Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIRus muhalifler, özgürlüklerine neden Esenboğa Havalimanı’nda kavuştu?

Rus muhalifler, özgürlüklerine neden Esenboğa Havalimanı’nda kavuştu?

Soğuk Savaş’tan bu yana en geniş kapsamlı esir takası Ankara Esenboğa Havalimanı’nda yapıldı. ABD ve Almanya başta olmak üzere Batı ülkeleri, Rusya ve Belarus 24 mahkumu karşılıklı serbest bıraktı. Türkiye’nin arabuluculuğu ve MİT’in gözetiminde gerçekleşen esir takasının bir diğer ilginç yanı ise sadece Rusya’daki Amerikan ve Alman vatandaşı mahkumların değil, Rus vatandaşı muhalif siyasi tutsakların da takas kapsamında alınmasıydı. Tucker Carlson’dan Hillary Clinton’a, Bulgar araştırmacı gazetecilerden inatçı annelere birçok kişinin dahil olduğu film tadındaki bu imece esir takası sayesinde yok yere hapis yatan birçok Rus muhalif özgürlüğüne sessizce kavuşmuş oldu. Hem de Esenboğa Havalimanı’nda.

31 Mart 2022’de 32 yaşındaki Rus kadın sanatçı Aleksandra Skochilenko, Rusya’nın en büyük zincir süpermarketi Perekrestrok’un bir şubesine girdi ve Ukrayna’nın işgalini protesto etmek amacıyla ürünlerin üzerine etiketler yapıştırdı: “Afganistan savaşında 26 bin askerimiz ölmüştü, şimdi bu savaşı durdurmazsak kaç kişi ölecek?”, “Benim dedem, Rusya faşist bir ülke olsun ve Ukrayna’ya saldırsın diye 2. Dünya Savaşı’nda 4 sene savaşmadı”, “Bu savaşı durdurmazsak, temizlik ürünlerinin fiyatı %43 artacak”, “Rusya, Maripol’de 400 kişinin saklandığı bir sanat okulunu bombaladı.”

Skochilenko, Putin rejimini eleştirdiği etiketlerde Ukrayna’nın işgali veya savaş nedeniyle artan enflasyon ile ilgili verilere yer vermiş, böylece ürünlere göz gezdiren bir avuç müşterinin ilk bakışta dikkatini çekmeyi başarmıştı. 

T.me/femagainstwar Anti-war messages on fake pricing labels distributed by Sasha Skochilenko

Skochilenko, Ukrayna’nın işgalinden sonra kurulan barış yanlısı bir feminist kolektifin üyesiydi. Kız kardeşinin tabiriyle “Ukraynaca bir soyada sahip savaş karşıtı feminist, lezbiyen bir sanatçı” olarak Putin rejiminin nefret ettiği her şeyin vücut bulmuş haliydi. Genç sanatçı, epi topu 3-4 kişinin gördüğü bu çıkartmalardan ötürü 10 gün sonra gözaltına alındı, sabaha kadar sorgulandı. Skochilenko, tutuklu bir şekilde yargılandı ve Ukrayna’nın işgalinden hemen sonra kabul edilen dezenformasyon suçu kapsamında Rus ordusu hakkında itibar zedeleyici yalan bilgi paylaştığı iddiasıyla 7 sene hapse mahkum edildi. Putin rejimi, genç kadın üzerinden muhaliflere gözdağı vermişti. Gerçekten de medyada ses getiren bu tür ağır cezalar sayesinde barışçıl eylemlerin sayısı azalmış, yurtdışına göç hızlanmıştı. Putin’in esas amacı da bu insanlardan kurtulmak, Rusya’yı bu inatçı muhaliflerden “arındırmaktı”. 

