı rica etmişti. Bunun sebebide benim sosyal medya analiz konularında şirketimin olması sebebiyleydi. Fakat bu talebin Necati ÖZKAN tarafından mı yoksa manevi annem tarafından mı gündeme geldiğini bilmiyorum. Devamında Necati ÖZKAN isimli şahıs ile Etiler’de bulunan ofisinde görüştüm. Bu görüşmede beraberimde manevi annem de vardı.”

Bu görüşmeyi Necati Özkan da doğruluyor.

Manevi anne Seher Alaçam, eski bir reklamcı. Sun Ajans’ın sahibi. Outdoor reklamcılık da yapıyor.

Yani halkla ilişkilerci Necati Özkan’ı tanıması doğal. Zaten bazı yazışmalarda ondan “Neco” diye bahsediyor.

Soruşturmadaki bir Whatsapp capsinde şöyle yazıyor:

Mamim rumuzlu Seher Erçili Alaçam isimli şahıs tarafından şüpheli Hüseyin Gün’e 10.06.2019 Saat: 08:31:07 de “Necati Özkan Ajans” şeklinde kayıtlı Kişi kartının yollanmış olduğu görülmüştür.”

1-001.png

Yani Necati Özkan’ın numarasını Gün’e, Seher Alaçam gönderiyor. Tarih 10 Haziran.

Fakat soruşturma evrakları içinde Mayıs 2025’in başında Gün’ün Necati Özkan’a attığı mesajların görselleri de var.

Zaten Gün’ün de “Fakat bu talebin Necati ÖZKAN tarafından mı yoksa manevi annem tarafından mı gündeme geldiğini bilmiyorum” diye kafasının karışması bundan.

İlginç bir şekilde Hüseyin Gün, iki ifadesinde de çeşitli kişileri nereden tanıdığı sorusuna cevap verirken sık sık Seher Alaçam vesilesiyle tanıdığını söylemiş.

Alaçam 2022’de öldüğü için hikayeleri onun üzerinden anlatarak kendini korumaya çalışmış olabilir.

Peki ifadesine göre Necati Özkan, Hüseyin Gün’den ne istemiş?

Biraz uzun bir alıntı olacak, çünkü soruşturma açısından en kritik yerlerden biri bu:

