Seçimlerden sonra muhalif medyada kimi isimler, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sonuçlarındaki sorumluluğu üstlenerek istifa etmeye çağıran bir tutum sergiledi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun CHP genel başkanlığına aday olduğu ‘hissiyat’ı uyandıran “değişim” vurgulu konuşmaları da muhalif medyadaki tartışmalarda doğal olarak vurgulanan konular arasında yer alıyor.
Sözcü’nün manşetinde İsmail Saymaz’a konuşan Özgür Özel: “Sorumluluktan kaçmayacağım”
Sözcü gazetesi, bugün (12 Haziran), İsmail Saymaz’a konuşan CHP Meclis Grup Başkanı Özgür Özel’in “Sorumluluktan kaçmayacağım” sözlerini manşete çıkardı.
Başlığın hemen altında Özel’in “Kılıçdaroğlu’na bu süreçte haksızlık yapılmamalı. Değişim kararlı ve vefalı olmalı” sözleri yer aldı.
Manşetin hemen üstünde de İmamoğlu’nun “Menzile yürümede net kararlıyım” sözleri başlık atıldı.
Cumhuriyet: “CHP’li belediye başkanları ‘sancısız değişim’ için harekete geçti”
Cumhuriyet’in bugünkü (12 Haziran) manşetinde CHP’li 60 belediye başkanının CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla “sancısız değişim” için görüşeceği haberi var.
“Bayrak açma niyetleri yok” vurgusuyla verilen haberde Başkanların genel görüşü olarak “Değişimden yanayız ama bu sancılı olmamalı. Genel başkanımızı seviyoruz, onu üzmeden değişimin olması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerine yer verildi.
Manşet haberin hemen altında İmamoğlu’nun dün gazetecilerin “Genel başkanlığa aday mısınız” sorusuna verdiği “Aday olduğum tek şey aynen İstanbul’daki gibi büyük bir değişim” cevabı, “İmamoğlu yine ‘değişim’ dedi” başlığıyla yer aldı.
Halk TV: ‘Eren Erdem’in genel başkan yardımcısı olması yandaş yazarı bile çileden çıkarttı’
Halk TV’nin sitesinde, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın Eren Erdem’in CHP Genel Başkan Yardımcısı yapılmasını eleştirmesi, “Yandaş yazarı bile çileden çıkarttı” başlığıyla sunuldu.
Bila: “Kılıçdaroğlu da İmamoğlu da bu süreci CHP’yi parçalamadan yönetmelidir”
Halk TV’nin sitesinde Fikret Bila, “CHP parçalanmamalıdır” başlıklı bir yazı yazdı. Bila, içinden geçilen süreçte Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’na büyük sorumluluk düştüğünü söyledi.
Bila’nın yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Kılıçdaroğlu’nun liderliği tartışmaya açıldı. Partide istifa etmesi gerektiği yönünde bir tepki gelişti.
Yönetimin değişmesi gerektiği görüşünü dillendiren Ekrem İmamoğlu dolaylı olarak liderliğe aday olduğunu ima etti.
Kılıçdaroğlu ise istifa etmeyeceği, yerel seçimden önce kurultayı toplayacağını, belediye başkanlarının yeniden aday olmaları gerektiğini savunarak genel başkanlığa yeniden aday olacağı mesajını verdi.
Bu aşamada Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’na büyük sorumluluk düşüyor.
Kılıçdaroğlu da İmamoğlu da bu süreci CHP’yi parçalamadan yönetmelidir.
Yerel seçimler öncesinde sosyal demokratların bölündüğü 1994 seçimlerini incelemeleri gerekir.
1994 yerel seçimlerinde SHP, DSP ve CHP ayrı ayrı aday gösterdiler, İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını yüzde 25 oy alan AK Parti’ye kaybettiler ve 25 sene geri alamadılar.
Bu gerçek anımsanırsa CHP’deki tartışma ve iç mücadele parçalanmaya yol açmadan demokratik ve şeffaf biçimde yürütülmelidir.”
Küçükkaya: “İhale tek kişiye mi kalacak?”
Halk TV’nin sitesinde yazan İsmail Küçükkaya da Kılıçdaroğlu’na yapılan eleştirilerle ilgili “İhale tek kişiye mi kalacak” diye sordu.
Küçükkaya’nın yazısının ilgili bölümü şöyle:
Kılıçdaroğlu son kez şans denedi. Riskliydi; o riski üstlendi, olmadı.
Peki o Millet İttifakı’nın adayı değil miydi? Konuşulmayanlar arasında onlar da var. Niye?
Sorumluyu arayalım ama tek kişi mi? İhale tek kişiye mi kalacak? Diğer hiçbir lideri gündeme almadan yapılacak tüm değerlendirmeler eksiktir.
Yanardağ: “Kılıçdaroğlu’na rakip gösterilenler, partiyi daha sağa çekecek bir ‘yenilenme’ anlayışına sahip”
Tele 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Tele 1’in sitesinde dün yayımlanan yazısında Kılıçdaroğlu’nu partiyi sağa çekmekle eleştirdi ancak “Kılıçdaroğlu’na rakip olarak gösterilen kişilerin, partiyi daha sağa çekecek bir “yenilenme” anlayışına sahip oldukları biliniyor” diye yazdı.
Yanardağ’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal döneminde yeterince sağa kayan partiyi, kimliğinden daha da uzaklaştırmıştır. CHP, bu dönemde hiç olmadığı kadar sağa savrulmuştur. Parti halkçı, sol, kamucu, anti-emperyalist ve devrimci çizgisinden uzaklaşmış, cumhuriyeti ve laikliği savunmaktan kaçınmış, kendi tarihsel kimliğine yabancılaşmıştır.
(…)
CHP’de, Kılıçdaroğlu’na rakip olarak gösterilen kişilerin, partiyi daha sağa çekecek bir “yenilenme” anlayışına sahip oldukları biliniyor. Öyle ki, bu zihniyet “Abdülhamit de bizim Atatürk de bizim” diyen bir yaklaşımı temsil ediyor. Oysa biri Ortaçağı ve feodal bir din tarım devletini, diğeri ise aydınlanma ve moderniteyi temsil ediyor. Bu tutum sahipleri, Cumhuriyeti tasfiye eden ve İslamcı bir rejimin kurulmasını tamamlamaya yönelen iktidarın çerçevesini çizdiği verili durumu kabul etmiş görünüyor.”