Edebiyatımızın iki büyük ustası Nazım Hikmet ve Aziz Nesin, tanışırlar mıydı? Hiç, bir araya gelmişler miydi? Aziz Nesin mizah yazarlığına nasıl başlamıştı? Arşivimi karıştırırken bulduğum bir tarihi söyleşiyi sizinle paylaşmak istedim. Yıllar önce Aziz Nesin’e mizahı neden seçtiğini sormuştum: “Başta gülmeceyi ben seçmedim. Ama gülmeceyi bir yazı türü olarak tercih ediyorum. Çünkü gülmece etkin ve yaygın bir yazın biçimi… Ayrıca gülmece yoluyla istediğim mesajları daha kolay ve etkili iletebiliyorum.”
‘Şiiri bırak’ dedi, bıraktım
Aziz Nesin’in Nazım Hikmet’le karşılaşması, şiir üzerine konuşmaları, edebiyat tarihimiz açısından önemli bir tarihsel bilgi. Aziz Ağabey bu karşılaşma konusunda çok ilginç bir öykü anlattı. Aziz Nesin’in neden yıllarca şiirlerini yayınlamaktan vazgeçtiğini, böylece öğrenmiş oldum. Nesin, benim sorularım üzerine şunları anlatmıştı: “Yıl 1956. İlhan Selçuk’un bir matbaası vardı. İlk şiir kitabımı onun matbaasında bastırdım.
Adı ‘Bir Dakika’ydı. Kitap basıldıktan sonra şiirleri yeniden okudum ve beğenmedim. O zamanki yayınevimin bahçesine 5000 kitabı yığdım ve ateşe verdim. Şiiri ise yaşamım boyu sürdürdüm. Ancak bu kitap yakma olayından sonra bir daha şiirlerimi yayımlamadım. İlk yıllardaki şiirlerim taklitti. Bazılarında Faruk Nafiz, bazılarında Nazım Hikmet havası vardı.”
Aziz Nesin, Nazım Hikmet’le şiir konusunda neler konuşmuştu? Gülerek anlattı: “1951’deki açlık grevi sırasında Nazım Hikmet’i İstanbul’a hastaneye getirmişlerdi. Ziyaretine gittim. O sırada şiirlerimi takma isimle yazıyordum. Şiirlerin benim olduğunu anlamış. Bunları bir daha yazma diye beni uyardı. Yazıların çok güzel, yazmaya devam et ama böyle şiir yazma dedi. Ben yıllar sonra onun ne demek istediğini anlayabildim.
O şiirlerde kendi kişiliğim yoktu. Şimdiki şiirlerimde kendi kişiliğim var. Tam 35 yıl sonra 1987’de şiirlerimi yeniden yayımladım.” Aziz Nesin’in ne okuduğunu, nasıl okuduğunu da merak ediyordum. “Hep nasıl yazdığınızı konuştuk, nasıl okuyorsunuz?” “Her okuduğum kitabın üzerine notlar düşerim. Altlarını çizerek okurum.
Son olarak Knut Hamsun’un Dünya Nimetleri’ni okuyorum. Bugünlerde Süreyya Ağaoğlu’nun Anılar’ını, Octavia Paz’ın Yalnızlık Dolambacı’nı okudum. Ayda en az dört şiir kitabı okurum. Kitaplarımı rastlantısal olarak alıyorum. Okumaktan söz ederken düşündüm. Okuyan insan güzel oluyor. Çirkin bir insan kitap okuyunca güzelleşiyor, yüzünün şekli değişiyor” (Cumhuriyet Kitap, 31 Ağustos 1990).