[3 Aralık 2022] Düşünün. Hırsızın teki, bir eve girmiş. Kimse gelmez sanıp, toptan boşaltmaya kalkmış. Derken polis basmış. Yakalanmış. Çok alınıyor. Sureti haktan kesiliyor. Kükrüyor. Çıkarlarının ihlâl edildiğinden yakınıyor. Güvenlik güçleriyle pazarlığa girişiyor. O âna kadar çuvala doldurup bunlar artık benim dediklerini alıkoymayı talep ediyor.
Rusya’nın olası barış görüşmeleri karşısındaki tavrı kabaca bu şekilde. Ukrayna’dan çekilmeyi kesinlikle reddediyor. Tersine. Eylül sonlarında, Rus ordularının cephelerdeki durumunun giderek kötüleştiği bir noktada, işgalleri altındaki dört bölgeyi “ilhak” da etmişlerdi, uluslararası hukuku kimbilir kaçıncı defa ayaklar altına alarak. İsterik bir ortamda vahşi nutuklar irad edilmiş, “birlik” çığlıkları atılmıştı (bkz yukarıda, Putin’in canhıraş, takallus etmiş çehresi). Güya bundan böyle buraları Rusya toprağıydı; kimse en ufak bir şekilde dokunmaya kalkarsa, ayy, korkun insanlar! çok ama çok ağır sonuçları olacaktı.
Hepsi blöftü, palavraydı. Hepsi kof çıktı. Eski KGB’ci, Büyük Rusyacı, neo-Stalinist Vladimir Putin, sürekli kendi kalesine gol atıp duruyor, 24 Şubat 2022’den bu yana. 200,000 asker sokmuştu Ukrayna’ya o sabah. Kısa bir savaş olacağını, Kyiv’in birkaç günde düşeceğini, Zelensky ve ailesini (öldürmediyse) tutuklayacağını, kendi kuklalarını başa getireceğini hayal ediyordu.
Hiçbiri gerçekleşmedi. Bir, Ukrayna’nın kendisi müthiş direndi ve direniyor; beklenmedik bir savaş gücü sergiliyor. İki, Rus saldırısı Avrupa’nın “Kalk!” borusu oldu; 9/11’le karşılaştırılabilecek bir etki doğurdu. Batı, 1933-39 arasında Hitler karşısında yatıştırmacı bir tavra giren; bu delinin istediklerini verelim, belki daha fazla istemez zanneden; 1938 sonbaharında Münih’te bile direnmeyip Çekoslovakya’yı göz göre göre Nazilere satan İngiltere ve Fransa’dan çok farklı bir tavır izledi Batı. 2014’te Kırım’ın gene kanunsuz işgal ve ilhakına hazırlıksız yakalanmışken, bu sefer ABD’si ve AB’siyle toptan yağma yok dediler. Birleştiler (dağınık NATO’yu bir bakıma kendi elleriyle birleştirdi Putin); yardım ve silâh akıttılar Ukrayna’ya; (hurda değil) en ileri topçu donanımlarını verdiler; (ya, bakın, siz Rusya’nın neler neler yapabileceğini hiç düşündünüz mü diye abartılan) petrol ve doğal gaz şantajlarına da boyun eğmediler. Bütün ekonomilerini baştan ayarladılar, Rusya’ya enerji bağımlılıklarını giderek sıfırlayacak şekilde. Ben bu satırları yazmaya hazırlanırken, daha dün, G7 olarak kimsenin Rus petrolüne varil başına 60 dolardan fazla ödememesi kararını aldılar.