Bu görüşmede benim kendisine ne konularda yardım edebileceğimi, sosyal medya analizinin hangi kapsamda olabileceği gibi sorular sordu bende kendisine sistemin ne şekilde olduğunu anlattım. Kendisi kampanya yürüttüğü için teknoloji ve analiz konularında uzman birisiydi. Kednsine Aaron BARR isimli ortağımdan bahsettim ve kendisinin ANONYMOUS ile bir dönem mücadele ettiğini, siber konularında istihbarat analizinde çok etkili olduğunu, bir dönem CIA çalışanı olduğundan bahsettim. Ben herhangi bir ücret talep etmedim. Kendisi de ücret talebinde bulunmadı. Analizin ne üzerinden yapılacağını sorduğumda İBB veritabanı verilerinin Osint Darkweb içerisinde yer alıp almadığını sordu. Bende bakmadığımı ama teknik ekibime baktırabileceğimi belirttim. Aaron BARR isimli ortağıma bu konuyu anlattığımda bana ad soyad e posta telefon gibi verileri sağlayıp sağlayamayacaklarını sordu. Bende İBB veritabanı verilerinin Osint Darkweb’te yer alıp almadığını araştırmasını istedim. Bizim sistemimiz açık kaynak üzerine çalışıyor olsa da sosyal medya uygulaması kullanıcılarının kendi aralarında yani bire bir yapmış oldukları konuşmaları, mail hesaplarının içeriklerinide görüp analiz edebiliyordu. Bu işlemin yapılabilmesi yada yasal sayılabilmesi için yetkili makamların izni gerekiyordu. İbb.gov.tr olarak bir çok mail adresi ve şifrelerinin burada bulunduğunu Osint darkweb üzerinde gördü. Hatta bu mail adresleri ve şifrelerinden yaklaşık olarak 20 adet kadarının fotoğrafını Necati ÖZKAN isimli şahsa gönderdim. O da bana bu “Bu veriler üzerinde analiz işlemi yaptırabilir misin? Seçim kampanyamızda bunu kullanabilir miyiz?” Dedi. Bende teknik ekibimin bunu yapabileceğini söyledim ve ücretsiz olarak kendisine bu konuda yardım ettim. Necati ÖZKAN isimli şahsın isteği üzerine yaptırmış olduğum Açık Kaynak İstihbaratı sonucu ulaşmış olduğum ibb.gov.tr uzantılı mail adres ve şifrelerini kendi veritabanımıza çektirdim. Yani ben herhangi bir yerden İBB veritabanını hacklemedim yani çalma girişiminde bulunmadım. Necati ÖZKAN isimli şahıs bana İBB verileri OSİNT sisteminde olabilir bir bak dedi. Teknik ekibimde yapmış olduğu araştırmalarda bu verilerin orada bulunduğunu gördü. Bu sistemde verilerin ne zaman yüklendiğini araştırma yapmadan görmek mümkün değildir. OSİNT altında bulunan Darkweb’de yüklenen verilerin hacklenmiş verilerden oluştuğu gibi herhangi bir şahsın kendi rızasıyla ekleme yapabileceği bir sistemdir. O yüzden İBB verileri hacklendi mi yada rızaen birisi tarafından Darkweb’e yüklendi mi bunu benim bilmem mümkün değildir. Bu verilerin orada olup olmadığını bana soran Necati ÖZKAN’dı. Bende bu talebin üzerine teknik ekibime bu verilerin orada bulunup bulunmadığını araştırttım. Bu verilerin analiz edilmesi kısmında yani teknik bölümünde Aaron BARR isimli çalışanım vardı. Necati ÖZKAN isimli şahıs benden tarif ettiği yerde bulunan mail ve şifre adresleri üzerinden analiz işlemi yapmamı talep etmişti. Bu verilerden iki kişinin kendi iç yazışmaları üzerinden analiz işlemi yapılabiliyordu. Aaron BARR ile Necati ÖZKAN arasında herhangi bir irtibat yoktu. Raporu Aaron BARR düzenler ve bana gönderirdi. Teknik ekibim her ne kadar genel itibariyle açık kaynak verilerini kullansa da derin analiz yada önemli bir bilgi öğrenme ihtiyacı doğduğunda iki kişinin arasında gerçekleşen konuşma verilerini analiz ettikleri ve rapora ekledikleri çokça oldu. Ben sadece hazırlanmış raporları görürdüm. Bu raporlarıda Necati ÖZKAN isimli şahsa gönderirdim.”

Yani Mayıs ayında Necati Özkan’ın Hüseyin Gün’den ilk talebi İBB verilerini açık istihbarat ve darkwebden bulup bulumayacağı olmuş.

Peki ne bu veriler?

Soruşturma evrağında da kronoloji karışık verildiği için gazete haberlerinde herşey birbirine karışmış durumda.

Haberlere göre bu veriler milyonlarca İstanbullunun bilgilerinin olduğu İstanbul Senin uygulamasının verileri.

Halbuki İstanbul Senin uygulaması o sırada henüz yok. Onun uygulamaya girme tarihi Kasım 2021.

Zaten bütün sorguda İstanbul Senin’in adı iki kere geçiyor. Oraya da geleceğiz.

Peki bu veriler, 31 Mart’tan sonra seçim iptal edilene kadar kısa süre görevde kalan İmamoğlu’nun kopyaladığı söylenen İBB verileri olabilir mi?

Bu sorular da birkaç kez sorulmuş.

