Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIZoom toplantısına katılmaktan terör örgütü üyeliğine…

Zoom toplantısına katılmaktan terör örgütü üyeliğine…

1640 kişi için hazırlanan iddianame bu aralar elden ele dolaşıyor. İçinde olmayan yok. Ünlü siyasetçiler, akademisyenler, aktivistler, gazeteciler, yazarlar. Bu 14 yılda HDK’nın toplantı, konferans, sempozyum, zoom toplantısı gibi etkinliklerinden herhangi birine katılmış herkesin adı buraya “terör örgütü üyesi” olarak yazılmış.

“Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından İstanbul’da düzenlenen ve iki gün sürecek olan “Halkların Özgür ve Eşit Yaşamı Yolunda, Çözüm Barışta” konferansı başladı. Konferansa pek çok ulusal ve uluslararası düzeyde siyasetçi, aydın, tarihçi, hukukçu, akademisyenler ve gazeteciler katılım sağladı. Altı oturumdan oluşan konferansın açılış konuşmasını HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş yaptı. Beştaş açılış konuşmasında, “Barış mümkündür” dedi. Barışı konuşmak için toplandıklarını vurguladı.”

15 gün önce gazetelerde çıkan bu haber yasadışı bir toplantıyla ilgili değildi.

İstanbul Taksim’de bir otelde düzenlenen toplantının başlığı da “Çözüm Barışta’ydı. Toplantının açılışını yapan Halkların Demokratik Kongresi eş sözcüsü Meral Danış Beştaş da DEM Parti Erzurum Milletvekili, eski grup başkanvekili, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve Meclis Anayasa Komisyonu üyesi.

Diğer eş sözcü Ali Kenanoğlu, eski HDP milletvekili ve Alevi dernekleri başkanı.

Ortada yasal olmayan hiçbir şey yok. Gazeteciler ve muhtemelen polis kameraları da bu iki günlük konferansı izledi.

Ama bundan iki hafta sonra aynı Halkların Demokratik Kongresi’nin 2011-2014 arası, yani 15 yıl önceki toplantılarından birine katıldıkları ya da bir şekilde HDK ile ilişkili oldukları için 30 kişi tutuklandı.

Tutuklananların yada haklarında ev hapsi ve adli kontrol kararı verilenlerin arasında neredeyse doğrudan DEM Parti ile ilişkili kimse yoktu.

Tanınan gazeteciler, yasal ve herkesin bildiği sol partilerin yöneticileri, mimarlar, ressamlar, Rum, Ermeni cemaatlerinden isimler, görme özürlüler için gazete çıkaran, çevre, mülteciler, kadın hakları üzerine çalışan aktivistler…

Önceki Wikipedia’dan Halkların Demokrat Kongresi’nin ne olduğunu okuyalım:

“2011 genel seçimlerinde Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile 20’ye yakın sosyalist parti ve hareket iş birliği yaparak Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nu oluşturuldu. Genel seçimlerde %10 seçim barajını aşamayacağı gerekçesiyle bağımsız milletvekilleri ile meclise girmeyi amaçlayan bu blok 41 ilde 65 bağımsız adayla seçime girdi. 36 aday seçilmeyi başararak meclise girdi. Partiler bu iş birliğini geliştirerek geniş bir Türkiye muhalefeti örgütlemek üzere çalışmalarına devam ettiler. 2011 yılının Ekim ayında bir kongre düzenleyerek bu iş birliğini genişlettiler. sosyalist partiler, sendikalar, kadın, LGBT ve çevre hareketleri, emek ve hak temelli sivil toplum örgütleri, Anadolu’da yaşayan çeşitli dini azınlıkların temsilcilerinden oluşan, 81 ilden 820 delegenin katılımıyla düzenlenen kongreye Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adı verildi.”

HDK, BDP’nin 2011 yılında Türkiye’nin batısındaki partiler, dernekler, sivil toplumcularla kurduğu Meclis’in adı. Bunun doğudaki adı DTK yani Demokratik Toplum Kongresi.

