12 Eylül 1980 askeri darbesinin ilk günleri. Komşumuz Karadenizli bir eski balıkçı. Yaşadığı bir tarihi olayı paylaşmak istiyor. TKP kurucusu Mustafa Suphi ve arkadaşları Karadeniz’de Yahya Kaptan’ın adamlarınca boğulmuştu. Bizim komşu bu olayın tanıklarından olduğunu ima ediyor. Önemli bir tarihi vaka..
Hemen tanıdığımız ve dostumuz olan Mete Tunçay’ı aradık. Geç kalmıştık, Yahya Kaptan’ın adamı ölmüştü.
İki gün önce yitirdiğimiz Mete Tunçay’la yolculuğumuz hiç bitmedi. Dünyanın dört bir yanında Ermeni, Kürt konferanslarının bir numaralı konuşmacısı çoğunlukla Mete olurdu. Öğrencisi ve meslektaşı Profesör Dr. Cemil Koçak’a sordum: “Resmi tarih tezlerine karşı etkili ve sistematik ilk eleştiriyi yapan Mete Hoca’dır. Onun açtığı yoldan yürüdük. Tek Parti kitabı onun tarihçiliğimize katkısıdır.12 Eylül askeri darbesinde üniversiteden uzaklaştırıldı. Buna rağmen bizi terk etmedi, uyarılarını, öğrettiklerini bizden esirgemedi.”
Üniversiteyi bitirip Ankara Siyasal’a asistan olarak geldiğinde hocasına (sanırım Tahsin Bekir Balta) soruyor, “hangi konu üzerinde çalışayım?” diyor. O da “sol hareketi çalış” cevabını veriyor. Mete, “Sol var mı?” diyerek gülümsüyor.
Ardından en kapsamlı çalışmalarından birisine, Türk Solu konusuna yoğunlaştı. Türkiye’de solun tarihini en doğru şekilde ve belgeleriyle o yazdı. Bu kitap yıllar içinde genişleyerek ve gelişerek bir ansiklopediye dönüştü.
Araştırmacılar için en temel başvuru kaynaklarından birisi oldu.
Dicle Üniversitesi’nden Dr.Vahap Coşkun onu şöyle tanımlıyor: “Kemalist tarih tezlerine karşı ilk eleştirel okumayı Mete Hoca yaptı. Hepimizin önünü ve gözünü açtı. Tek parti yönetiminin zaaflarını açıkça ilk dile getirenlerden birisi oydu.
Sol harekete eleştirel bir bakış getirdi. Öğrencileriyle samimi bir ilişki kurdu. Onlarla birlikte yeniden öğrencilik yaptı. Bu nedenle herkes ondan iyi bahsediyor.”
Cemil Koçak doktora tezine ilişkin bir anısını naklediyor: “Doktora tezimi yazıp bitirdim ve önsözde Mete Hoca’nın Tek Parti kitabına gönderme yaptım. Hoca, bunu çıkar, yoksa başın belaya girer dedi. Dinlemedim. Hoca’nın dediği çıktı.
Sonrasında çeşitli engellerle karşılaştım.”
Mete Tunçay çizgisi, resmi tarih tezlerinin süslü zorlamasına direnen bir çizgi. Çağdaş bir tarih anlayışını eğitim sistemimize egemen kılmaya çalışan gerçeği arayan bir çizgi.