Sosyal medyada dikkat çeken yeni bir insan tipinden söz edebiliriz… Dijital kültürün ürünü olan, dijital kültürü tam anlamıyla yaşayan bir insan tipi… Bazıları ilk başlarda oyun videoları veya internet skeçleri çekerek, deneysel ve tuhaf mizah üreterek tanınmış. Çocuklara-ergenlere yönelik eğlencelik videolardan sonra, siyasi kanaat önderliği rolüne merak sarmış.
Bazılarıysa, en baştan itibaren siyaset kulvarından ilerlemiş. Bazıları, gerçek ismini ve yüzünü gizliyor. Bazılarının nickname’i var… Ki bu nickname’ler her zaman Türkçe olmuyor. Ancak “Erlik” gibi Türk mitolojisine gönderme yapan nickname’ler de kullanılıyor. İnternetin sigara dumanlı ve ofansif mizahlı kuytularında, adeta birer hayalet gibiler. Kendini “Müslüman” olarak tanımlayıp ırkçılık yapanı da var, kendini ateist olarak tanımlayıp “radikal sağcılık” yapanı da.
“Seküler-milliyetçilik” içinde algılanan kişilerden söz ediyorum…
Seküler-milliyetçilik kavramı, adeta hayalet gibi sanal ile gerçek arasında gidip gelen bir kavramdır bizde. Ulusalcılık kavramının popülerliğini yakalayamamıştır. Ben “seküler-milliyetçilik” yerine “seküler-milliyetçi-muhafazakarlık” demeyi tercih ediyorum.
Kılıçdaroğlu Karşıtlığı
“Seküler milliyetçi” denilen kişiler, teknolojik konularda becerikliler… Merak uyandıran videolar hazırlıyorlar… Bazıları küfürbaz. Bazılarının dili ciddi. Zafer Partisi’ni destekleyen de var, İyi Parti’ye yakın olan da. Ekremci de Ekrem düşmanı da. İyi Parti’nin Altılı Masa’dan ayrılmasından yanalar genelde. Kılıçdaroğlu’nu, Davutoğlu’nu, Babacan’ı çok sevmiyorlar.
Dalganın “sivri” karakterleri erkeklerden oluşsa da etraflarında kadınlar da yer alıyor. Seküler olarak tanınmayı, modern olarak algılanmayı, dine mesafeli sayılmayı, AK Parti’ye muhalif görünmeyi seviyorlar. Nisbeten dindar olarak düşünülenleri bile, yeri geliyor, bir “seküler sürpriz”le dikkat çekebiliyor. Bu şekilde ek bir rating alabiliyor. “Muhalefet”teki seküler (veya benim deyimimle holigan) milliyetçilik, Cumhur İttifakı’nın “osmanlıcı-ülkücü” sentezine karşı bir tepkiyi de barındırıyor.
Onlara “azıcık seküler-azıcık muhafazakar-büyük oranda milliyetçi internet jenerasyonu” demek de mümkün. Veya “dijital-seküler-milliyetçi-muhafazakarlar”… “Çılgın yenilikçi internet genci” imajlarının arkasında gelenekçi/muhafazakar kodların saklı olduğunu görmek zor değil. Bazı aşırılıklarından ötürü, bu kitleye “holigan-milliyetçi” de diyebiliriz.
Serdar Turgut’un Eski Tanımı
Serdar Turgut 2004 yılında Akşam’ın başına geçtiğinde “modern-milliyetçi-muhafazakar metropol insanları” tanımlamasını yapmıştı. Hatırladığım kadarıyla, o, tartışmalara yol açan bu tanımlamayla, hedefledikleri okur kitlesini de belirtmek istemişti. Muhafazakar sözcüğünü, dini muhafazakarlığı değil genel bir muhafazakarlığı tanımlamak için kullanmıştı. Turgut’un yüksek gelir grubuna hitap etme arzusu vardı. Benim anlattığım kitle ise ağırlıklı olarak kendi ekonomik durumunu dramatize etmeye yatkın insanları da kapsayan bir kitle. “Kavala’dan Demirtaş’tan bana ne! Açım, aç!” gibi cümleler kurabiliyorlar.
Atatürkçülükten Bugüne
Seküler-milliyetçiliğin, ülkemizdeki popüler karşılığı Atatürkçülüktür. Yani seküler-milliyetçiliğin Türkiye’nin geleneksel kodlarında bulunan bir bileşim olduğu söylenebilir. Milliyetçilik topluma “laik yaşam tarzının teminatı” olarak gösterilir eskiden beri… Peki, yeni internet kuşağını (daha doğrusu bu kuşağın içinden sivrilen internet ünlülerini), klasik Atatürkçülükten, klasik ulusalcılıktan ayıran ne?
