Son büyük kitle kırımı ve devlet tertibini 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yaşadık. Tam 30 sene önce… 12 Eylül 1980 askeri darbesine giden yolda sayısız kitle katliamına tanık olduk. Bu katliamlardan bir kısmında ülkücüler, bazılarında dindarlar militanlık yaptı. Militanlık diyorum çünkü bu eylemleri planlayanların devlet içinde konumlanmış güçler olduğu, birçoğunun askeri müdahale amacıyla toplumsal çaresizliği yaymak amacıyla yönlendirildiği bugün daha iyi anlaşılıyor.
Tabii bazı sol grupların da bu kaotik ortama malzeme hazırlayan tertiplere alet olduğunu biliyoruz. 7 TİP’liyi öldüren ve suçunu itiraf eden ülkücü Haluk Kırcı, Sevilay Yılman’a, yaşadıklarını şöyle anlatmış: “Çorum’u, Maraş’ı kim azmettirdi? 1 Mayıs 1977’yi kim planladı? O dönem Türkiye’yi yönetenlere bakın. Sokakta oluk oluk kan akıyor, parlamento aylarca Cumhurbaşkanı seçemiyor. İkisi de aynı işe hizmet ediyor. Darbeye! Yıllar sonra ben 1999’da yakalanıyorum. Ecevit o zaman Başbakan.
Dedi ki basına; ‘Haluk Kırcı vicdanını temizlemek için konuşsun!’ Eğer Türkiye’de vicdan temizlemesi gereken insanlar varsa onlar, öncelikle o gün Türkiye’yi yönetenlerdir. Ben 20 yaşında genç, atak, kesin kabulleri olan sıradan bir insandım. Benim yaptıklarımla Türkiye eğer saplantıya girecekse, benim vicdanımı temizlememle Türk gençliği kurtulacaksa ben her şeyi yaparım. Ben 20 yaşındaydım, onlar ülkeyi yönetiyorlardı.
Türkiye’de maalesef çok ciddi boyutta özel harp operasyonları yapılmıştır. Bu operasyonlardan birebir bildiklerim var… Mesela Haziran 1979’da MHP Genel Merkezi’ni kimler kurşunladı? 1980’de Ziraat Mühendisleri Birliği’ne kimler saldırdı? Kimler oradaki insanları öldürdü? ‘Adamların dosyası var’ diyorum.
Bu saldırıları yapanların asker kökenli oldukları tespit edildi. 1974’ten sonra Kürt vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bölgelerde Ülkü Ocakları kurulmuştur. Kimler kurdurtmuştur o ocakları? Oradaki arkadaşlarımıza kimler yardımcı olmuştur? Kimler bu arkadaşlarımıza silah ve mermi getirmiştir?” (Sabah 7 Haziran 2010)
İslamcıların gazını kim almak istedi?
2 Temmuz 1993 Sivas katliamında suçlananlardan birisi Erdal İnönü’ydü. Yıllar sonra İnönü’yü Anadoluhisarı’ndaki evinde ziyaret ettim. Eşi Sevinç İnönü’nün de katılımıyla baş başa uzun bir sohbet yaptık. Bu buluşma yaşamımın hoş anlarından birisidir. Solda birliği konuştuk. Bu sohbetimiz sırasında kendisine “Sivas Katliamı”nı da sordum.
Sanıldığı gibi Başbakan vekili değildi. Başbakan Çiller, ülke içinde olduğu için ona vekalet etmiyordu. Kendi söylediği ise şuydu: Başbakan Yardımcısı olarak bütün gün telefonla elinden geldiği kadar olaylara müdahil olmaya çalışmış, Aziz Nesin dahil kuşatma altında Madımak Oteli’nde bulunanlarla temas kurmuş ve destek vermiş.
Bu konuda kendisine haksızlık yapıldığını düşünüyordu. Sivas’ta devletin seyirci kalmasına dair şunu söyledi: “Bir MİT yetkilisine ben de neden geç kalındı sorusunu sordum. Bana, ‘bazen bazı kuvvetlerin gazını almak için olayların gelişmesi kendi haline bırakılır’ şeklinde bir cevap vermişti.” Devletin derinliklerinde Sivas Katliamı da sırlarıyla birlikte aydınlatılmayı bekliyor.