Volkswagen, Temmuz başında Brezilya pazarındaki 70. yılını kutlamak amacıyla “Nesiller” adını taşıyan ve şirketin yeni çıkan elektrikli minibüsü ID. Buzz’u tanıtan özel bir reklam yayınladı.
Reklamı sadece Youtube’da 33 milyon kişi izledi. Yayınlandığı gün sabah 7’de Brezilya’nın solcu Cumhurbaşkanı Lula’nın eşi Rosangela Lula Silva ağlayarak Alman araba şirketinin reklamını Twitter hesabından paylaştı. Reklamı izleyince ağlayan sadece First Lady değildi, binlerce Brezilyalı reklamı izlerken gözyaşlarını tutamamıştı.
Reklamın Brezilyalıları bu kadar etkilemesinin sebebi tabii ki Volkswagen şirketine veya yeni çıkan elektrikli minibüse duydukları derin duygular değildi.
Reklamda 1982 yılında yüksek doz uyuşturucu nedeniyle henüz 36 yaşındayken hayatını kaybeden ve Brezilya pop müziğinin ilk temsilcilerinden “karabiber” lakaplı Elis Regina yer alıyordu. Elis Regina, yapay zeka ile hayata döndürülmüş, vefat ettiğinde 5 yaşında olan ve sonrasında kendisi gibi Brezilya’nın en ünlü şarkıcılarından biri olan Grammy ödüllü Maria Rita birlikte düet yapıyordu.
Maria Rita ve annesi Elis Regina, yapay zeka sayesinde buluştu
Maria Rita, yapay zeka sayesinde ilk kez erken yaşta kaybettiği annesiyle birlikte düet yapma şansını yakalamış, Volkswagen için “Como Nossos Pais (Ailelerimiz gibi yaşıyoruz)” şarkısını söylemişti.
Fakat Volkswagen’in reklamı bütün Brezilyalıların takdirini toplamadı. Birçok gazeteci, yazar, solcu siyasetçi, Elis Regina’nın kendi rızası olmadan yapay zeka ile canlandırılıp özel bir araba firmasının reklamında oynatılmasına tepki gösterdi. Kızı Maria Rita’nın rızası yeterli değildi, zira Volkswagen 1964-1985 yılları arasında Brezilya’yı tek yumrukla yöneten faşist askeri cuntayla iş birliği yapan, fabrikasında çalışan muhalif solcu sendika liderlerini cunta yönetimine ihbar eden bir şirketti.
Elis Regina ise askeri cuntaya karşı çıkan, cunta yönetiminin tehdidi nedeniyle az kalsın kariyerini kaybetme tehlikesi yaşayan, vefat etmeden bir sene önce şimdiki Brezilya Cumhurbaşkanı Lula’nın İşçi Partisi’ne üye olan muhalif solcu bir pop divasıydı.
36 yaşında hayatını kaybeden Brezilyalı pop divası Elis Regina
Kısa hayat hikayesinden de anlaşılacağı üzere Elis Regina bugün yaşasaydı Volkswagen’in reklam teklifini belki de reddedecekti.
Brezilya’nın “karabiberi”
1964 yılı hem Elis Regina hem de Brezilya için bir dönüm noktasıydı. 1 Nisan 1964 tarihinde küçüklüğünden beri müzikle uğraşan 19 yaşındaki Elis Regina ilk profesyonel albümünü çıkarmak için sözleşme imzalayarak Rio de Janerio’ya taşınmış, Brezilya ordusu da yönetime el koyarak ülkenin solcu Cumhurbaşkanı Goulart’ı görevden almış, 21 yıl sürecek olan askeri diktatörlük dönemi başlamıştı.
1964 askeri darbesini Brezilya’daki sağcılar hala sahipleniyor, Lula’dan önceki Cumhurbaşkanı Bolsonaro darbe dönemine duyduğu övgülerle gündeme gelmişti. Darbenin mirası hala ülkeyi ikiye bölen bir kutuplaşma sebebi.
Askeri cunta ülkedeki solcuları, liberalleri, en ufak bir itirazı dile getiren muhalifleri kaçırıp öldürdüğü, işkenceden geçirdiği faşist bir rejim kurarken; Elis Regina özgün sesiyle Brezilya’nın samba, baião gibi yerel müziklerini yabancı pop ritimleriyle harmanladığı Brezilya pop akımını başlatacak olan ilk albümlerini yayınlıyordu.
Regina, radyo ve televizyon programlarına çıkıyor, festivallere ve yarışmalara katılıyor, şarkıları özgüvenli sahne performanslarıyla daha da popülerleşiyor, Brezilyalıların kalbini kazanıyordu. Kısa bir sürede Brezilya tarihinin en çok satan albümlerini çıkaracak, ülke tarihinde 1 milyon üzerinde satan albüme sahip ilk sanatçı unvanını alacaktı.
