19 Eylül 1985’te Meksika’nın 10 milyon kişinin yaşadığı başkenti Mexico City’de, sabah 7’de 8.1 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. 2 dakika süren depremde yüzlerce bina yıkıldı, binlercesi hasar gördü. Depremde kaç kişinin öldüğü hiçbir şekilde hesaplanamadı. Resmi rakamlara göre 10 bin, medyaya ve sivil toplum örgütlerine göreyse en az 40 bin kişi hayatını kaybetti.
Ülkeyi 1929’dan beri tek yumrukla yöneten tek parti yönetimi PRI ve Cumhurbaşkanı Miguel de la Madrid ilk iş olarak uluslararası yardım taleplerini reddetmiş, basına sansür emri vermişti. Meksika’nın ABD büyükelçisinin tabiriyle, “Meksika, kendi sorunlarını çözebilecek kadar büyüktü.”
Büyükelçi hem haklı hem haksızdı. Meksika devleti medyayı sansürlemek ve PR kampanyası yapmada hızlı ve güçlüydü. Fakat iş enkazdan evlatlarını kurtarmaya gelince o “güçlü” devleti Mexico City sokaklarında gören pek olmadı.
Devlet yetkilileri, yıkılan binalara günlerce ulaşamamış, enkazdaki insanları kurtaramamış, sağ kurtulanlara erzak dağıtamamış, depremzedelerin barınma ihtiyaçlarını karşılayamamıştı. Halk, 1929’dan beri her görüşten Meksikalı muhalifin üzerine anında çöken o “güçlü” devleti, enkazda yardıma muhtaç kalınca yanında bulamamıştı.
Boşluğu sivil toplum doldurdu. Özellikle devletin yardım götürmediği yoksul mahallelerde yaşayan gençler “Topos”, yani “köstebekler” adında gönüllü organizasyonlar kurdu, çıplak elle yakınlarını enkazdan çıkardı, yüzlerce kişiyi amatör bilgileri, azimleriyle kurtardı. Hiç kimsenin göze alamadığı enkazlara girdiler, devletin saatlerce ulaşamadığı noktalara ulaştılar.
Gönüllü köstebekler enkaz altındakileri kurtarmaya çalışıyor.
Depremden sonra bu gönüllü “köstebekler” resmi makamlara başvurdu ve 1986 yılında “Topos de Mexico” adıyla kurumsallaştı. Gönüllülere arama kurtarma eğitimi verdiler, özel arama köpekleri yetiştirdiler, ekipman aldılar ve bağış topladılar. Daha sonra dünyanın dört bir yanında yaşanan afetlere gönüllü olarak gidip arama kurtarma çalışmalarına katıldılar: 11 Eylül saldırıları, Endonezya, Latin Amerika ülkeleri, Haiti…
Topos de Mexico veya Türkçesiyle Meksika Köstebekleri, şimdi Türkiye’de. 7.8 büyüklüğündeki depremlerin ardından halktan bağış toplayıp Türkiye’ye, deprem bölgesine geldiler ve depremden en çok zarar gören illerden biri olan Hatay’da arama kurtarma çalışmalarına başladılar.
1985 Mexico City depreminde ailelerini elleriyle kurtaran fakir gençlerden oluşan Meksikalı Köstebekler, Türkiye’deki depremzedelerin umudu için kazıyor. Diğer yabancı profesyonel ve çoğunlukla devlet görevlisi ekipler devlet kurumlarından maaş alırken köstebekler gönüllü çalışıyor, faaliyetlerini bağışlarla yürütüyor. Neredeyse her gün Meksika medyasına çıkıyor, Türkiye’de yaşanan felaketi anlatıp halktan Türkiye’ye yardım yollamasını istiyorlar.
Onlar sadece kurtarmada değil duyurmada da ‘gönüllü,’ çünkü enkaz altında sevdiklerini beklemenin çaresizliğini bizzat yaşamış, tam da bu kişisel çaresizlik nedeniyle kurulmuş, dünyaya yardım etmeye karar vermişlerdi.
Gerekirse ülke yıkılsın, itibarımız zedelenmesin
1985 Meksika depremi yaşandığı sırada, iktidarda tek parti yönetimi vardı. Kurumsal Devrim Partisi (PRI), 1929’dan beri ülkeyi yönetiyor, bazen sol, bazen sağ, bazen liberal veya milliyetçi fikirleri savunuyor, tamamen pragmatik otoriter bir yönetim sergiliyordu. 2000 yılına kadar 70 yıl ülkeyi tek başına yöneten PRI’nin iktidarını sarsan en önemli olay 1985 depremi olmuştu.
Tek parti yönetiminin çarpık idaresi nedeniyle, Mexico City’de çok sayıda ruhsatsız ev, denetimi yapılmayan bina, inşaat ihalesi düzgün yapılmamış kamu kurumu bulunuyordu. Bu nedenle hastaneler, kamu kurumları, önemli yapılar, iş merkezleri, yoksul mahallelerdeki evler 8 büyüklüğündeki depremde tuzla buz olmuştu.