Durup dururken kurulmuyor HDK. Kürt siyaseti 2011’de o günlerdeki çözüm süreçlerinin de etkisiyle bir Türkiye partisi kurmaya karar veriyor. Yani sadece Kürtlerin merkezde olduğu değil, Türkiye’nin batısındaki sol partiler, dernekler, grupların da içinde olduğu bir çatı parti.

Halkların Demokratik Kongresi bu partinin ön girişimi aslında. Ekim 2012’de de bu HDK’dan Halkların Demokrasi Partisi HDP doğuyor.

HDP’nin içinde de HDK’dan çok sayıda parti, dernek, platform, grup “bileşen” olarak yer alıyor.

HDP kurulduktan sonra HDK da çalışmalara devam etmiş.

HDK adıyla kongreler, toplantılar, konferanslar, forumlar, atölye çalışmaları yapılmış.

Özellikle sol partiler ve onlara yakın gruplardan isimler davet edilmiş bu toplantılara

Sitesinde olan son etkinlikler şöyle:

Bakırköy Mimarlar Odası’nda Ekonomik Krizi ve Yansımaları konferansı.

Bakırköy SES sendikasında Ekonomik Kriz ve Kadın paneli.

2019’da Kenter Tiyatrosu’nda Göç, Mültecilik Sempozyumu.

Meclis’in altında alt meclisler de var.

Ama 14 yıldır suç olmayan bu toplantılara katılmak, geçen hafta 52 kişinin gözaltına alındığı bir operasyonla terör suçuna giriverdi.

Üstelik HDK diye bir yapı hala faalken ve daha 15 gün önce Taksim’de bir sempozyum düzenlemişken.

Üstelik gözaltına alınanlara özellikle 2011-2014 yılları arasında HDK toplantılarına katılımlarıyla ilgili sorular soruldu.

Peki nasıl oldu bu?

2023 tarihli Ankara merkezli olarak başlayan soruşturmanın temelinde 03.06.2022 tarihinde İstanbul’da HDK Genel Merkez Binası’nda yapılan aramalarda ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesi var.

Bu dijital malzemelerde adı geçen herkes için Ankara Başsavcılığı’ndan bir savcı 2024 yılının Nisan ayında doğrudan terör örgütüne üye olmaktan bir iddianame hazırlamış.

Kaç kişi için dersiniz?

Ankara merkezli iddianamedeki kişi sayısı tam 4753.

Bu 4753 kişiden İstanbul’da oturan 1640’ının dosyası görevsizlik ile Nisan 2024 yılında İstanbul’a gönderilmiş.

4753 kişi içinde kimler olduğu bilinmiyor.

Ama 1640 kişi için hazırlanan iddianame bu aralar elden ele dolaşıyor.

İçinde olmayan yok. Ünlü siyasetçiler, akademisyenler, aktivistler, gazeteciler, yazarlar.

Bu 14 yılda HDK’nın toplantı, konferans, sempozyum, zoom toplantısı gibi etkinliklerinden herhangi birine katılmış herkesin adı buraya “terör örgütü üyesi” olarak yazılmış.

Peki, nasıl terör örgütü üyesi ilan edilmiş bu kadar insan?

“HDK’nın Öcalan’ın talimatıyla 15 Ekim 2011’de kurulduğu” diye başlıyor iddialar.

Sadece bu cümle üzerine bile yüzlerce şey yazılabilir. Öcalan, o sırada hapiste olduğuna göre, bu talimat devletin denetiminden geçerek dışarıya çıkmış olmalı.

Ayrıca Öcalan’ın talimatıyla birşeyin yapılması suçsa, o suçu İmralı Heyeti, bütün partileri ziyaret ederek geçen ay defalarca işledi.

Savcılık, HDK’nın TBMM’ye alternatif olarak kurulduğunu iddia ediyor. TBMM’de DEM Parti üçüncü grupken, çoğu birkaç yüz kişilik sol partiler ve derneklerle alternatif TBMM kurulmuş demek ki!