Russian artist Sasha Skochilenko jailed for anti-war protest

Özellikle Rus muhalif lider Navalny’nin hapishanede “öldürülmesinin” ardından rejimin yaydığı korku artmış, siyasi mahkumların aileleri endişe duymaya başlamıştı. Aleksandra Skochilenko’nun ailesi de endişeliydi. Genç kadın, çölyak hastasıydı ve kalbinde ritim bozukluğu vardı. Her şeye rağmen genç sanatçı çıktığı duruşmalarda renkli kıyafetlerinden ve yüzündeki kocaman gülümsemeden vazgeçmemişti. Son savunması da bir o kadar etkili ve inatçıydı: “Polis ve savcılar sayesinde yapıştırdığım etiketteki bilgiler tüm Rusya’da ve tüm dünyada binlerce kişiye ulaştı. Eğer beni tutuklamasaydınız, mesajımı Perekrestok mağazasındaki bir büyükanne, bir kasiyer ve bir güvenlik görevlisi dışında kimse duymayacaktı.”

Prison 'catastrophe' for jailed Russian artist, warns mother - Screens -  Arts & Culture - Ahram Online

Var olan bütün temel hukuk kurallarını büküp yok yere 7 yıl hapis veren hakime de son sözünde özel bir yer ayırmıştı: “Parmaklıklar ardında olmama rağmen sizden daha özgürüm. Kendi kararlarımı verebilirim, ne düşündüğümü söyleyebilirim, istemediğim bir şeyi yapmaya zorlanırsam işimi bırakabilirim. Düşmanım yok, parasız hatta evsiz kalmaktan korkmuyorum. Parlak bir kariyere sahip olamamaktan, gülünç, savunmasız ya da tuhaf görünmekten korkmuyorum. Diğerlerinden farklı olmaktan korkmuyorum. Belki de bu yüzden devletim benden ve benim gibilerden bu kadar korkuyor ve beni tehlikeli bir hayvan gibi kafeste tutuyor.”

Genç sanatçı üzerinde haşhaş yağı bulunduğu için 9 sene hapis cezası alan Amerikalı kadın basketbolcu Brittney Griner kadar şanslı değildi. Yabancı bir ülkenin vatandaşı değildi ve çift vatandaş olan Ruslar veya yabancılar gibi bir esir takasının konusu olamazdı. Fakat Skochilenko MİT’den Tucker Carlson’a, araştırmacı gazeteci Christo Grozev’den geride bıraktığı mirasıyla Navalny’e çok aktörlü bir imece operasyon ile kendini Ankara Esenboğa Havalimanı’nda buldu ve özgürlüğüne kavuştu. Putin rejimi, Rus tetikçi ve istihbaratçıların iadesi dışında sadece Batı vatandaşı mahkumları değil, Rus vatandaşı siyasi mahkumları da serbest bırakmıştı. 

Soğuk Savaş’tan bugüne en geniş kapsamlı esir takasını ilginç yapan da tam olarak Skochilenko gibi sadece Rus vatandaşı olan siyasi mahkumların da pazarlıklara dahil edilmesi olmuştu. Zira bu mahkumlar “iade” edilmemiş, aslında Rusya tarafından Batı’ya “atılmış”, hukuksuz kararlar sonucunda ellerinden alınan özgürlüklerine tuhaf bir şekilde uluslararası bir esir takası sayesinde kavuşabilmişlerdi. 

Takasın beyni: Christo Grozev

Ankara’da sonuçlanan bu esir diplomasisinin baş karakteri aslında Şubat 2024’te kaldığı hücrede “ölü bulunan” Rus muhalif lider Navalny’di. Navalny’nin eşi Yulia Navalny, eşinin de bir parçası olduğu esir takasının detaylarını konuşmak, özellikle Almanya üzerinde baskı kurmak için Münih Güvenlik Konferansı’na katılmıştı. Zira Navalny ailesinin yakın dostu Bulgar vatandaşı araştırmacı gazeteci Christo Grozev kısa bir süre önce Amerika’nın esir değişiminden sorumlu diplomatı Roger Carstens ile başkent D.C.’deki bir barda buluşmuş ve Navalny’nin bu sürece nasıl dahil edilebileceğini planlamıştı. Christo Grozev, bir peçeteye Putin’in aklını çelebilecek Rus mahkumların listesini yazmış ve Cartens’e vermişti. Bulgar gazeteci Grozev, Navalny’nin Sibirya ziyareti sırasında nasıl zehirlendiğini ortaya çıkaran Bellingcat adlı araştırma kuruluşunun yöneticisiydi. Araştırmacı gazetecilerden oluşan ekibiyle Navalny’i zehirleyen devlet görevlilerini teker teker tespit etmiş, bu süreçte Rusya’daki çeşitli kaynaklara rüşvet vererek havayolu kayıtları, yolcu listelerine ulaşmıştı. Navalny de yanında Grozev ile birlikte kamera önünde kendisini zehirlediğini düşündüğü devlet görevlisi kimyagerleri aramış ve üst düzey bir devlet yetkili edasıyla “Neden Navalny’i öldürmeyi başaramadık, bir rapor yazıyorum da?” diye sormuştu. Bir kimyagerin zokayı yutması ve her şeyi anlatmasıyla da suikast ağı ortaya çıkmıştı. 