İlk başta Necati Özkan’ın Hüseyin Gün’den darkwebde aranmasını istediği verilerden kastının İBB’de halı hazırda çalışanların emailleri ve email şifreleri olduğunu anlıyoruz.

Hatta önce bunları bulabileceklerini göstermek için Özkan’a kendisinin, reklam ajansının çalışanlarının email ve şifreleri ve bazı CHP’lilerin email ve şifreleri bulunmuş.

Eski CIA çalışanı olan Hüseyin Gün’ün Boston’daki şirketteki ortağı Aaron Barr, önce o email ve şifreleri şöyle diyerek paylaşmış:

Bunlar bizim en küçük veritabanımızdan. En büyük olan henüz kolayca incelenebilecek şekilde formatlanmadı. Eğer o veritabanında arama yapmamızı isterseniz, sonuçları almak birkaç gün sürecek. Bir kez tamamen formatlandığında ve bir ID sütunu eklediğimizde, sadece birkaç dakika alacak.”

Sonraki günlerde de Barr, İBB’de iki seçim arasında çalışan bazı çalışanların emailleri ve şifrelerini darkwebden bulup Gün’e, o da Özkan’a göndermiş.

3.png

Yani özetle burada İBB verilerini casuslara vermekten çok, İBB ile ilgili (emailler, şifreler gibi) bazı yasadışı elde edilmiş verilerin bulunup Necati Özkan’a gönderilmesi var.

Hüseyin Gün’e İBB verileri meselesi birkaç kez sorulmuş:

Mail adresleri ile alakalı Osint analizi yapmamı Necati ÖZKAN talep etmişti. Bende bunları Aaron’a söyledim. O da yapmış olduğu analizi bana gönderdi. Yukarıda bunlarla alakalı ifade vermiştim. Necati ÖZKAN bunları ne amaçla kullandı bilgim yoktur.”

Bunların birçoğu darkwebte bulunan verilerdir. Sadece Mgecek olarak gösterilen ve Focus bilişim isimli uzantıları Necati benden araştırma yapmam yönünde talepte bulunmuştu. Bende bu mail uzantıları ile alakalı herhangi bir veri olup olmadığını teknik ekibime sordum. Onlarda bu fotoğrafları atmışlardı. Nasıl temin edildiğini benim bilmem mümkün değildir. Fakat darkweb üzerinden gerçekleştirilmiş olabilir.”

Bu konulardan o dönemde haberim vardı. Hem medyadan duymuştum hemde verileri Osint Darkweb adreslerinden Necati ÖZKAN’ın yönlendirmesiyle sisteme entegre etmiştim. Fakat bu veriler kim tarafından buraya yüklendi bilmem mümkün değildir. Bu veriler üzerinde de yaptırmış olduğum analizleri günlük olarak Necati ÖZKAN’a gönderdim. Kendisinde Ekrem İMAMOĞLU’na göndermesini söyledim.”

Burada kastedilenin İBB’den yedeklenen veriler olup olmadığını anlayamıyoruz.

Aralarındaki yazışmalarda bu verileri kullanarak bir analiz yaptıklarıyla ilgili bir konuşma yok.

Sadece şöyle bir yazışma var. Hüseyin Gün, Necati Özkan’a yazmış:

Dün akşam Sn. İmamoğlu bir soru sordu;
“Kim bu afişleri asıyor?”.
Detaylı cevaba ulaşıldı. Hangi şirket, kim, ilişki ağı, unvanları vesaire.

Ek Dosya: Project IKE – Draft 17 June.pptx (2.04 MB)

Bilmenize memnun olacaksınız ki, İstanbul Belediyesi veritabanı kopyalama sorunu risklerini azaltmak için yapay zekâ dijital ordumuzu (etki aracı) kullandık ve aktive ettik (2. slayttaki ikinci maddeye bakınız).Bu kadar hassas araçları kullanırken dikkatli olmalıyız çünkü bize resmi yetki verilmiş değil ama ben riski aldım. Umarım bu siz ve kampanya tarafından not edilmiştir.”

