Ana SayfaANALİZLERANALİZ | Diyanet İşleri Başkanı’nın Arapça ile imtihanı

ANALİZ | Diyanet İşleri Başkanı’nın Arapça ile imtihanı

Özgeçmişinde iyi derecede Arapça bildiği yazan, ilahiyat profesörü Ali Erbaş’a sorulan soru ammice değil standart Arapça yani fusha idi. Soruyu temel Arapça eğitimi alan birinin anlamaması mümkün değil. Ayrıca muhabir soruyu iki kez tekrarladı ve sorunun yarısı zaten Selahaddin-i Eyyubi ve Abdulkadir Geylani’yi içeren özel isimlerden ibaretti. Bu derece basit seviyede ve açıklıkta bir soru için tercüman istemesi Arapça anlama ve konuşmada Erbaş’ın yetersizliğini gösteriyor.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, kendisine sorulan Arapça soruya Türkçe tercüme istemesi gündeme oturdu. Erbaş’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde yer alan özgeçmişinde, “İyi derecede Arapça ve Fransızca biliyor” ifadeleri yer alıyor.

Erbaş, Bağdat’ta Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından restore edilen Abdulkadir Geylani Külliyesi ve İmam-ı Azam Külliyesi’ni ziyaret etti. Ziyaretin ardından Erbaş’a mikrofon uzatan bir muhabirin Arapça sorduğu soru için Erbaş’ın Türkçe tercüme talep etmesi şaşırttı. Sosyal medyada gündem olan görüntüler için, ‘Diyanet İşleri Başkanı Arapça bilmiyor mu?’ yorumu yapıldı.

Erbil merkezli Rudaw TV muhabiri, Erbaş’a “Selahaddin-i Eyyubi ve Şeyh Abdulkadir Geylani’nin İslama hizmetleri” hakkında Arapça bir soru sordu.

Erbaş, soru karşısında çevresindekilere, “Türkçe olarak bir şey yapabilirseniz” diyerek sorunun tercüme edilmesini istedi. Yapılan tercümenin ardından ise Ali Erbaş, “Hepsi bizim için çok önemli. Selahaddin-i Eyyubi ve tüm büyüklerimiz bizim için çok önemli ve yapmış oldukları hizmetleri her zaman hayırla yad ediyoruz” yanıtını verdi.

Özgeçmişinde iyi derecede Arapça bildiği yazıyor

Sosyal medyada kısa sürede yayılan o görüntülerin ardından, ‘Diyanet İşleri Başkanı Arapça bilmiyor mu?’ gibi yorumlar yapıldı. Erbaş’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın resmi internet sitelerinde yer alan özgeçmişinde, “İyi derecede Arapça ve Fransızca bilmektedir” ifadeleri yer alıyor.

Peki Erbaş, Arapça bilmiyor mu?

Arapçanın diğer diller gibi teorik, gramer, okuma-anlama ve diyalog gibi boyutları düşünüldüğünde, dili bilmediğini söylemek zorlama olacaktır. Ancak Rudaw muhabirinin sorusunun basitliği göz önüne alındığında Erbaş’ın dinlediğini anlama ve cevap verme konusunda ciddi zayıflığı olduğu ortada. 

Arap dünyasında genelde “ammice” adı verilen bir çok yerel lehçe konuşuluyor. Araplar kendi aralarında da bu lehçe farklılıkları sebebiyle iletişimde zorlanıyorlar. Bu sebeple de din, basın ve medyada ortak Modern Standart Arapça (fusha Arapça) kullanılıyor. Arap olmayanlar da ammice değil, fusha Arapça öğrenirler.

Erbaş’a sorulan soru da ammice değil fusha idi. Yani soruyu temel Arapça eğitimi alan birinin anlamaması mümkün değil.

Ayrıca muhabir soruyu ikinci kez tekrarladı. Kaldı ki sorunun yarısı zaten Selahaddin-i Eyyubi ve Abdulkadir Geylani’yi içeren özel isimlerden ibaret. Bu derece basit seviyede ve açıklıkta bir soru için tercüman istemesi, Arapça anlama ve konuşmada Erbaş’ın yetersizliğini gösteriyor.  

- Advertisment -