Christo Grozev will Investigate Navalny's Death - Novinite.com - Sofia News  Agency

Grozev ve Navalny

Grozev sadece Navalny suikast girişimini değil, Rusya’nın Batı’da işlediği siyasi infazları da araştırıyor, Rusya’daki kaynaklarını kullanarak tetikçilerin gerçek kimliğini ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Nitekim 2019’da Almanya’nın başkenti Berlin’de öldürülen Çeçen militan Zelimkhan Khangoshvili’nin katilinin gerçek kimliğini de Grozev ortaya çıkarmış ve Putin’in en çok güvendiği tetikçilerden Vadim Krasikov olduğunu tespit etmişti. Grozev, Krasikov’un Rus devlet görevlisi olduğunu ileri sürmüş, bu suikastın bizzat devlet operasyonu olduğunu vurgulamıştı. Alman mahkemeleri de Krasikov’a ömür boyu hapis cezası vermişti. 

Krasikov, Putin için önemli bir isimdi. Almanya’da cinayet işlettiği güvenilir bir adamının “hapiste çürümesine” izin vermesi de kendi tabanı için iyi bir mesaj değildi. Zira bu durumda, Putin için her şeyi göze alarak yurtdışına siyasi infaz operasyonlarına giden ajanlar demotive olabilir, ömür boyu hapiste çürümekten korkabilirdi. Krasikov’un özgürlüğüne kavuşması kritikti. Post-sovyetik zihniyetine şahsi tecrübesinden dolayı hakim olan Grozev bu bakış açısını anlatmış, Alman hükümetinin Rus tetikçiyi serbest bırakması için ikna edilmesi gerektiğini yazmıştı.

Navalny gibi önemli bir isim ancak Krasikov gibi ömür boyu hapis cezası almış önemli bir mahkum karşılığında serbest bırakabilirdi. Aslında Amerikalı gazetecilerden Rus muhaliflere birçok insanın özgürlüğüne kavuşmasını sağlayan hamle Krasikov isminde yoğunlaşılması olmuştu. 

Nitekim, Putin Tucker Carlson ile yaptığı meşhur söyleşisinde Batı ile Rusya arasındaki olası bir esir takasında Krasikov’un kritik bir unsur olduğunu açıkça vurgulamış, Tucker Carlson’ın Rus hapishanelerinde tutuklu olan Amerikalı gazeteci meslektaşı Evan Gershkovich karşılığında Krasikov’u talep edebileceğini ima etmişti. 

Beklenmedik ikili: Hillary Clinton ve Tucker Carlson

Putin uses Tucker Carlson interview to take shots at Zelenskyy over  Yaroslav Hunka affair | CBC News

Tucker Carlson ve Putin

Navalny’nin hayatını kaybetmesi neticesinde bütün odak Amerikalı gazeteci Evan Gershkovich’e geçti. Bu odağın oluşmasında hiç şüphesiz en büyük pay sahiplerinden biri de Navalny’nin ölümünden kısa bir süre önce Putin ile söyleşi yapan Trumpçı gazeteci Tucker Carlson’dı. Ukrayna’ya askeri desteğin kesilmesini savunan Tucker Carslon, Putin’in uzun tarih nutukları attığı söyleşide kısa da olsa bir fırsat bularak Amerikalı gazeteci Evan Gershovich’ten bahsetti ve kendisine “ajan” denemeyeceğini vurguladı. Putin’in gazetecinin karşılığında tetikçiyi istediğini dile getirmesine fırsat tanıdı, bir nevi pazarlık masasını hareketlendirdi.  Fakat herhangi bir esir takasının önündeki en büyük engel Alman hükümetinin ikna edilmesiydi. 