“HDK’da, KCK sistematiğinde yer alan eşbaşkanlığa benzer şekilde eşsözcülük sistemi varmış”.

Doğrudan DEM Parti’de eşbaşkanlık var.

Peki HDK, nereden teröre bağlanmış.

İddianamede bu bir benzerlikle yapılmış.

HDK programı ile HBDH (Halkların Birleşik Devrim Hareketi) Temel ilke-amaçları metninin aynı ya da benzermiş.

Peki, HBDH ne?

“HDK bileşenleri içerisinde, bir çatı yapı olan HBDH terör oluşumundaki 9 terör örgütünün legal görünümlü yapılanmalarının yer aldığı, 12.03.2016 gibi yakın bir tarihte Irak’ta bulunan PKK terör örgütüne ait kamplarda aralarında TKP/ML’nin de bulunduğu birçok terör örgütü tarafından bir basın açıklaması yapılmış; birçok terör örgütü güç ve eylem birliği yapmak amacıyla Halkların Birleşik Devrim Hareketi adlı yapıyı kurduklarını ilan etmiştir. HDK tarafından, iç ve dış kamuoyunda demokratik haklar için mücadele verildiği şeklinde zahiri bir görüntü oluşturularak HBDH cephesindeki PKK ve diğer terör örgütlerinin silahlı terör örgütleri olduğu gerçeğinin maskelenmeye çalışıldığı”.

HDBH, 2016 yılında PKK’nın diğer sol terör örgütleriyle kurduğu bir üst örgüt. Duran Kalkan’ın Olacak O kadar sahnelerine benzeyen bir açıklaması dışında ne yaptığı. Meçhul bu yapı, özellikle PKK tarafından Suriye’de diğer sol terör örgütleriyle birlikte savaşmak için kurulmuştu.

Peki hangi tarihte?

2016’da.

HDK’nın kuruluşu?

2011.

Yani HDK, kendisinden beş yıl sonra kurulmuş bir terör yapılanmasına benzemekle suçlanıyor. Kurulan tek ilişki HDK içindeki bazı sol partilerin, silahlı örgütlerin siyasi kanatları olması.

Peki, HDK içindeki bileşenler kim?

“78’LİLER GİRİŞİMİ

BİL. EĞT. EST. SAN. ARŞ. VAK. (BEKSAV)

ÇAĞRI DERGİSİ

DEMOKRATİK ALEVİ DERNEĞİ (DAD)

DEMOKRATİK BÖLGELER PARTİSİ (DBP)

DEMOKRATİK İSLAM KONGRESİ (DİK)

DEMOKRATİK TOPLUM KONGRESİ (DTK)

DOĞU-GÜNEYDOĞU DERNEKLERİ FEDERASYONU

DOSTLUK KÜLTÜR DERNEĞİ (DKDER)

DOSTLUK VE KÜLTÜR DERNEĞİ (DKDER)

EZİLENLERİN SOSYALİST PARTİSİ (ESP)

GÖLGE KÜLTÜR SANAT

HALKLARIN KÖPRÜSÜ

İSTANBUL GERİ DÖNÜŞÜME KATKI DERNEĞİ (İGKAT-DER )

İŞÇİ SÖZÜ

İŞÇİLERİN SESİ

KALDIRAÇ

KÖMÜN DERGİSİ

LİMTER İŞ

MAYISTA YAŞAM KOOPERATİFİ

MEZOPTAMYA KÜLTÜR MERKEZİ

MUNZUR ÇEVRE DERNEĞİ

ÖZGÜRLÜKLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ

PARTİZAN

POLİTİKA GAZETESİ

SOSYALİST DAYANIŞMA PLATFORMU (SODAP)

SOSYALİST MECLİSLER FEDARASYONU (SMF)

SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ PARTİSİ (SYKP)

SOSYALİSTLER PARTİSİ (SOLDEP)

TEORİ VE POLİTİKA

YEŞİLLER VE SOL GELECEK PARTİSİ (YSGP)”

Bunların hepsi legal partiler ve dernekler.