Burada kastettiği hassas araçlardan kastının ne olduğu da Gün’e sorulmuş:

Ben Necati ÖZKAN isimli şahıs ile irtibat kurardım. Kim bu afişi soruyor sorusunun medyaya yansıyarak mı öğrendiğimi yada Necati ÖZKAN tarafından mı tarafıma yöneltilerek öğrendiğimi hatırlamıyorum. İstanbul Veritabanı kopyalama sorunu risklerinden kastım şudur. O dönemde İBB verilerinin kopyalandığı ve alakasız kişilere verildiği şeklinde çok fazla haber ve etkileşim oluyordu. Bunla alakalı olarak Necati ÖZKAN isimli şahıs bana “Bu veri tabanı kopyalama üzerine haberler bizi çok rahatsız ediyor. Bu haberlerin etkisi görünürlüğü azaltılabilir mi?” şeklinde sordu. Bende bunu deneyebileceğimi belirttim. O dönemde yapay zeka dijital ordu yaygın değildi ve …. devletçe kontrol altında olan ve izne tabi gerçekleştirilebilen bir işlemdi. Fakat herhangi bir izin almaksızın bu haberlerin bastırılması amacıyla faaliyete geçirdim. Bunun sonucunda da İBB veri kopyalanması haberleri gündemden peyder pey düştü. Risk konuları bunlarla alakalıdır.”

4.png

Bu yazışmada dosya adı görülen IKE Project yani IKE Projesi’ne dikkat.

IKE, aslında eski Amerikan Başkanı Dwight David Eisenhower’ın lakabı.

Ama buradaki IKE, İmamoğlu.

Hüseyin Gün ifadesinde “İKE olarak bahsedilen kişi Ekrem İMAMOĞLU’dur. İke denmesinin sebebi de teknik ekibim yabancı olduğu için Ekrem şeklinde telaffuz edemiyorlar ve IKE diyorlar” diye açıklıyor.

IKE Projesi, Hüseyin Gün ve eski CIA ajanı Aaron Barr’ın ortak olduğu Boston merkezli PiiQ Media’nın Mayıs 2019’dan 23 Haziran 2019 seçim gününe kadar İmamoğlu için yaptıkları seçim işlerine verdikleri ad.

Hüseyin Gün’ün şirketi Mayıs ayından 23 Haziran seçim gününe kadar Necati Özkan’a günlük olarak benzer bilgiler, istihbaratlar ve bunlarla oluşturulmuş seçim kampanyası için öneriler göndermiş.

Necati Özkan’ın ifadesinde dediğinin aksine aralarında sürekli bir temas olduğu anlaşılıyor.

Güvenli olduğu için Wickr üzerinden yazışıp, genelde İngilizce konuşmuşlar.

Hüseyin Gün’ün Wickr üzerindeki adı Jupiter1881, Necati Özkan’ınki Bluestar81.

Günlük olarak bir rapor hazırlayıp göndermiş:

Günlük raporun sana daha önce gönderildiğine dair kanıt. En iyi yöntem, WhatsApp’ını her gün kontrol etmen ve raporu aldığını bana teyit etmen.

Sözüm sözdür; sana her gün güncellemeler göndereceğim, aksi yönde bir bilgilendirme yapana kadar. Umarım bu mantıklı gelmiştir.”

5.png
6.png

Hüseyin Gün bu yardımı manevi annesi Seher Alaçam’ın isteği doğrultusunda bila ücret yaptığını söylüyor.

Hatta günlük olarak gönderdiği notlarıyla ilgili Necati Özkan’dan geri dönüş alamadığı bir yazışmada ücretsiz desteğe rağmen yeterince ilgi görmemekten şikayet de ediyor:

Eğer önerilerimiz kullanılmayacaksa, benim bunları sunmamın ve ekibimin pro bono (ücretsiz) çalışmasının bir anlamı yok. Lütfen bilgi verin.”