Almanya, kendi topraklarında Putin’in emriyle bir Çeçen militanının öldürülmesini egemenliğinin ihlali olarak görüyor, özellikle Rusya’ya karşı duruşu ile gündeme gelen Sosyal Demokrat, Liberal ve Yeşiller koalisyonun bileşenleri böyle bir takasa şüpheyle bakıyordu. Bulgar gazeteci Grozev ise Rus hapishanelerinin durumunu bildiği için süreci hızlandırmak istiyordu. Bu nedenle, Hillary Clinton’dan bizzat Alman hükümetini ikna etmesini istemiş, fakat Clinton dahi süreci hızlandıramamıştı. Esir Rus muhaliflerinin ve Amerikalı mahkumların aileleri, çeşitli konferanslarda ve davetlerde Alman hükümet yetkililerinin yanına gidiyor, ayak üstü Krasikov’un takas kapsamına alınması için adeta “yalvarıyordu”.

Navalny’nin eşi Yulia tam da böyle bir ikna süreci için Münih Güvenlik Konferansı’na gelmişti. Büyük ihtimalle Amerikalıların desteğiyle Alman yetkilileri ikna etmek istiyordu. Fakat eşinin ölüm haberi ta açıklandı ve Yulia eşini kurtarmak için Almanları ikna etmeye geldiği konferansta ani bir taziye konuşması yapmak zorunda kaldı. 

Esir takası kapsamında serbest bırakılan Rus muhalif Vladimir Kara-Murza da serbest kalır kalmaz “süreç hızlı işleseydi Navalny bizimle birlikte olurdu” diyerek aslında dolaylı da olsa net bir şekilde ikna edilmeleri çok uzun süren Almanları eleştirdi. 

Almanya, Navalny’nin öldürülmesinin ardından durumun ciddiyetini idrak etmiş olsa gerek ki Şubat’tan günümüze değin geçen 6 ayda Krasikov’un serbest bırakılmasını kabul etti. 

Evan Gershkovich in a glass defendant’s box smiles at the camera.

Evan Gershkovich mahkemede

Nihayetinde kendi muhabirleri Evan Gershkovich’in kurtarılma hikayesini bütün detaylarıyla aktaran Wall Street Journal’in derlemesine göre, bu Perşembe (1 Ağustos) Evan’ın annesi Ella sabah 10.30’ta Beyaz Saray’a çağrıldı ve oğlunun serbest bırakılacağı kendisine bildirildi. Evan, Sovyetlerde doğmuş ve ABD’ye göç etmiş Yahudi bir ailenin gazeteci çocuğuydu. Yıllar sonra kökenlerini keşfetmenin heyecanıyla Rusya’ya WSJ muhabirliği yapmak için gitmiş, muhabirlik yıllarında Rusça öğrenmiş, Rusya’nın farklı yerlerini keşfedip gurme turları düzenlemişti. Evan, Yekaterinburg’ta bir büftek lokantasına girdikten sonra gözaltına alındı ve ajanlık suçlamasıyla yargılandı. WSJ’ye göre Putin, Almanya’daki tetikçisiyle takas etmek adına üst profil bir Amerikalı muhabiri tutuklamış, her ne kadar basın açıklamalarında Evan’ın kim olduğunu unutmuş gibi gözükse de bütün bu süreçle bizzat yakından ilgilenip bilgilendirilmişti. 

Evan, sadece 3 duruşma süren bir mahkeme sonucunda 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Fakat özellikle annesinin Alman yetkilileri ikna çabası, muhafazakar Fox News’e dahi çıkarak Biden hükümetine yönelik baskısını diri tutması nedeniyle kendisini unutturmadı. Ve kendisiyle birlikte birçok Rus muhalifin de dolaylı yoldan da olsa serbest kalmasını sağladı.

Fakat ilginç olan böylesine bir uluslararası takasla serbest kalan muhaliflerin birçoğunun bu sürecin bir parçası olmaktan memnun olmamasıydı. 

Beni nereye götürüyorsunuz?