Peki, geçen hafta gözaltına alınanlar ve 1640 kişinin hepsi bu gruplardan mı?

Çoğu değil. Hatta önemli bir kısmı bir grubun ya da partinin bile üyesi olmayan sivil insanlar.

Bir vesileyle HDK’nın bir toplantısına katılmışlar ya da adları bir listede çıkmış insanlardan bahsediyoruz.

Geçen hafta HDK kapsamında tutuklananlardan bazı isimlerin savunmasından okuyalım:

Gazeteci Elif Akgül: 2015 yılında üniversitede yüksek lisans yaparken sivil toplum örgütlerinin çağrısı üzerine ben de bağımsız feminist bir kadın olarak Ankara’daki toplantıya gittim ve delege olarak seçildim. Siyasi bir bağlantım yok, genel meclise bir kere gittim. Kurulda kimlerin olacağına yönelik isimler konuşulmuştu lakin amaçlarını bilmiyorum, siyasi faaliyetler yürüttüklerini biliyorum. 2011-2014 yıllarındaki Fethullahçı hakim-savcılar tarafından hukuksuz bir şekilde elde edilen tapeler… Zehirli ağacın meyvesinin zehirli olacağı ilkesi benim için de geçerli olmalı.”

Kadın hakları savunucusu İlknur Melengeç: “HDK’nın kadın meclisi üyesi değilim, ben kadınların mitinglerine giderim. Kadınlara yönelik bir şey yapıldığı zaman mutlaka giderim çünkü ben de bir kadınım. Meclis üyeliğim yok. 63 yaşına giriyorum. Son 10 yılımı yaşlı anneme ve kayınvalideme bakmakla geçirdim ve hâlâ da bakmaya devam ediyorum, ben de çok genç değilim. Demokrat bir insanım. Haksızlık görürsem giderim, 1 Mayıs toplantılarına katılırım. Terör örgütü falan ne münasebet! Ben anayasal haklarımı kullanıyorum. 40 yılın üzerinde Almanya’da yaşadım ve ailemdeki yaşlılar yüzünden buraya gelmek zorunda kaldım. Hayatım boyunca gayri meşru bir iş yapmadım ve yapmam da. Katıldığım bütün eylemler yasal eylemlerdir. İnsan 14 sene önceki şeyleri nasıl hatırlayabilir? Hatırlasa hatırlasa çok yakınının ölümünü, düğününü veya kendisinin geçirdiği bir ameliyatı hatırlar. Evimden Savaşın İzinde, Girit’ten Ayvalık’a Mübadiller kitabı alındı. Bu kitap nasıl suç unsuru olabilir? Böyle şeyler çok ağrıma gidiyor. Bu kitap beni nasıl suçlu yapabilir? Beğenmediğim bir şeyi protestoya gitmişim, bu beni nasıl suçlu kılar?”

Görme engelliler gazetesini yapan gazeteci Saime Oğuzhan:

“Herhangi bir terör örgütü ile irtibatım yoktur. Şişli’de aktif bir gazetecilik yapıyorum. Tanınan bir kişiyim, toplumsal çalışmalar da yapıyorum. 2007’den beri görme engelliler için bir faaliyet yürütüyorum.”