7.jpg

Peki bu ücretsiz ve arzulu desteğin motivasyonu ne?

Seher Alaçam, 90’larda SHP’li Kartal Belediyesi’nde Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde müdirelik yapmış sıkı bir CHP’li.

Merdan Yanardağ’ın TELE-1’ine para yardımı yapmış, Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı için de Hüseyin Gün’den birşeyler yapmasını istemiş.

Ama Hüseyin Gün de politik olarak ondan farksız.

Gün’ün takma adındaki 1881 dikkatinizi çekmiş olabilir.

Pazarcıklı bir Alevi aileden geliyor. Sıkı bir laik ve Atatürkçü. Kendisini Jöntürk olarak tarif ediyor ve İslamcılar yani AK Parti’den nefret ediyor.

2023 seçimlerinin ikinci turu öncesi Kılıçdaroğlu’nun konuk olduğu bir TELE-1 yayını sırasında Merdan Yanardağ’a öfkeli mesajlarında bu siyasi eğilimi net görülüyor:

Bu Jöntürk davası bunların elinde heba oldu ama yine de kendime ve anneme olan saygıdan dolayı gitip oy vereceğim fakat bu kullanışlı aptallara güvenim yok ve öfkem büyük! Dinci dinciliğini yapıyor, peki bunlar ne yapıyor?

Ülke mustafa sabrigiller ve atıf hocacılar tarafına çoktan geçmiş bizler fark etmemişiz. Yazık oldu bizlere ama artık ne denecek ne de yapacak bir şey kaldı maalesef.”

Yani bu desteğin ideolojik bir motivasyonu da var.

Geçelim iki seçim arasındaki Hüseyin Gün’den Necati Özkan’a giden notlara…

18 Mayıs 2019’da başlayarak ilginç notlar, bilgiler, dökümanlar göndermiş Gün, Özkan’a.

Bir kısmı siyasi tavsiyeler. Ama hiç de fena olmayan siyasi öneriler bunlar:

İmamoğlu’nun yaklaşan kampanyada CHP markasını kapatması gerekiyor. Genel bir algı var: Dindar blok CHP markasını olumsuz görüyor. Bu yüzden Erdoğan, kendi kampanya ekibine İmamoğlu’nu ismiyle değil “CHP adayı” olarak anmasını söyledi. Bunun sebebi Erdoğan’ın CHP markasının dindar blokta “din karşıtı” olarak algılandığını bilmesi. Bu doğru değil, ama maalesef algı böyle şekilleniyor.”

Bir kısmı “Murat Ongun’un telefonunda casus yazılım tespit ettik, dikkat edin” gibi teknik analiz ve istihbaratlar:

Teknik ekibim, dünkü raporda adı geçen cep telefonu numarasının sahibini buldu ve bu numara Murat Ongun’a ait. Ongun’un cep telefonu, uzaktan erişimli dinlemeye izin verebilecek casus yazılım ile enfekte olmuş durumda. Bu nedenle, Murat’ın Ekrem Bey ile yapılacak hassas, özel kampanya toplantılarına telefonunu götürmemesi çok önemlidir.”

8.png
9.png

Sahadan “dijital istihbarat” toplanarak yapıldığı söylenen öneriler:

Sultanbeyli, Esenler, Beyoğlu, Eyüpsultan, Kağıthane, Sancaktepe, Ümraniye, Üsküdar’daki memnuniyetsiz AKP seçmenleri şu anda İmamoğlu’nun politikalarının onlar için ne anlama gelebileceğini konuşuyorlar. Bu nedenle, “hap formunda bilgi” ile saldırı zamanı şimdi. Demir sıcakken dövmek her zaman en iyisidir.

