Halk TV yazarı İsmail Saymaz, bugünkü (19 Ağustos) yazısında İYİ Parti tarafından düzenlenen “Ekonomide Kurtuluş Planı” programına dair izlenimlerine yer verdi.
Saymaz yazısında programı hazırlayan İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz’a “Babacan’ın başarı diye anlattığı, Türkiye’nin geriye gidişinin başlangıcı mı?” sorusunu yönelttiğini ve Yılmaz’ın da şu cevabı verdiğini yazdı:
“2011’de ortadoks ekonomi politikalarından sapıldı. Tayyip Bey’in baskılarına boyun eğmeye başlayarak, ‘Tayyip Bey’e öyle gösterelim, biz bunu yaparız’ şeklinde, işte o riyakarlık yavaş yavaş, ufak ufak yanlışlar, sonra büyüyor. Burada iki önemli şey var: Yanlış para politikası bizi buralara getirdi enflasyon açısından. Daha önemlisi, Türkiye’nin hiçbir zaman kalkınma hamlesi olmadı. Öyle bir endişeleri, planları, düşünceleri yoktu. Biz teşvik sistemiyle bilimsel şekilde onu getirmek için buradayız.”
“Bunu Ali Bey-Bilge Yılmaz mücadelesine çevirmek istemiyorum. Doğru da değil. Ama Ali Bey’in yapabileceğine inansaydım bugün burada olmazdım. Biliyorum, özellikle DEVA Partisi’nin trolleri yüzünden son haftalarda olay oraya doğru gidiyor ama fark etmişseniz cevap vermiyorum. Televizyonlarda ağzımdan Ali Bey’in adı çıkmıyor. Çünkü olay o değil.”
Bilge Yılmaz’ın bu açıklamaları sosyal medyada gün içerisinde en çok konuşulan konulardan biri oldu.
Bilge Yılmaz, akşam katıldığı Halk TV canlı yayınında ise geri adım atarak sözlerine açıklık getirdi. Yılmaz şu ifadeleri kullandı: “O zamanki Merkez Bankası politikaları Ortodoks politikalardan çıkmakla birlikte şu ankine göre daha başarılıydı. Şu anda olayı çığırından çıkarttılar. O zaman yine nispeten sağlıklı karar vermeye çalışıyorlardı. 2018’den sonra olay ciddi olarak tatsız bir hale geldi, Naci Bey (Ağbal) dışında. Biz bunları neden konuştuk? Bizim Merkez Bankamızdaki rezervlerin azalmaya başladığını görüyoruz, mevduatların dolara kaydığını görüyoruz ve ‘Bu neden oldu acaba?’ diye soruyoruz. Bir bilim adamı olarak sormam normal bunu. Tamam öyle bir şey oldu ama sonra daha kötü şeyler de oldu. Eğer bunu bireylere yıkarsak onların hakkını vermem de gerekir. Bireyleri yermek için söylemiyorum…”