Gazeteci Ercüment Akdeniz: “Sabah işe giderken iki polis tarafından gözaltına alındım. Anahtarımı verdim, ‘Birlikte kapıyı açalım, şiddet vesaire olmasın’ dedim. Buna rağmen kapılar dövüldü, kötü görüntüler yaşandı, içeride ters kelepçe yapıldım. Defalarca yurtdışına gittim, geldim, hiçbir zaman kaçmayı düşünmedim. 2011-2012-2013 yıllarındaki tape kayıtlarıyla ilgili dönemin bütünlüğünü dikkate almak gerekiyor. Ben gazeteciyim, 15 yıl önceki olayları hatırlamıyorum. Dönemin bütünlüğü içinde çözüm sürecine giden bir süreç vardı. Çözüm sürecindeki her eylemi konuşmak lazımdır. Yeni bir süreç tartışılmaktadır. Ben barış gazeteciliği yapıyorum, yeni süreci de destekliyorum. Terör eylemi ile ilgili herhangi bir somut delil yoktur. Ne ile yargılandığımı anlayamıyorum. En son göç ve belediyelerle ilgili kitap yayınladım. Bu kitap ile ilgili onlarca randevu aldım, imza günleri yaptım, konuşmalar yaptım. Bununla ilişkili şeyler bile delil olarak sunulmuş. Dosyayı anlayamıyorum, şaşkınım.”

Ece Yıldız Karabacak: “2011 yılında uluslararası ilişkiler bölümünden mezun oldum. Tez kapsamında yerel siyaset konusunda çalışmayı planlıyordum. Legal bir platform olarak HDK’nin toplantısına katıldım. Sonra tez konusu başka bir yere kaydı, sonrasında da zaten katılmadım.”

Yakup Kadri Karabacak: “2009 yılında yüksek lisans için İstanbul’a geldim. Üniversite zamanlarında da siyasetle ilgileniyordum. SDP ile siyaseti takip ettim. Siyaseti bırakmak üzereydim. Yapılan 1-2 toplantıya belki katılmış olabilirim. HDK’da görev almadım. Sonrasında başka bir siyasi kurumda da yer almadım, yöneticilik yapmadım.”

1640 kişilik listede ismi olanlardan biri Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüksek Disiplin Kurulu’nun eski üyesi avukat Tuba Torun. Torun, X hesabından bir açıklama yaptı:

“Hepsi arkadaşlarımız, pırıl pırıl insanlar” diye twit atarken aralarında kendimin de olduğunu bilmiyordum. Dün akşam öğrenince acaba HDK ile ilgim ne olabilir diye baya bir düşündüm. Cevabını bugün öğle saatlerinde ancak buldum (soruşturma o kadar eskilere dayanıyor ve hatırlamak o kadar zor ki -bu da savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir esasında-) 2021 yılında HDK Kadın Meclisleri beni İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye dair online bir panele davet etmişti. Bir feminist, bir kadın hakları savunucusu, bir hukukçu olarak bu tür davetleri kesinlikle geri çevirmem, dolayısıyla kabul ettim ve Sözleşme’den çekilmeye dair bilgilendirme yaptım.
Bu kadar. Hiçbirimiz terörist değiliz. Kendi adıma asker bir babanın kızı olarak büyümüş, Atatürkçü, sosyal demokrat, ülkesini çok seven ve ülkeme -şu ana dek özümü idrak ettiğim kadarıyla- adaletin peşinde koşmak vasıtasıyla hizmet etmeye çalışan biriyim. CHP’de iki dönem Genel Merkez yöneticiliği yapmış, milletvekili adayı olmuş biriyim. Dünya tersine de dönse benden terörist çıkmaz. Çıkaramazsınız. O tutukladığınız insanlardan da çıkmaz.”

Yani HDK’nın online bir paneline katılmış olmak bile sizi bir terör örgütü üyesi listesine ekleyebiliyor.

Üstelik bunlar, Öcalan’ın PKK’ya silah bırakması için iktidardan çağrılar yapılırken, bu yolda epey yol alınmış, PKK’nın 40 yıl sonra silahlara veda etmesine doğru ilerlerken oluyor.

PKK’ya silah bıraktırmaya çalışırken, silahla, şiddetle ilgisiz 1640 hatta 4753 kişiden terörist çıkarmaya çalışmak akıl almaz bir çelişki.

Bu tuhaf soruşturma umarım çözüm sürecinin yarattığı pozitif havayı daha fazla bozmadan bir yerden döner.

- Advertisment -