İmralı, Kandil. Devlet Bahçeli, Öcalan derken süreç hızlandı. Türkiye yeni yıla yeni bir rotayla girdi. Kürt meselesi dendiği an Yaşar Kemal’i anmadan olmaz. Tam 10 yıl olmuş bizi bırakıp gideli. Onunla 20.08.1995 tarihli Cumhuriyet Dergi’de yayınlanmış söyleşimizi arşivden çıkardım. Hakkında Der Spiegel dergisine yazdığı bir yazıdan dava açılmıştı. O da itirazlarını sürdürüyordu: “Dünya artık küçük bir köy oldu… Ben yazmışım, yazmamışım ne olacak? Ecevit gibi bir adam benim Türkiye’yi jurnal ettiğimi söylüyor. Ben muhtariyet de demiyorum. Dilini ver adama, adam kardeşinin dilini keser mi?…
Kürtler azınlık denemeyecek kadar büyük bir kitle. Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand’a Anadolu’nun bir mozaikler ülkesi olduğunu dilimin döndüğü kadarıyla anlattım. Milattan önce 3. yüzyılda Ege’de 30 kadar site vardı. Bu dönemde kaç dil konuşulduğunu tarihçiler de tam anlamıyla bilemiyor. En az 10 dil konuşulduğu belli. Homeros, İzmir civarındaki bir sitenin insanıydı. Yani yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük şairi, Anadolulu. Anadolu, binlerce yıldır dünya kültürüne kaynaklık etmiş. Bu zenginliği mozaik olmasından almış.” Yılmaz Güney işe nasıl girdi? …
“Yılmaz ilk defa bana geldi. Cumhuriyet’te çalışıyordum. Ben o zaman Cumhuriyet’e gelen mektupları okuyorum, röportaj yapıyorum, fıkra yazıyorum, bir de makaleleri koyuyorum. Anadolu Bürosu’nu sonradan ben kurdum. İçeriye yalnızca Adanalıları alabilirsiniz demiştim. Kapıdakiler Adanalı birisi gelmiş deyince göndermelerini söyledim. Esmer, kuru bir çocuk geldi. İktisat Fakültesi’nde öğrenciymiş. Tünel’de bir pansiyonda kalıyormuş. Parasını veremediği için çıkmak zorunda kalmış. Paraya ihtiyacı varmış ve iş arıyormuş..
Yılmaz bana bir hikaye okudu, baktım Türkçesi sağlam. Sen ne iş yaparsın diye sordum. Her işsiz gibi ne iş olsa yaparım, dedi… Adana’da Aksaray Sineması’ndan, Asri Sinema’ya, oradan açık hava sinemasına kaset taşırmış. Ben de o zamanlar Bu Vatanın Çocukları’nı yazmış ve Dar Film’e satmıştım. Atıf Yılmaz filmin rejisörü. Atıf, baş aktörü bana gösteriyor gösteriyor beğenmiyorum. Bunlar da filmi bir an önce yapmak istiyorlar Adana’ya gitmiştim. Bir çocuğu çok beğendim. Yakışıklı, büyük de kabiliyeti var. Atıf gönder dedi. Yılmaz’a da al şu taksi parasını dedim ve Atıf’a gönderdim. Yılmaz her şeyi cin gibi anladı. Bir sözleşme yaptılar üç bin liraya, yarısını da peşin verdiler. Yılmaz, iki saat sonra geldi. Daha önce kendisine verdiğim paraları iade ederek al abi paralarını dedi.”
Ve Yahya Kemal…
“Yahya Kemal’i severdi Nâzım. Örneğin Yahya Kemal’in şu dizeleri: ‘Mehlika Sultan’a âşık yedi genç/Gece şehrin kapısından çıktılar/Mehlika Sultan’a âşık yedi genç/Kara sevdalı birer âşıktılar.’” Yaşar Kemal, bir büyük tarihi miras bıraktı. Onun izleri sonraki yıllarımıza yön verecek kadar etkili. 10. yılında sevgiyle anıyoruz.