Elis Regina genç yaşına rağmen özgün tarzıyla Brezilya’nın pop divası, Sezen Aksusu olmuştu. Askeri cuntanın bu popülerlikten rahatsız olması kaçınılmazdı. Elis Regina herkes gibi korkudan dolayı siyasi yorumlar yapmasa, muhalif fikirleri dile getirmese de cuntaya biat etmemiş, diğer sanatçılar gibi askeri cuntayı meşrulaştıran açıklamalar yapmamıştı.
Askeri cunta için sessizlik, tarafsızlık, apolitik bir duruş bile tehditti.
“Goriller” tepinince
Elis Regina, 1969 yılında bir dünya turnesine çıktı. Adeta askeri bir açıkhava hapishanesine dönüşen Brezilya’dan çıkmak, askeri cunta uzak olduğu yabancı ülkelerde konser vermek Regina’yı rahatlatmıştı.
Regina işte bu rahatlığı hissettiği bir kulis söyleşisinde Avrupalı bir gazeteciye Brezilya’dan bahsederken çok sert bir açıklama yaptı: “Gorillerden özür dilerim, fakat Brezilya goriller tarafından yönetilen bir ülke.” Brezilya’nın en ünlü sanatçısının ülkeyi tek yumrukla yöneten askeri cunta yönetimine goril demesi sansasyonel bir olaydı. Açıklama kısa bir sürede yurtdışına kaçan muhalif diaspora sayesinde yayıldı, cunta yönetimi öfkeliydi, fakat herkes tarafından sevilen bir sanatçıyı diğer muhalifler gibi kaçırıp, işkence edemezler veya öldürüp isimsiz bir mezara gömemezlerdi. Askeri cuntayı destekleyen kesimler de Elis Regina hayranıydı.
Cuntanın “Elis Regina” problemine bulduğu çözüm Elis Regina’nın itibarını yerle bir edecek sinsi bir intikam planıydı. Askeri cunta, Brezilya’nın bağımsızlık günü için düzenlenen resmi devlet kutlamalarında Elis Regina’nın Brezilya Milli Marşı’nı okumasını istedi. Elis Regina, neredeyse hepsi muhalif olan arkadaş, aile ve sanatçı çevresinden alacağı tepkileri düşünerek teklifi reddetmek istedi. Kendisinin de içi sinmiyor, askeri cunta yönetimini meşrulaştırmak, “Regina diz çöktü” dedirtmek istemiyordu. Fakat askerler oldukça netti: Regina, bu teklifi kabul etmezse hapse girecek, kariyeri bitecek, yeni doğan çocuğunu da belki bir daha göremeyecekti.
Elis Regina teklifi kabul etmek zorunda kaldı. Askeri cunta yönetiminin şaşalı kutlamasında milli marşı okudu. Korktuğu başına gelecek, adım adım büyüttüğü itibarı sarsılacak, en yakınlarının öfkesini çekecekti.
Yaşayan bir ölü
Elis Regina’nın kutlamalara çıkıp milli marş söylemesi, muhaliflerin öfkesini çekti. Bir zamanlar Regina’yı hayranlıkla dinleyen sanatçılar, aydınlar divaya sırt çevirdi. En sert tepki ise sürgünde yaşayan solcu karikatürist Henfil’den geldi.
Henfil, askeri cunta ile iş birliği yapan sanatçıları “yaşayan ölüler” olarak mezarlığa gömdüğü bir karikatür çizdi, “yaşayan ölüler” korosunun başında büyük bir coşkuyla şeflik yapan Elis Regina bulunuyordu. Elis Regina, çizdiği her karikatür sürgündeki muhalifler arasında konuşulan, karikatürleri el altından Brezilya’ya sokulan Henfil’in bu aşağılamasından dolayı çok üzüldü, konsere çıktığı için pişmandı.
Henfil’in Elis Regina karikatürü
Henfil de çizdiği karikatürden dolayı kısa bir süre sonra pişman olacak, çeşitli vasıtalarla Elis Regina’yı tanıyınca “keşke Elis Regina’yı çizmeseydim” diyecekti.