Meksika Başkanı Miguel de la Madrid ve ABD First Lady’si Nancy Reagan deprem bölgesinde.
PRI lideri ve dönemin Meksika devlet başkanı Miguel de la Madrid, yüzlerce binanın yıkıldığı, binlerce insanın enkaz altında devleti beklediği depremin ardından 36 saat kamuoyuna bir açıklama yapmadı. Başkanın ilk işi ulusal yas ilan etmek ve medyaya sansür emri vermek oldu. Medya “paniği arttırmamak” gerekçesiyle halka olumlu mesajlar veriyor, depremin tahribatını küçültmeye çalışıyordu. Başkan, dünyadan gelen uluslararası yardım taleplerini teker teker reddetti. Devletin itibarı korunmalı, Meksika dünyaya muhtaç bir ülke olarak gösterilmemeliydi. Askere arama kurtarma çalışması yapması için depremin ilk anlarında talimat verilmedi, fakat yağmaların önlenmesi, dükkânların ve fabrikaların korunması için sokağa çıkma yasağı ilan edildi, asker sokakta nöbet tuttu. Askerin enkaza geç müdahale etmesi muhaliflerin başkanı sert bir şekilde eleştirmesine sebep oldu.
Meksika ordusu, depreme geç müdahale ettiği için eleştirildi.
Meksikalı muhaliflerin iddialarına göre kabul edilen uluslararası yardım paralarıyla dış borçlar ödendi, asker enkaz çalışmalarına katılmak yerine, zengin fabrika sahiplerinin makinelerini, mallarını kurtardı.
Enkazın altında kalan devlet
Yıkımın en şiddetli olduğu mahallelerden biri de Thatelolco’ydu.
Devletin enkaz kaldırmak için ulaşmadığı mahallelerden biri de Thatelolco mahallesiydi. Depremden 20 sene önce, devlet hükümeti protesto eden gençlere tam da bu mahallede ateş açmış, 300 üniversite öğrencisi asker ve polis kurşunuyla katledilmişti. Göstericilere ateş açmak için Thatelolco’ya hızla ulaşan devlet 20 sene sonra enkazdan vatandaşlarını kurtarmak için mahalleye gelmemişti. Mahalledeki gençler devleti göremeyince, örgütlendi, gruplara bölünüp çıplak elle, buldukları küreklerle, kazmalarla ailelerini, komşularını enkazdan çıkardı. Çalışmalarını devlet yetkililerinin gelmesinden sonra da sürdürdüler. Yetkililerin tehlikeli olduğu için girmek istemedikleri deliklere giriyor, her türlü riski alıyorlardı.
Arama kurtarma çalışmaları sona erince devlet bu sefer barınma, erzak, yardım, enkaz temizleme ve yeni bina inşaatında yetersiz kaldı, Meksika hükümeti hiçbir süreci başarılı yürütemedi, özellikle yoksul kesimlere el uzatamadı. Köstebekler bu sefer de para toplamaya, zenginlerden bağış almaya, çadır kentler kurmaya, uluslararası yardımları koordine etmeye başladı.
Köstebekler halk tarafından seviliyor, devletin eksikliğini dolduruyordu. Deprem sonrasında halkın kendi kurduğu inisiyatifler o kadar başarılı oldu ki bu inisiyatiflerin liderleri, depreme müdahalenin yetersizliğinin de sonucu olarak PRI’den istifa eden solcu siyasetçilerle yeni bir muhalif siyasi parti kurdu. 1988 seçimlerinde PRI karşısında %30 civarında oy alan muhalifler, halkta umudu yükseltti. Çünkü o zamana kadar hiçbir muhalif parti %20’yi geçememiş, PRI hep %60, 70 gibi rakamlarla kazanmıştı. Deprem, PRI’nin tek parti yönetimini ve otoriter tutumunu da sarsmıştı, muhaliflere göre parti seçimleri kazanmak için hile yapmak zorunda kalmıştı.
Bu başarılı organizasyon neticesinde Köstebekler, depremden 6 ay sonra İçişleri Bakanlığı’na başvurdu ve kurumsallaştı. “Topos de Thatelolco” adıyla kurulan bu dernek, Meksika’nın birçok kentinde “Köstebek” sıfatıyla örgütlendi, her kentte neredeyse bir köstebek ağı kuruldu.