Bu bölgeler özellikle geçim destek paketi, madde bağımlılığı ve Suriye mültecileri paketleri ile ilgileniyor. Şu anda kalan AKP kontrolündeki İstanbul ilçelerinden gerçek zamanlı dijital istihbarat topluyoruz.”

10.png

Ve tabii bolca sosyal medya analizi. Mesela Pelikan grubunun seçim kampanyasındaki etkisini analiz etmişler.

11.png

Şunu yayın etkili olur gibi tavsiyelerde bulunmuşlar:

12.pngİsmail Küçükkaya’nın yönettiği Binali Yıldırım-Ekrem İmamoğlu tartışmasıyla ilgili ilginç bilgiler paylaşmış:

Lütfen dikkat edin, bugün yeni istihbarat bilgileri var. Fox İsmail (muhtemelen FOX TV’den gazeteci İsmail) kompromize oldu. Tarafsızlık için FOX TV’ye güvenmeyin ve VIP- Ordu, Kürtler konusundaki zorlu sorulara hazırlıklı olun çünkü Mahir Ünal, İsmail’i kendi tarafına çekti. Ismail, AKP’den kimsenin kendisiyle iletişime geçmediği yönünde yalan söylüyor, fakat İsmail’in hesabına giden iletişim trafiği aksini gösteriyor… Size paranoyakça gelebilir ama.”

13.png
14.png

Necati Özkan, bu bilgilerin bir kısmına gerçekten herhalde işine yaradığı için teşekkür ediyor, bir kısmına da ise nezaketen teşekkür ediyor.

15.png

Ama Gün’ün bir istihbaratçı için fazla rahat olduğu açık. Çünkü kampanyanın ortasında 30 Mayıs’ta İstanbul’dan Bodrum’a uçmuş.

Yani cepheyi terk etmiş.

Ve seçimler kazanılıyor.

Seçimler sonrasın da Hüseyin Gün ile Necati Özkan arasındaki ilişki devam ediyor.

Necati Özkan, ifadesinde seçim öncesi ve seçim sonrası iki kez Gün’le görüştüğünü, teklifindeki fiyatı abartılı bulduğu için çalışmadıklarını söylüyor.

Fiziki olarak seçimlerden sonra bazıları toplantı olmak üzere en az dört görüşme olduğu anlaşılıyor.

Ama hemen seçimden sonra bir görüşme olmuyor.

İkisinin aslında çok yakın olmadıklarını gösteren diyaloglar var.

Mesela seçimden sonra Necati Özkan’ı Fatih Altaylı’nın programında gören Seher Alaçam, villasının bahçesiyle ilgili bir sorunu Hüseyin Gün’ün ona aktarmasını istiyor:

Alaçam: Neco fath altaylını teke tek ıne cıktı bura saatı 22.57.

Hüseyin Gün: Mamim şimdi bunları atmam doğru olmaz yavrum benim. Mıç mıç olmak iyi gelmez. Evvela kendi şeylerimizi yola sokalım sonrası gelir. Necolara bilgi belge akıyordur. Her boku bilen ve maydanoz olan birisiymişim gibi yansıtmak stratejik değil güzelim…Şimdi değil mamim. Ben altın vuruşu yapim sonra. Mıç mıç yok. Zaten beraber gideceğiz… Siz fransa dan döndüğünüzde zaten başkan’a gideceğiz.”

Temmuz sonunda Necati Özkan’la bir yemek yedikleri anlaşılıyor mesajlardan.

Yemeğin konusu Hüseyin Gün’ün şirketinin hazırladığı “IBB Digitilizing Democracy ve Implementation Plan”:

Necati Özkan: Günaydın Hüseyin bey. Dünkü sohbet ve yemek için teşekkürler.

IBB Digitilizing Democracy ve Implementation Plan sunumlarının metnini bana word dökümanı olarak mail atabilir misiniz? Türkçeye çevirtip sunacagım.

Hüseyin Gün: Emaili gönderdim. Arzu ederseniz ‘website redesign recommendation’ bölümleri çıkarabilirsiniz, ne de olsa ana tema ve konumuz o değil.”