Rusya tükendi, âciz kaldı, bu çağdaş Faşizme Karşı Birleşik Cephe önünde. Hem yenildiler ve yeniliyorlar, hem de tel tel dökülüyorlar, uluslararası ilişkilerin ve propagandanın her alanında. Adım adım geri çekiliyorlar, “ilhak” ve güya “dokunulmaz” ilân ettikleri o dört bölgeden bile. Mağlubiyete incir yaprağı bulamaz oldular. İlk başta ele geçirdikleri tek büyük şehir olan Herson da düştü. İşkenceleri, zulümleri, sivil katliamları ortalığa saçıldı. Wagner paralı asker örgütü deşifre oldu. Hapishanelerden af vaadiyle mahkûm devşirdikleri gözler önüne serildi. En az 300,000 kişiyi kapsayan “kısmî” bir seferberlik ilân etmeleri, hem başarısızlığın itirafı anlamına geldi, hem de içerde büyük tepkiler doğurdu ve Rusya’dan kaçışlara yol açtı. Bütün nükleer tehdit imâlarını yutmak zorunda kaldılar (Çin bile hayır dedi bu kadarına). Son çare olarak, masif hava saldırılarıyla sivil hedefleri vurmaya yöneldiler. Ukrayna’nın elektrik şebekesini çökertip ülkeyi karanlığa ve soğuğa mahkûm etmeye kalkıştılar. Çeşitli ülkelerdeki işbirlikçilerini de grotesk eylemlere sevketmekten geri durmuyorlar. Bugün, bu sabah haberlerde, Ukrayna’nın sekiz yurtdışı temsilciliğine, içinde hayvan gözleri bulunan kanlı paketler gönderildiği yer alıyor.
İğrenç. Zaten her şeyiyle iğrenç. Fakat besbelli bitti, tıkandı bu macera. Gelin görün ki, kuyruğu dik tutup zevahiri kurtarmak her şeyden önemli, Rusya’nın tek adam rejimi için. Onun için Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, Başkan Putin görüşür diyor, “çıkarlarımızı teminat altına alacak”sa. Arkadan bir de, ABD’nin Ukrayna’daki “yeni topraklar”ımızı tanımamasının, görüşmeler için ortak bir zemin oluşturmayı zorlaştırdığından dem vuruyor.
Yok, bir de tanıyacaklardı! Yani hem yeniliyorlar, hem de Ukrayna’nın kendilerine tepsi içinde sunulmasını istiyorlar, aynen Münih’te Çekoslovakya’ya yapıldığı gibi. Acı gerçekler karşısında hayli absürd kaçıyor gerçi. Kim terkeder Kyiv’i, kim terkeder Zelensky’yi bu saatten sonra? Karanlıkta ıslık çalıyorlar.
Her şey bir yana; Hitler çok güçlüydü 1938’de. Henüz hiç yenilmemişti. Dünya da naifti, böyle bir saldırganlık, hayasızlık ve sürekli yalancılık konusunda. Hem Faşizm ve Nazizm yepyeni ideolojilerdi, 19. yüzyıl elitleri ve muhafazakârlığına çok yabancı. Hem de bizzat Hitler çok değişik bir tipti; işte tam, o kimsenin olamadığı türden bir sokak çocuğuydu. Hırttı, arsızdı; Chamberlain’lerin, Daladier’lerin aklı almıyordu, bu kadar hırt olunabileceğini. Hitler bu Eski Dünya centilmenlerinin ağzından giriyor, burnundan çıkıyordu.
Geçmiş ola. İnsanlık öğreniyor, dersler çıkarıyor. Dönem de farklı. Rusya’nın (ve Çin’in) sadece askerî-siyasî gücü var. Faşizm ve Nazizm misali, dünya çapında sirayet gücü olan bir ideolojileri mevcut değil. Üstelik bugün Putin askerî açıdan da artık güçlü değil, çok çok zayıf bir konumda. Buna rağmen hâlâ konuşuyor. Konuşuyorlar.
Çamurun, namussuzun teki. Bunun ipiyle kuyuya inilir mi? Evet, pis herif. Pis, küstah, utanmaz, ahlâksız herif. O da, savunucuları da, apolojistleri de, işbirlikçileri de. Bu rezalet karşısında söyleyecek tek doğru, düzgün, dürüst lâf bulamayan global düşünür – jeostratejist – emekli asker – güvenlik uzmanı – hak, kuvvettir şakşakçısı televizyon yorumcuları da.