Esir takası sadece Tatar-Rus asıllı Amerikalı Alsu Kurmasheva, Amerikalı gazi Paul Whelan, Alman vatandaşı 19 yaşındaki lise öğrencisi Kevin Lick, Belarus’ta gözaltına alınan Alman Rico Krieger ve diğer Alman vatandaşlarını kapsamıyordu. Biri İngiliz vatandaşı 8 Rus muhalif ve siyasi mahkum da listedeydi. Rusya’nın hayatta kalan en etkin ve donanımlı muhaliflerinden Vladimir Kara-Murza Ukrayna’nın işgalini eleştirdiği için 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. 

Who is Vladimir Kara-Murza? The new face of Russia's anti-Putin resistance  | The Independent

Kara-Murza

Kara-Murza, aynı zamanda İngiliz vatandaşı olduğu için İngiltere’nin dahil olmasıyla listeye eklenmişti. Bir zamanlar yanında çalıştığı muhalif liderler gibi başarılı olmasa da 2 kez suikast girişimine uğramış, Ukrayna’nın işgalini İngilizce anlatmak gibi bir görev üstlenmişti. 

Russian dissident moved from prison with others, destinations unknown - Los  Angeles Times

Rus muhalif Ilya Yashin

Fakat geri kalan 7 muhalifin sadece Rus vatandaşlığı bulunuyordu. Liste kabarıktı. 2022’de Nobel ödülü alan insan hakları örgütü Memorial’ın 71 yaşındaki yönetici Oleg Orlov, süpermarkette etiket yapıştıran Aleksandra Skochilenko, muhalif kesimin karizmatik isimlerinden Ilya Yashin ve Navalny’nin çekirdek ekibi. 

Oleg Orlov, the dissident who won't keep quiet or flee Russia
Oleg Orlov (L), the co-chair of Russia’s human rights organisation Memorial – a Nobel Peace Prize co-recipient, accused of repeatedly discrediting the Russian army, and his public defender Dmitry Muratov, Russian journalist and Nobel Peace Prize winner, attend a court hearing in Moscow on July 21, 2023. (Photo by NATALIA KOLESNIKOVA / AFP)

71 yaşındaki Oleg Orlov ve gönüllü avukatı yine Nobel ödüllü Rus muhalif gazeteci Dimitri Muratov

Neredeyse bütün muhalifler hakkındaki suçlamalar aynı. Hepsi Rusya’nın işgalini eleştirdiği için dezenformasyon yaymakla, ajanlıkla veya Rusya’nın itibarını küçük düşürmekle suçlanıyor. Oleg Orlov, Stalin dönemindeki insan hakkı ihlallerini araştıran bir STK’nın başında olduğu için Nazi sempatizanı olmakla da itham ediliyor. Putin sadece Stalin dönemi uygulamalarını andıran bir baskı rejimi kurmuyor, aynı zamanda Stalin dönemini de bir nevi aklıyor. Stalin dönemi suçlarını araştıran kurumları kapatıyor, araştırmacıları ülkeden bir şekilde kaçırıyor. 

Rus muhaliflerin takasa dahil olduklarını öğrenmesi ise geleceği Rusya’da hapiste olsa da kalıp direnmekte gören Ilya Yashnin gibi muhalifleri pek memnun etmedi. Ilya Yashnin, Almanya’da yaptığı basın açıklamasında kendisinin iade edilmediğini, Rusya anayasasına aykırı olarak sınır dışı edildiğini söyledi ve bu takasın parçası olmayı reddettiğini belirtti. Ilya açıkça eğer sonraki esir takaslarının tehlikeye gireceği kendisine söylenmese Rusya’ya geri dönüp hapse tekrar gireceğini de vurguladı. Zira Ilya’ya göre Rusya’daki demokrasi mücadelesini “sürgünde” sürdürmesi zor. Zehirlendikten sonra tedavi olup Almanya’dan Rusya’ya dönen Navalny de benzer bir düşüncedeydi. Öldürüleceğini veya en iyi ihtimalle hayatının sonuna kadar hapiste kalacağını bilmesine rağmen “sürgünde” itibarsızlaştırılacağının farkındaydı. 