İkiz Kuleler’den Haiti’ye
Örgütlenmesini tamamlayan köstebekler, dünyadaki afetlere müdahale etme kararı almıştı. Kuruldukları sene önce San Salvador’a gittiler. Tayvan’dan İran’a dünyanın dört bir yanındaki deprem bölgelerinde arama kurtarma çalışmalarına katıldılar. Köstebekler en kötü tecrübelerini 11 Eylül saldırılarından sonra yaşadı. El-Kaide saldırısı sonucu yıkılan İkiz Kuleler’in enkazında çalışmak için New York’a giden Köstebekler, Amerikan polisi tarafından alana sokulmadı. Amerikalılar sadece resmi devlet görevlilerini alana alıyor, Köstebekleri amatör buluyordu. Bazı Meksikalı Köstebekler ten renkleri ve kimliklerinden dolayı ırkçılığa uğradı, kazı alanından kovuldu, hatta kısa süreliğine tutuklandı.
Köstebeklerin lideri Hector Mendez bütün bunlara rağmen ekibinin enerjisini yükseltti, çalışmalara destek olmalarını istedi.
Köstebeklerin lideri Hector Mendez.
Köstebekler hem arama kurtarma hem de enkaz temizleme çalışmalarına katıldı. ABD’de dikkatlerini çeken bir diğer husus, ABD Kongresi’nin bütçe vererek kazı çalışmalarına katılmalarını sağladığı özel arama kurtarma ve enkaz kaldırma şirketleri olmuştu. Köstebekler insanların kazı yaparken para kazandığını görünce şoke oldular, bu işten para kazanılabileceğini hiç düşünmemişlerdi.
Köstebekler Hatay’da
Köstebekler, Türkiye’deki depremleri duyunca hemen organize oldular ve Türkiye’ye gelmek istediklerini Twitter’dan Meksikalı yetkilileri ve Türkiye’deki Meksika temsilciliklerini etiketleyerek kamuoyuna açıkladılar. Vize, pasaport ve koordinasyon için Meksika hükümetinden haber bekliyorlardı. Meksika’nın solcu Devlet Başkanı Obrador’un atadığı Meksika İstanbul Büyükelçisi Isabel Arvide Limon Köstebeklerin kendisini etiketlediğini görünce “Ben mi? Ne zaman? Neden? Ben yetkili değilim” gibi tuhaf bir tweet attı, muhaliflerin tepki göstermesi üzerine tweet’ini hemen sildi.
Büyükelçinin muhaliflerin tepkisini çeken yanıtı.
Büyükelçinin bu tepkisini Obrador hükümetinde görev yapan bir bakan telafi etti ve gönüllü ekiple iletişime geçip yardımcı oldu. Köstebekleri İstanbul Havalimanı’nda Meksika Başkonsolosluğu yetkilileri karşıladı, İstanbul büyükelçisi ise Twitter’dan “keşke haberim olsaydı, karşılamak isterdim” diyerek sitem etti. Büyükelçi yine muhaliflerin tepkisini çekti. Muhaliflerin büyükelçiye öfkeli olmasının asıl sebebi, onların iddiasına göre, büyükelçinin dışişleri tecrübesi olmamasına rağmen Başkan Obrador destekçisi bir gazeteci olması nedeniyle bu göreve atanmasıydı. Büyükelçi 2021’de Meksika’nın bağımsızlık kutlamalarında milli marş okunurken teamüllere aykırı bir şekilde “Yaşasın Obrador” diye bağırmış, konsolosluğun kutlamasına davetli muhalif Meksikalılarla tartışmıştı. Büyükelçi o günden beri muhalif basının eleştiri odağı olmuştu.
Meksika Başkanı Obrador ve Meksika’nın İstanbul Büyükelçisi Isabel Arvide Limon.
Kaderin cilvesi, Meksika devletinin yetersizlikleri nedeniyle kurulan Köstebekler bir başka afete yardım etmek için çıktıkları Türkiye yolculuğunda da Meksika devletinin sivil toplumla olan ilişkisinin kısa bir röntgenini çekmiş, bir kez daha halkın atanan devlet görevlilerinin liyakatini sorgulamasına sebep olmuştu. Büyükelçi ise kendisinin liyakat nedeniyle mi sadakat nedeniyle mi atandığını sorgulayan bir kullanıcıya net bir yanıt vermiş ve tartışmayı kapamıştı: “Bu durumda her zaman %100 sadakattir.”
Köstebekler İstanbul’da.
Köstebekler 8 Şubat’ta Adana’ya uçtu, ardından otobüsle Hatay’a geçti. Şimdi Hatay’da arama kurtarma çalışmalarına katılıyor, Türk yetkililerle ve diğer yabancı ekiplerle birlikte enkaz altında kalanlara ulaşmaya çalışıyor.
Köstebekler Hatay yolunda.
Dünyanın dört bir yanına yetişen, maaşsız, minimum devlet desteği, yoğun halk desteği ve bağışla gönüllü çalışan, New York’tan Haiti’ye insanları kurtaran 30 Meksikalı köstebek, inşallah Hatay’dan bütün Türkiye’ye güzel haberler vermeye devam edecek.
Umuda kazmaları, güzel haberleri arttırmaları dileğiyle…