Elis Regina ise itibarını yine müzikle geri kazanacaktı. Askeri cuntanın yumuşadığı, demokrasiye geçiş sürecinin konuşulduğu 1979 yılında cunta rejimini siyasi af ilan etmesi, muhaliflerin sürgünden ülkeye dönmesine, hapisten çıkmasına izin vermesi için ikna etmeye çalışan Regina, halk desteğini arttırmak için bir siyasi af şarkısı çıkardı: “O Bêbado ea Equilibrista (Sarhoş ve İp cambazı)”
Regina şarkıda Henfil’in muhalif insan hakları aktivistti kardeşi Betinho’nun ülkeye dönmesinden, cuntanın işkence merkezlerinde öldürülen muhaliflerden bahsediyordu. Elis Regina’nın şarkısı kısa bir sürede rejim muhaliflerinin diline dolanacak bir “marşa” dönüştü.
Elis Regina, cuntanın zoruyla söylediği milli marşın bedelini yeni bir marş yazarak ödemişti. Elis Regina’nın şarkısından sadece 1-2 ay sonra cunta uluslararası alanda meşruiyetini arttırmak ve toplumun beklentilerini karşılamak adına af ilan edecek; demokrasiye geçiş dönemi başlayacaktı.
Erken bir veda
Elis Regina, 1982 yılında 36 yaşında yüksek doz alkol ve uyuşturucu aldığı için krize girdi ve hayatını kaybetti. Cenazesine binlerce kişi katıldı, Brezilya en sevdiği sanatçısını erken yaşta kaybetmişti.
Elis Regina’ya en dokunaklı veda yazısını ise Henfil kaleme aldı: “Biz erkekler senin uzun boylu, güzel ve çekici olmanı istedik. Biz erkekler sana tokat, yumruk attık, seni dövdük. Biz erkekler seni dizlerinin üstüne çöküp milli marşı söylettik, aşağılattık. Biz erkekler seni “yaşayan ölüler” mezarlığına gömdük.” Henfil hem son kez çizdiği karikatürden dolayı pişmanlığını dile getiriyor hem de Elis Regina’nın ölümünden dolayı erkek egemen düzeni suçluyordu, Regina’yı “erkekler ve erkek egemen düzen öldürmüştü”.
Henfil de 6 sene sonra AİDS nedeniyle hayatını kaybetti. 44 yaşındaydı. Ne Elis Regina ne Henfil 1989’da Brezilya halkının serbest seçimle 1964’ten sonra ilk kez Cumhurbaşkanını özgürce seçmesine tanık olamamış, birbirlerine düşmelerine sebep olan askeri cuntanın yıkılışını görememişti.
Elis Regina sadece askeri cuntanın yıkılışına değil, 3 çocuğunun da büyümesine şahit olamadı. 12, 7 ve 5 yaşındaki çocukları annesiz kalmıştı. 7 yaşındaki oğlu Pedro ve 5 yaşındaki kızı Maria, annelerinin izini takip etti ve çok başarılı birer sanatçı oldular.
Maria Rita annesi kadar olmasa da hatırı sayılır bir üne kavuştu, Grammy ödülü dahi aldı.
İşte Maria Rita’yı 51 sene sonra annesiyle buluşturmak ve şarkı söyletmek de Volkswagen’e nasip oldu.
2000 saatlik bir ekip çalışmasının sonucunda Elis Regina, yapay zeka ile yeniden hayata döndü ve kızı ile birlikte şarkı söyledi.
Yaşanan bunca olaydan sonra Elis Regina büyük ihtimalle askeri rejimle iş birliği yapan, çalışanlarını cunta yönetimine teslim eden bir şirketin reklamında oynamaz, bir daha itibarını sarsacak, taşıdığı sol değerlerle çelişecek bir bağlamda şarkı söylemezdi. En azından yapay zekayla kendisine ilahi söyletilen Celal Şengör kadar öfkelenir, dava açabilirdi. Ya da belki zamanla reklamı görünce duygulanıp Twitter hesabından paylaşan solcu First Lady Lula gibi yumuşar, kızı Maria Rita’nın ikna çabasıyla reklamda oynamaya ikna olurdu.
Elis Regina’nın tepkisini asla öğrenemeyeceğiz.
Fakat Brezilya’daki reklam kurumu, gelen tepkiler üzerine Volkswagen’in yeni reklamının etik kuralları çiğneyip çiğnemediğinin tespit edilmesi için bir soruşturma başlattı bile.
Yapay zeka teknolojisi gelişirken, içinden çıkamayacağımız yeni etik tartışmaları kucağımızda buluyoruz.
Halbuki Brezilya henüz geçmişin meselelerini halledememiş, yarım kalmış tartışmalara nokta koyamamış, Elis Regina’yı mezarında rahat ettirecek şekilde geçmişin hesabını tam verememişti, hele ki Regina’yı yok etmeye niyetlenmiş askeri cunta rejiminin en büyük hayranlarından Bolsonaro’nun 2019’da başkanlığı kazandığını, 2023’te ise kıl payı kaybettiğini düşünürsek…