Rusya eski devlet başkanı Medyedev de Ilya’yı doğrular şekilde Telegram’dan yaptığı açıklamada “hainlerin zindanda çürümesi veya ölmesini isterdim” demiş ve ülkeden yollanan muhaliflerin isim değiştirip tanık koruma programlarından faydalanmasını hatırlatarak tehdit etmişti. Muhalifler bir ülkeye iade edilmemiş, ülkeden adeta bir “ceza” olarak kovulmuştu. Belki sağlık sorunu yaşayanlar veya hapishane koşullarına dayanamayacak olanlar mutluydu, fakat Ilya mutsuzluğunu net bir şekilde dile getirmiş, ülkesinde kalarak mücadele etmenin Navalny gibi bir sonla bu hikayeyi bitirmenin daha makul olduğunu düşünmüştü. 

A man in casual clothing and a cap shakes hands with Vladimir Putin. A plane and an honor guard are in the background.

Hikayenin öbür tarafı da ilginçti. Kremlin, nihayetinde tetikçi Krasikov’un resmi istihbarat elemanı olduğunu kabul etmişti. Fakat Krasikov’u taşıyan uçakta başka ajanlar da mevcuttu. Putin rejimi, Sovyetlerin “yasadışılar” programını devam ettirmiş ve başka ülkelerin sıradan vatandaşları kılıfında Avrupa’ya istihbarat ajanları yerleştirmişti. Sahte bir Arjantin pasaportuyla Arjantinli taklidi yapan bir Rus ajan çift, Slovenya’da gözaltına alınmış, 2 çocukları ise devlet gözetimine verilmişti. Kremlin, takas bitince çiftin istihbarat elemanı olduğunu kabul etti ve ayrıca çifti tebrik etti. Zira ajan çift, o denli kimliklerini korumaya odaklanmışlardı ki çocuklarıyla sadece İspanyolca konuşmuş, Rusça öğretmemişti. Putin bu nedenle çocukları İspanyolca “iyi akşamlar” diyerek karşılamış, çocuklar da Rus olduklarını uçak Moskova’ya inince anlamıştı. Yine Brezilya vatandaşı kılığında Toronto Üniversitesi’nde araştırmacı gözüküp Norveç’te ajanlık yaptığı iddiasıyla tutuklanan Mikhail Mikushin de bu iade edilen “yasadışılar” arasındaydı. 

The Dultsev family are seen exiting the plane to meet Putin on the tarmac in Moscow

Nihayetinde hepsi ayrı birer filme konu olabilecek 16’sı Rusya’dan Batı’ya, 8’i Batı’dan Rusya’ya 24 esir ve 2 çocuk Soğuk Savaş’tan bu yana en geniş kapsamlı takasla iade edildi. Esenboğa Havalimanı tarihi bir ana tanıklık etti. 

Esenboğa’nın verdiği mesaj

A person smiling at camera

Description automatically generated

Esenboğa’da özgürlüğüne kavuşan genç sanatçı Alexandra Skochilenko, sebzelere ve deterjanlara savaş karşıtı etiketler yapıştırdığı için hapis cezasıyla yargılandığı duruşmada şu sözlerle mahkemeye meydan okumuştu: “Savcı defalarca eylemlerimin toplum ve devlet için son derece tehlikeli olduğunu söyledi. Savcının devletimize ve toplumumuza olan inancı çok kırılgan olsa gerek ki devletimizin ve kamu güvenliğimizin beş küçük kağıt parçasıyla yıkılabileceğini düşünüyor?”

Rusya kendi vatandaşlarının özgürlüğünü, temel hak ve insan haklarını ve hukuk devletinin gerekliliklerini uluslararası bir pazarlığın konusu yaparak “itibarını” bir kez daha göstermişti. Gerçekten de Esenboğa’da Türkiye arabuluculuğunda, MİT gözetiminde gerçekleşen esir takasını ilginç kılan sadece geniş kapsamı değil, Rusya’nın öz ve öz kendi vatandaşlarını da ülkeden “kovması”ydı. 