Peki ne bu “IBB Digitilizing Democracy ve Implementation Plan”

O da sorulmuş:

Bu sunum daha sonra benim dahilimin olmadığı İstanbul Senin uygulamasına çok benzer nitelikte idi. Fakat dediğim gibi ben bu uygulamaya dahil olmadım.”

Bu projenin Gün’ün şirketinin Boston’daki ofisinde hazırlandığı anlaşılıyor.

16.png

Bu bir iş teklifi. Bunu nereden anlıyoruz?

Çünkü, sürekli takip ederek sonuç almaya çalışıyor Gün:

Necati Özkan: Toplantıdayım. Yarın arasam olur mu?

Hüseyin Gün: Necati bey, bildiğiniz gibi ben yarın gidiyorum, konumuzla ilgili gelişme varmı? İyi akşamlar

Necati Özkan: Başkana temel olarak projeyi anlattım, benimsedi. Ama detaylı sunum yapamadım. 4 kişilik bir gruba sunum yapmamı istedi. Sunum Bayram sonuna kaldı. Sizi bilgilendireceğim. İyi yolculuklar diliyorum. Selam ve sevgi.”

Sonra, Özkan’ın Gün’ü İmamoğlu ile görüştürme vaadi olduğunu anlıyoruz. Onun için de Ağustos ayının ilk iki haftasında sık sık hatırlatması gerekmiş:

Hüseyin Gün: Merhaba Necati bey, konuştuğumuz üzere bayramdan sonra Sn. Başkan’la yapacağımız toplantı tarihini belirleyip bana bildirirseniz, bende Türkiye’ye dönme planımı ona göre yapacağım. Selamlar. Just came across an interesting feed. See your W. (Az önce ilginç bir gönderi gördüm. W’nize bakın.

Necati Özkan: I am in London now. I will talk to Mr Mayor. Thanks
(Şu anda Londra’dayım. Başkan ile konuşacağım. Teşekkürler)

Hüseyin Gün: Tmm. Sizden haber bekliyorum. Iyi tatiller.”

Beklenen görüşme ancak 26 Ağustos’ta oluyor.

İmamoğlu, Saraçhane’deki makamında Hüseyin Gün ve manevi anne Seher Alaçam ile görüşüyor.

Bu görüşmeyi Necati Özkan’ın organize ettiği anlaşılıyor.

18.png
19.png

Gün’ün ifadesine göre görüşmede İmamoğlu, kendisine seçimlerdeki emekleri için teşekkür etti.

Gün ve İmamoğlu arasında bütün soruşturma belgelerindeki tek temas bu.

Bu görüşmeden sonra Hüseyin Gün, hazırladığı proje için Necati Özkan ve İBB ekibiyle birkaç görüşme yapıyor

Ben bu toplantıya Necati ÖZKAN’ın ofisinde katılım sağladım. Teknik ekibimde online olarak katıldılar. Toplantının içerikleri de yukarıda belirtilmektedir.”

En az üç görüşme ve ABD’den Aaron Barr’ın da online katıldığı sunumlar oluyor.

3 Eylül günü bu toplantılardan sonuncusu yapılmış.

Gün’ün şirketi hazırladığı İstanbul Senin uygulamasına benzettiği İBB Dijital demosunu burada sunmuş.

Demonun içeriği şöyle anlatılmış:

“• Yazılım platformu şehir için ne yapıyor?
• Şehre ne sağlıyor?

• Yazılım şehre nasıl yardımcı oluyor ve fayda sağlıyor?
• Kaynakların doğru yönlendirilmesi/kullanılmasıyla performans ve tasarruf
• Sorunlar büyümeden çözülmesini sağlayan önleyici, uygulanabilir istihbarat örnekleri vb.) Yazılım platformunun piyasadaki diğerlerinden ne kadar özel olduğu ve ayrıca şu anda dünyanın en dijitalleşmiş şehirlerinden biri olan New York ile yürüttüğümüz çalışmalara dayanarak.”

