[7 Nisan 2024] Sekiz yıl formel, maaşlı bir iş anlamında üniversitenin dışında kaldım. Ama bu arada İngiltere’ye gide gele tarih doktoramı yaptım Birmingham’da. Tezimi 1990’da bitirip teslim ettim; 1991’de savundum ve Dr Halil Berktay oldum. 68’deki lisansımın üzerinden 23 yıl geçmişti ve 44’ümün içindeydim (onun için, henüz yirmilerindeki kimse gelip yorgunluk ve moral bozukluğu satmasın bana). Döndüm; ODTÜ’de önce yarı-zamanlı ders vermeye başladım. Sonra Tarih Bölümü’ne girdim. Kuvvetle Atatürkçü bir bölümdü. Başörtüsü yasağı yıllarıydı. İstanbul Üniversitesi’nde ve başka bazı kurumlarda facialar yaşanıyordu (bkz yukarıda). ODTÜ yönetimi ise yasağın uygulanmasını fakülte ve bölümlere bırakmıştı. Dolayısıyla öğretim üyeleri öğrencilerine karşı polisliğe soyunuyor, başörtüsü avcılığına çıkıyordu.
Bütün bunları şimdi neden hatırladım? Alper Görmüş, CHP’nin sırtındaki ‘devlet gömleği’ ve Özgür Özel’in tarihi önemdeki sözleri’ni yazmış önceki gün (5 Nisan’da). CHP başkanının 4 Nisan sabahı Halk TV’deki sözlerinden uzun alıntılar yapmış. Çok çarpıcı, çok anlamlı gerçekten. Ben tamamen kişisel nedenlerle en çok şu paragrafa takıldım:
Çok tartışılır, ben Ege Üniversitesi Eczacılık’tayken türban yasağı geldi, arkadaşlarımızı laboratuvara sokmamaya kalktılar [bu yasağa karşı] Eczacılık Fakültesi’nde eylemi başlatan benim. ‘Siz türban yasağı uygulayamazsınız, arkadaşlarımız derse girmiyorsa ben de girmiyorum’ dedim. Sınıfın en başarılı öğrencilerinden biriydim, dört yılda bitiren dört kişiden biriydim. Biz hep beraber çıktık laboratuvardan… Efendim, laboratuvarda ateş varmış, başörtüsü alev alırsa tehlike yaratırmış, bir de öyle yalanlar atıyorlar. Ne zaman onları aldılar, biz de o zaman içeri girdik. Bizim orada çok uzun sürmedi yasak. Ege Üniversitesi’nin önünde türban eylemlerine desteğe gittim ben (…) O gün ne oluyordu biliyor musunuz, devlet milletin ne giyeceğine karışıyordu. Devletle millet karşı karşıya geldi o gün. Ve devlet üniversitelerde başörtüsü yasağı getirdi. Aynı görüşteki erkekler üniversiteye giriyorken sadece kadın öğrenciyi dışarıda tutmak kadın-erkek eşitsizliğidir. Kaldı ki her başını örteni siyasal İslamcı, her başını örteni cumhuriyet düşmanı ilan etmek; sen kimsin de buna karar veriyorsun?
Son iki cümledeki siyahlar bana ait. Kadrolu, tam zamanlı öğretim üyesi sıfatıyla katıldığım ilk ODTÜ Tarih Bölümü toplantısında, dümdüz, cepheden sorulmuştu bana, başörtüsü yasağı konusundaki tutumumun ne olacağı. Ben bunu asla uygulamam demiştim. Gerekçe olarak da, neredeyse kelimesi kelimesine, Özgür Özel’in son iki cümlesindeki fikirleri dile getirmiştim. İlâveten, faraza Hintli kadınlar sarileriyle gelse ne yapacaksınız diye sorduğumu da hatırlıyorum (farklı kültürlerin inanç, ibadet ve giyim tercihlerini sorgulamanın, tutarlı olunacaksa hangi uç noktalara varabileceğinin altını çizmek amacıyla).
Ama galiba özellikle “siz sırf kadınları cezalandırıyorsunuz” argümanı etkili olmuş; ODTÜ Tarih’teki başörtüsü yasağı o gün, o toplantıyla son bulmuştu.