Elbette Esenboğa’daki esir takasının dünyaya verdiği mesaj sadece bu rezalet değildi. Hem Biden-Harris hem Putin de kendilerince kurguladıkları mesajları dünyaya ve ulusal kamuoylarına duyurmak için uçakları bizzat karşıladı. Belki Putin rejimin bekası için çocuklarından bile kimliğini saklayan, ömür boyu hapis cezasını göze alan ajanlarını özgürlüğe kavuşturduğu için güven tazeledi. Belki Biden ve Kamala Harris, Amerikan vatandaşlarını özgürlüğüne kavuşturarak “Ben seçilmedikçe Evan serbest kalmaz” diyen Trump’a iyi bir yanıt verme şansı elde etti. Fakat liderlerin duyduğu “heyecan” uluslararası kamuoyunun pek dikkatini çekmedi.

Biden, Amerikalı gazeteci Evan’ın ülkeye dönüşünü kutlarken, daha bu hafta İsrail tarafından katledilen ve kafası kopan Al Jazeera muhabirlerini es geçti. Rusya’ya karşı verilen “demokrasi” mücadelesi hikayesi, çoktandır İsrail söz konusu olunca rafa kaldırılmış durumda. İsrail’e verilen şerhsiz destek, esir takasının verdiği mesajların da sesini kıstı. Mağdura göre demokrasi ve insan haklarını savunan seçici Batı da kendi vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini uluslararası bir pazarlık konusu yapan Rusya da bu takastan istediği verimi alamadı. 

Vladimir Bukovsky obituary | Russia | The Guardian

1976’da Şilili bir komünist Luis Corvalan karşılığında Sovyetlerin sınırdışı ettiği muhalif Vladimir Bukovsky’nin serbest kalmasının ardından yaptığı açıklamalar Sovyetlerin “anti-komünistliği” zihinsel bir rahatsızlık olarak gördüğünü ve siyasi mahkumlara psikolojik işkence uyguladığını ortaya çıkarmış, Sovyetler üzerindeki siyasi mahkum baskısını arttırmıştı. Fakat yıllar sonra bu denli geniş kapsamda yapılan bir esir takası böylesine kuvvetli benzer bir mesajı dünyaya veremedi. Bu esir takası ne Biden için bir “demokrasi destanına” ne de Putin için “ülkesinin itibarına toz kondurmayan bir vatansever kahramanlık hikayesine” dönüştü. 

Halbuki tam 20 sene önce AB’den tam üyelik için net bir müzakere tarihi alan Türk heyetini heyecanla karşılayan Esenboğa, belki de demokrasi adına önemli bir ana daha tanık olmuş, hapiste hayatını kaybetmesi muhtemel birçok Rus muhalifi özgürlüğüne Ankara’ya ayak basarak kavuşmuştu. Hiç şüphesiz en büyük heyecanı sadece etiket yapıştırdığı için hapse atılan sanatçı Skochilenko yaşamıştı. Kendi deyimiyle, uçak inene kadar öldürüleceğini düşünmüştü. Ankara’ya indiğini anlayıncaysa rahatlamıştı. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra verdiği ilk söyleşide de takasa bir nevi “hakemlik” eden Türk yetkilileri görünce yaşadığı heyecanı “Türk dizilerindeki gibi ciddi, güneş gözlüklü, iyi giyimliydiler. Parfüm kokuyorlardı” diyerek betimlemişti.

Hapiste 7 yıl yatabileceği veya hücresinde öleceği, öldürüleceği bir distopyadan Esenboğa’ya gelerek soluk alan genç kadın heyecanını ailesi dışında kimseyle paylaşamadı. Türk yetkililerini heyecanla betimlediği video fark edilmedi dahi. Rusya kendi vatandaşlarına uyguladığı baskıya, Batı İsrail’e verdiği şerhsiz desteğe devam etti. Bu tarihi esir takası hem İsrail uğruna insan haklarını demokrasiyi rafa kaldıranlara hem de fırsattan istifade bu değerleri şevkle tekmeleyenlere aynı anda cevap verebilecek uzun soluklu bir hikâyeye dönüşemedi. 

Nihayetinde bugün Esenboğa Havalimanı’nda uçağını bekleyen bir yolcunun VPN olmadan Instagram’ı açıp bu tarihi anın görüntülerine tanık olma şansı yok. Gerçi tanık olsa da pek bir önemi yok. Esenboğa’nın verdiği mesaj havada kaldı, çoktan uçup gitti. Darısı başka fırsatlara. 

- Advertisment -