Peki sonuç ne?

Sonuç başarısızlık.

Bunu da nereden anlıyoruz.

Hüseyin Gün ile Necati Özkan arasındaki son iletişimden.

Tam altı yıl sonra 2025’de İBB’ye yönelik soruşturma iddialarına karşı dayanışma mesajı atmış Gün, Özkan’a:

Uzun zaman oldu konuşmayalı, hatırlayacağınız üzere en son diyaloğumuz Eylül 2019. Umarım afiyettesinizdir demek isterdim ancak size karşı yürütülen akıl dışı komplo çabalarını yeni duydum. Çok geçmiş olsun. Yardımcı olabileceğim bir şey varsa, lütfen çekinmeden söyleyin. Bunu tüm samimiyetimle iletmek istiyorum. Birbirimizi iyi tanımıyor olsak da, Jöntürk terbiyesi gereği, aynı düşüncelere sahip olanların zor zamanda birbirine destek olması gerektiğine inanıyorum.”

Şayet Hüseyin Gün casus ise, Necati Özkan ve İmamoğlu onunla casus olduğunu bilerek işbirliği içindeyse İstanbul Senin projesini başkasıyla değil, onunla yapmaları gerekmez miydi?

Neden bir casusu bu kadar bekletip, oyalamış olsunlar? Bir sürü hazırlığına rağmen onun teklifini reddetsinler?

Bu soruların cevabını soruşturmanın iddianamesi çıktığında umarız alırız.

Türkiye’de çok casus davası oldu. Bazıları sessizce istihbarat örgütleri arasında yapıldı, birkaç tanesi medyaya yansıdı.

Kamuoyu önünde bağıra bağıra yapılanların çoğunun neticesinde ise casus çıkmadı.

En son örnekler İzmir Casusluk Davası, Büyükada casusluk davası, Kavala’la ilgili casusluk iddiaları ve casus olarak tutuklanan ve serbest kalması Türkiye’nin ekonomisine malolan Rahip Brunson vakası…

Hüseyin Gün’ün tuhaf ve karanlık bağlantıları olan biri olduğu açık. Libya, İsrail, Irak, Azerbaycan, İngiliz Lordlar Kamarası…Seher Alaçam ile ilişkisi…

Bu hikayenin açıklanması gereken çok yeri var.

Ama casus mu?

En azından bu soruşturma evraklarında kim adına ve nasıl casusluk yaptığı anlaşılmıyor.

Mesela İBB’den bilgi ve belgeleri alıp hangi istihbarat örgütüne ya da hangi ülkeye vermiş? Bu sorunun cevabı soruşturma evraklarında yok.

Casussa bile bu soruşturmada Necati Özkan ve İmamoğlu en fazla casus olduğunu bilmedikleri ama yasadışı ağlarda dolaşabilen, karanlık ve fazla tanımadıkları birinden seçimlerde tartışmalı konularda destek almakla suçlanabilir.

İmamoğlu’na bu suçlama bile yapılamaz.

Devletin bile ancak aile içi bir ihbarla tespit edebildiği birinden bahsediyoruz.

Ama şu andaki suçlama İmamoğlu ve Özkan’ın da casusluk yaptığı.

Bu çok ağır bir suçlama.

En azından eldeki evraklar bu ağır suçlamayı asla kaldırmıyor.

Notlar:

Bu arada bitirirken iki not: Önceki yazıda tam anlaşılmamıştı. Murat Ülker’in Hüseyin Gün’ün şirketiyle hiç çalışmadığını öğrendim.

İkincisi; Hüseyin Gün’ün ailesi hala Almanya’da yaşıyormuş. 2000 yılında annesini kaybetmiş, babası ve amcası hala Almanya’dalar.

- Advertisment -