Öcalan’ın yakın bir zaman içinde PKK’ya “silah bırakın” çağrısı yapacağı görülüyor. Bu açıklama yapıldığı andan itibaren, Kürt meselesini yalnızca “terörle mücadele” ile sınırlandırmak büyük ölçüde imkansız hale gelecek. Seçilmiş belediye başkanlarını “terör örgütüyle iltisaklı” olarak tanımlayan iddianameler anlamını yitirebilecek. “Şehit ailelerinin acısı”nı siyasette kullanmanın zemini kalmayacak.
Belki de Türk milliyetçiliğinin gerçeğini o noktadan sonra görme şansı bulacağız. Son yıllarda özellikle PKK eylemlerine tepki olarak gelişen Türk milliyetçiliği hangi özellikleriyle dikkat çekiyordu? Hedefi terörle mi sınırlıydı?
Devlet Bahçeli’nin, Öcalan’a yaptığı çağrı, Türk milliyetçiliği açısından bir mihenk taşı oldu. Milliyetçiler arasında tartışmalar hız kazandı. Bahçeli’ye ağır eleştiriler yapanlar, hatta beddua okuyanlar oldu. Öte yandan milliyetçilerin önemli bir kısmı Bahçeli’nin tutumunu destekliyor. Gerçek milliyetçiliğin, ülkenin zenginleşmesi, dostlarının artması ve yatırımların çoğalması ile anlam kazanacağını savunan Türk milliyetçileri görüyoruz.
Türkeş ne demişti?
Türkiye’nin Avrupa Birliği Parlamentosu’nda Grup Başkanlığı yapan AK Parti milletvekili Tuğrul Türkeş, Osman Kavala’yı cezaevinde ziyaret edeceğini söylediğinde gördüğü tepkiler üzerine milliyetçiliği şöyle tarif etmişti:
“Kavala’yı ilk kez o ziyarette görmüş olacağım. İşte gerçek millilik, yurtseverlik bu. Bana öğretilen milliyetçilik bu. Türkiye için en iyi şartlarda kaynak bulmak gerekir. Ayrıca ben hayatının 7 yılını, ömrünün 10’da 1’ini cezaevinde geçirmiş bir babanın çocuğuyum.”
CHP içindeki Türk milliyetçilerinin de değişim geçirdiğini gözlemleyebiliyoruz.
“Azgın milliyetçilik”
Kürt meselesini çözebilen bir Türkiye’nin, “Büyük Türkiye” kavramına biraz daha yaklaşan bir Türkiye olacağı fark ediliyor. “Hamaset milliyetçiliği”, “azgın milliyetçilik” veya “tepkisel milliyetçilik” olarak tanımlanabilecek milliyetçilik tarzının etkinliği, bundan sonra yavaş yavaş azalmaya başlayabilir.
Tarih boyunca milliyetçilik ideolojisine dair olumlu ve olumsuz pek çok söz söylendi. Ki dünya tarihinin önde gelen düşünürlerinin milliyetçiliğe dair olumsuz cümleleri daha fazladır. Ancak bizi ilgilendiren şu: Ülkemizde, toplumun genel çıkarlarını gözeten, yapıcı, olumlu, gerçek hayatı ve insanların daha mutlu olmasını temel alan bir milliyetçilik anlayışı gelişebilir mi? Önümüzdeki dönemde Türk milliyetçiliğinin daha zengin tartışmalara sahne olacağına inanıyorum.