Bir bütünlük arzeden, parçalara ayrıldığı nispette “hakikat”ten uzaklaşan ve ondan herhangi bir şekilde ders çıkarmanın mümkün olmadığını düşünen biz tarihçilere rağmen ders verme gerekçesiyle iktidarlar tarihi istedikleri gibi ve istedikleri kadar parçalara ayırırlar ve (sui)istimal ederler.
Mensupları tarafından kutsal addedilen kitaplarda da Rabb tarihi parça parça ederek bölük pörçük kıssalar haline getirir. Hikayenin cazibesine kapılıp merakla devamının geleceğini sanırken Rabb çat diye hikayeyi keser ve ders vermeye girişir. Yusuf ile Firavun’un karısı Züleyha’nın hikayesi böyledir, Firavun’un ülkesinden müminlerin çıkış hikayesi böyledir, İsa’nın adam diriltmesi hikayesi böyledir, Yunus, İbrahim, Eyüp hikayeleri hep böyledir. Rabb ders vermek için tarihsel anlatıyı koparır ve tarihi araçsallaştırır.
Peki’ geçmişten ders almak, ders çıkarmak mümkün müdür?
Pek tabi ki değildir. Hem melek tabiatlı hem de peygamber (masumlardan) olmasına rağmen olağanüstü güzel yüzlü Yusuf’un Rabb mani olmasaydı kendine engel olamayıp onu sahiplenen efendisinin karısına yanaşacağını ayet söylemiyor mu? Kim kendi hatalarından ya da başkasınınkilerden ders çıkarabilmiştir ki? Kendi hayatınızı gözünüzün önüne getirin! Aynı hatayı tekrar tekrar yaparız. Başkalarının başına gelenleri bildiğimiz halde biz yine de aynı hatayı işler dururuz. Akıllı kişi bininci nasihatin bitmesini beklemeden kendini düzelten kişidir deriz ama öyle akıllı bir kişi vaki midir?
O halde tarih neden ders almak için malzeme yapılır?
Rabb da biliyor geçmiş hatalardan ders alınamayacağını! Maksat ibretlik tüm örneklere rağmen hataya düşüldükten sonra kendisine iltica edilmesini istemesidir!
Devletler de biliyor geçmiş hatalardan ders çıkarılamayacağını! Maksat geçmiş hataları göstererek ‘Eğer beni ne bahasına olursa olsun korumazsanız, başınıza bin türlü bela gelir!’ diyerek korkutmak bu vesileyle varlığını ebed müddet devam ettirmektir.
Eski hükümdarlar da bizler gibi ölümlüydüler. Köhne, vahşi, barbar olsun ya da olmasın benlik ve bilinçlerini bu dünyada ebediyen devam ettiremeyeceklerini bildikleri için tarih yoluyla benlik aktarımı (transfer) yapmak için tarihi araçsallaştırdılar, bizi de konak beyin olarak kullanmak istediler: ‘Biz buraları aldık. Boşuna almadık. Bizi öğrenecek, bizi sevecek, bizi takdir edeceksiniz! Sizler de aldığımız bunca yeri koruyacaksınız! Ülkenizi ve devletinizi korumazsanız ne dininiz ne diliniz ne de kültürünüz kalır!’ Tarihlerini işte tam bunun için yazdırdılar ve biz konak beyinlere geçmişi parçalayarak ve kendilerine yontarak dayattılar.
İzlandalı bir kısım üniversiteli genç dünyaya şöyle sesleniyor, kulak verelim:
“Biz sadece konak beyinden ibaret değiliz. Sizin doğru ya da yanlış tutkularınızı ve mirasınızı taşımak ve korumak zorunda mıyız? Bize neden geçmişi dayatıyorsunuz? Biz İzlanda’da Evanjelist ailelerde doğmuş olsak da artık turuncu Budizme inanıyoruz ve Vedalarla yatıp kalkıyoruz. Neredeyse konuştuğumuz tek dil Sanskritçe ve balık dahi yemeği reddederek veganlık yapmaya başladık.
Geçmiş İzlanda krallarının yaptıklarını da öğrendik ama anakronizme düşmeden söylüyoruz: Yapılanların büyük kısmını insanlık namına hatalı buluyor ve tasvip etmiyoruz. Çün ki atalarımız denen kişilerin yapıp ettikleri o zaman bile suçtu. Hileyle, hurdayla masum yüzlerce insanın canına kıydılar. Bu ülkeyi de böyle kurmuşlar. Geçmişimizle övünmüyoruz ama yermiyoruz da. Sizin de İzlanda devleti olarak inşa etmeye ve güçlendirmeye çalıştığınız İzlandalılık bilinci um’rumuzda değil. Bizim tek derdimiz insanlar arasına tefrika koymuş ve koymakta olan her özelliğin yapaylığını ve arıziliğini kabul edip herkesi kucaklayabilmek. Ha! Sizi dinlemeyip İzlandalılık bilincine omuz vermezsek, ülkemiz Grönlandca (Danimarka) işgale uğrar mı? Uğramaz diyemeyiz! Çün ki hala sizin gibi düşünenler orada da var. Rusların büyük kısmı Putin’i desteklemiyor mu? Buna rağmen artık bizim gibi düşünenlerin daha kalabalık olduğunu biliyoruz. Er ya da geç Putin ve Putin gibilerini destekleyenlerin sayısı azalacak.
Kısaca biz tarihin bir bütün olarak ele alınmasını, iktidarların kendilerini sağlama almak için onu parçalara ayırarak kendilerine yontmalarını ve bizleri korkutup ders çıkarma malzemesi yapmalarını istemiyoruz. İtirazımız bunadır. Geçmişten çıkarabileceğimiz herhangi bir ders yok. Geçmişin gelecekte bizim ne olacağımızı söylemeye gücü de yetmez! Evet ne bir işgalden korkuyoruz ne de yapay ayrımların insanların arasını açmasına izin vermeye niyetliyiz!..”
Gerçekten bu gençler gibi düşünenlerin sayısı çoğunlukta mı?