Sosyal medyada Zizek’e atfen epey sıradan bir alıntıya tesadüf ettim: “Kötülerin kaybetmediği bir ülke, çocuklarına ahlakı öğretemez.” Teyid zahmetine katlanmadan burada iktibas ediyorum. Söylemiş olup olmamasının çok bir önemi yok doğrusu. Zira, Nasreddin Hoca fıkralarının ancak zekatı Nasreddin Hoca’ya aittir. Dikkat çeken şey alıntının altına konulan imza: “Sosyolog Slavoj Zizek”. Daha önce de Türkiye medyasında benzer tanımlamalara rastgelmiştim. Eğer münhasıran değilse bile yüzde doksan beş felsefeci olan bu filozofu sosyolog olarak görme/gösterme eğiliminin arkasında ne tür bir motivasyon var acaba? Belli ki bir taltif arzusu var. Sosyolojiyi dünyayı kurtaran bilim, geleceği haber veren bir kahin olarak görme eğilimi var Türkiye’de. Halbuki sosyoloji dünyayı kurtaramadığı gibi, Zizek de sosyolog değil. O bir filozof. Disiplinler arasındaki sınırlar yapay ve yalan olsalar da varlar, en azından bir filozofa sosyolog dedirtmeyecek kadar.
Hayranlık kadar kötü niyet ve önyargı da gerçekle karşılaşmamıza engel olabiliyor. Zihinlerdeki önyargı filozof Zizek’i yüceltmek için “sosyolog” yaptığı gibi düz Müslümanı kriminalize etmek için “Sünnici” ve nihayet Ceylan olarak anlaşılması gereken bir Kürtçe ismi de “Geyik” yapabiliyor.
Önceki gün X’te barış sürecinin silah bırakma adımını takdir eden şöyle bir not paylaşmıştım:
“Tarih veya kader Türk-Kürt ittifakını çağırıyor. Müslüman bir milletin üç ana unsuru tarih sahnesine dönme sancıları içinde ortak dilini arıyor. Kemalist anlatının hafıza ve benliği tahrip çabalarına rağmen Türk, Kürt ve Arap bir millettir. ‘Terörsüz’ bir Türkiye, terörsüz bir bölgenin, İslam ve insanlık onurunun sömürgeci terörizme karşı korunmasının anahtarıdır. Allah daim kilsin. Selahaddin’in kırık kolu iyileşiyor. Mekanın gerçek sahipleri geri dönüyor.”
Başka gündemlerin etkisinde gösterildiği anlaşılan bazı tepkiler gerçekten şaşırtıcıydı. Bundan “Sünni ittifakı” ve “İran düşmanlığı” çıkarsaması yapanlar oldu. Bunları yazan insanlar İran’dan nefret eden insanlar. Benim de Sünnicilikle alakam yok. Ayrıca Sünnilikten herhangi bir bahis olmadığı halde Sünnicilik atfı acaba nereden geliyor? Çok garip.
Müslümanların birliktelik ve dayanışmasına sadece sevinmesi gereken kimi insanların masum bir Müslüman dayanışması tavsiyesini “Sünnilik/Sünnicilik” olarak etiketlemesinin arkasında kötü niyet ve problemli bir anlayış var. Alevilik gibi Sünni olmayan Müslümanlık biçimleri üzerinden Müslümanlığı Sünniliğe indirgemek ve dine dair genel alerji ve yobazlıklarını Sünniliği şeytanlaştırarak ifade çabası var. Aleviliği İslamın dışında kurguladıktan sonra, İslamı Sünnilik olarak paketle, sonra da İslamofobini ilericilik veya Aleviseverlik olarak sun.
İslamdan genel olarak rahatsız olan bir kesimin Aleviliğin arkasına saklanarak Sünniliği bir kötülük olarak çerçevelemek ve bunun üzerinden Müslümanlığı bir suç gibi göstermek eğilimi dikkat çekiyor. Bu insanların Alevilik ilgisi Sünni olmayan bir inancın, Sünni olmayan bir Müslümanlığın hukukunu koruma çabası değil, bizzat Müslümanlığı Sünniliğe indirgeyerek Müslüman karşıtlığını Sünnilik eleştirisi olarak sunmak arzusundan kaynaklanıyor.
Yıldıray Oğur’un dünkü (“Geyik ninenin bundan haberi var mı?”) yazısında okumuşsunuzdur: Besê Hozat’ın annesi Alevi Kürt Xezal’ın ismi nüfus memurunun keyfince Ceylan yerine Geyik olarak nüfusa kaydedilmiș. Alevi ve Kürdü dayaktan geçiren aynı laik-milliyetçi gelenek Alevi’yi Sünniden, Kürdü Müslümanlıktan koruma pozları kesiyor.
Herşeyi iç siyaset (yeniden seçilmek) ve dış komplolar çerçevesinde anlamak isteyen bir muhalefet hastalığı var. Gerçekten zihni melekeleri dumura uğramış geniş bir kesim bu. Doğruya veya yanlışa, yalana veya gerçeğe aynı şablonlarla bodoslama dalan bir kesim. Gerçeğe duyarsız kalmayı seçen bu ideolojik körlüğün ne ülkeye ne de demokarsiye bir faydası olmuyor. Muhaliflik bu değil.
Xezal’ı Ceylan nine olarak anlama imkanı varken Geyik olarak anlamayı seçen nefret ve kibir, Müslüman dayanışmasını da Sünnicilik olarak duyup sunmayı tercih ediyor. Sorsan, Üçüncü Dünyacı, küresel eşitsizliğe karşı Güneyci, işine gelince postkolonyal yahut anti-emperyalist. Ama iş Müslümanlara gelince Avrupacı faşizan, elitist laik, Arap komşusunun acısına bigane bir ırkçı olabiliyor bu insanlar.