Antiemperyalist Olmayan Ruh Hali
Bu kişilerde, beklenen türden “Avrasyacı dil”e, beklenen türden “Batı karşıtı dil”e o kadar rastlamıyoruz. Kendilerini “antiemperyalizm” veya “batı karşıtlığı” kavramı üstünden tanımlamıyorlar. Kısmen de olsa var olan batı karşıtlıkları, bizdeki klasik söylemlerden çok, batılı ırkçıların dünya görüşünü anımsatabiliyor. İsveç’e küfür ettiklerini görebiliriz. Veya Yunanistan’a da küfür edebilirler. Ama bu küfürler muhtemelen holigan psikolojisinden ve hayata duyulan genel öfkeden kaynaklı olacaktır. “Seküler milliyetçi” olarak algılanan bu çevreler; klasik ulusalcılıktan, klasik ulusalcı/avrasyacı romantizm/mistisizmden uzak görünmek istiyorlar. Bunu ne kadar başarabildikleri ise tartışılır.
Mansur Yavaş Uğruna Yapılanlar
Uç noktalara savrulan holigan milliyetçilerin yaptıklarına gelirsek… Mesela Kılıçdaroğlu’nun değil Yavaş’ın aday olması için cinsel organını çıkartıp sallayan internet yarıünlüsünü hangi kategoride değerlendirebiliriz?
Kendisini muhalefet içinde tanımlayıp, küfürlerini de muhalefete yağdıran böyle tiplere ne diyebiliriz? Bu tür “çok güzel” hareketlere, futbol tribünlerinden aşina değil miyiz? Yani taraftarı olduğu takıma küfür yağdırıp sonra “yapma” diyene “takım benim takımım, size ne!” cevabını veren holiganlar geliyor akla.
İşte böyle örneklerle karşılaştığımda “seküler-milliyetçi” yerine “holigan-milliyetçi” demeyi seçiyorum. Bu kitlede, seküler iddia içermekle, hatta bazı durumlarda “ortalama sekülerliğin” de ötesine geçip toplumsal ahlak normlarını hiçe sayabilmekle birlikte, arka planda kısmen muhafazakar-gelenekçi bir damarı da barındıran bir kişilik yapısı görülüyor.
Holigan milliyetçilik, ekonomik krizin etkisiyle orta sınıf konumunu giderek yitiren ve yoksullaşan bir sosyolojiye ve çaresizlikten lumpenleşen bir gençlik eğilimine de işaret ediyor. Ciddiye alınması gereken bir sosyolojik olgu … Evet, internette bir hayalet dolaşıyor: Seküler milliyetçilik hayaleti…
Ana Akım Siyaset
Türkiye’de muhafazakarlık içermeyen bir milliyetçiliğin şimdiye kadar pek görülmediği kanısındayım. Bizdeki ana akım siyasetin, kitlesel siyasetin, merkez siyasetin, merkez sağ ve solun, ayrıca çoğu devlet kurumunun, geçmişten bugüne dek uzanan üç modundan söz edilebilir: 1)Seküler, 2)Milliyetçi, 3)Muhafazakar.
ANAP’ta her üç eğilim net şekilde vardı… Şu anki CHP’de de tümü var. Genel olarak bakarsak, Altılı Masa da bu eğilimleri kapsıyor. Tabii AK Parti de.
Teknofest Kuşağı
AK Parti’yle devam edelim: 2018 yılından bu yana Sanayi ve Teknoloji bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Teknofest; muhafazakarları da içeren bir gençlik kitlesini, savunma sanayi ve teknoloji üzerinden modern dünyayla buluşturma iddiasında. Bu bağlamda “Teknofest Kuşağı”ndan da söz ediliyor. Sonuç olarak, bu eğilim, son birkaç yıldır, klasik dindarlık misyonunu aşan şekilde, teknoloji, özellikle de silah teknolojisi konusuna, dikkat çekici derecede ilgi gösteriyor. AK Parti böyle sekülerleşiyor.
Teknofest, AK Parti’nin “seküler-milliyetçi” damarının öne çıktığı bir etkinlik. “Teknofest”çi eğilimin, eski geleneksel dindarlıktan uzaklaşarak, seküler-milliyetçi-muhafazakar bir senteze yöneldiği söylenebilir. Belki de Teknofest’ten bu yana AK Parti gençliği için teknoloji kavramı ümmet kavramından daha “mühim” bir kavram. “AK Parti muhalifi holigan milliyetçiler”e simetrik ve eşzamanlı olarak, “AK Parti’nin seküler-milliyetçi-muhafazakar Teknofest gençliği”nin de bir gündem haline geldiğinden söz edilebilir.
“Muhalefet” içindeki “seküler-milliyetçilik” ile AK Parti’nin (Teknofestçi) “seküler-milliyetçiliği” arasında bir tür yarıştan söz edilebilir.