Birbiriyle çelişir gibi görünen bu iki kavram aslında birbirlerinden o kadar uzak değil.
Dünyanın birçok bölgesinde terör örgütleri sonradan siyasetin bir parçası olmuşlardır.
İsrail devletinin daha sonra başbakanı olan Menachim Begin, 1944 yılında İngiliz manda hükümetine karşı isyan ilan etti. Militan Irgun grubunun lideri idi. Hedefinde İngiltere vardı. 1947-48 yıllarında Filistin iç savasında Araplarla çarpıştı. İngilizler onu “kötü şöhretli terör örgütü”nün lideri olarak tanımladı. 1953-55 yılları arasında İngiltere’ye giriş vizesi reddedildi. 1972 yılında vize alabildi.
Kurduğu Herut partisinin lideri olarak İsrail parlamentosuna seçildi ve muhalefet saflarında yer aldı. 1977 yılında İşçi Partisi’nin hegemonyasını kırarak seçimleri kazandı ve başbakan oldu.
Begin’in en büyük başarısı, 1979 yılında Mısır’la barış anlaşması imzalayarak Mısır lideri Enver Sadat ile Nobel Barış Ödülü’nü paylaşmak olmuştur.
Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yasser Arafat’a da terörist deniyordu.
Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) lideri ve Filistin Ulusal Yönetimi’nin ilk başkanı olan Arafat, Filistin’in özerkliği için İsrail’e karşı mücadele etmiştir. Hayatının çoğunu 1958 ile 1960 yılları arasında kurduğu siyasi el-Fetih örgütünün liderliğini yaparak geçirdi. Önceleri İsrail’in varlığına karşı olmasına rağmen sonradan 1988 yılında, Orta Doğu’ya çözüm getirmesi beklenen BM Güvenlik Konseyi’nin 1967 yılındaki 242 sayılı kararını kabul etti.
Filistinlilerin çoğunluğu Arafat’ı bir özgürlük savaşçısı olarak tanımlarken, İsraillilerin çoğu, örgütünün sivillere karşı giriştiği ve savunduğu birçok eylem nedeniyle terörist olarak görmekte idi.
Hayatının son dönemlerinde Arafat, FKÖ ile İsrail arasında on yıllardır süren anlaşmazlığı sona erdirmek için İsrail hükûmeti ile bir dizi müzakereye girişti. Bunların arasında 1991 Madrid Konferansı, 1993 Oslo İlkeler Anlaşması ve 2000 Camp David Zirvesi bulunur. İslamcılar ve FKÖ’nün bazı sol kanat mensupları Arafat’ın yozlaştığını ve İsrail hükûmetine çok fazla taviz verdiğini söyleyerek onu kınamış ve muhalif olmuşlardı.
1994 yılında Arafat, Oslo’da yapılan müzakerelerden ötürü İzak Rabin ve Şimon Peres ile birlikte Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
Güney Afrikalı ayrımcılık karşıtı aktivist olarak Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahî devlet başkanı olan Nelson Mandela, 1994’te ilk defa tüm halkın katıldığı seçimlerde devlet başkanı seçildi
Mandela yönetimi, Apartheid mirasının dağılmasına, ırkçılığı engellemeye, fakirlik ve eşitsizliğe odaklandı. Siyasi görüş olarak demokratik sosyalist olan Mandela, Afrika Ulusal Konseyi siyasi partisinde 1990’dan 1999’a kadar parti başkanlığı yaptı. Nelson Mandela, dünyanın en ünlü mahkûmu olarak anılmıştır. Güney Afrika’da Robben Adası’nda (Fok Adası) 27 yıl hapiste kaldıktan sonra 1980’li yıllarda, ırkçılığa karşı mücadelenin bütün dünyada yoğunlaşması üzerine adı duyuldu. 1990 yılında devlet başkanı De Klerk tarafından şartsız olarak serbest bırakıldı. Serbest bırakıldığı zaman 71 yaşındaydı. Serbest bırakılmasına Güney Afrika siyahlarının yanında birçok beyaz da sevindi. Mandela’nın “Mücadele benim hayatımdır. Hayatımın sonuna kadar siyahların bağımsızlığı için mücadele edeceğim” demesi, halk arasında onu bayraklaştırdı. Mandela, 2008 yılında ABD’nin terörist listesinden çıkarıldı. Birçok ödül aldı.
İrlanda Cumhuriyet Ordusu ya da kısaca IRA (İngilizce: Irish Republican Army), Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını savunan, 1969 yılında aynı adı taşıyan yapının parçalanmasıyla ortaya çıkan ayrılıkçı IRA örgütü ile İngiltere 25 yıl terörle yaşadı. Görüşmeler sonunda 1998 paskalyasından iki gün önce Kuzey İrlanda Anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre IRA silah bırakmaya razı olurken, İngiltere de, IRA mahkumlarını serbest bırakmayı, Kuzey İrlanda’dan askerlerini çekmeyi, Kuzey İrlanda’ya yerinden yönetim hakkı vermeyi kabul etti.
İspanya’da Bask Bölgesi’nin bağımsızlığı için 58 yıl savaşan ETA terör örgütü, sonunda silahlarının tamamını resmen teslim etti.
Yukardaki listeye Latin Amerika’daki bazı örgütleri de dahil etmek mümkün.
Örgütsel hareketlerin çoğunun temelinde haksızlığa, sömürgeciliğe karşı mücadele yatar.
IŞID ve Boko Haram gibi anlamsız amaçlar peşinde koşan terör örgütleri tabii bu sınıfların dışındadır.
Hamas da Filistin devleti kurulduğunda askeri kanadını lağvedeceğini açıkladı.
Yönetimler terörün nedenleri konusunda biraz kafa yorsalar, belki de silahlı eylemlere gerek kalmaz.