Serbestiyet: Altı yıl önceki Kobani olayları ile ilgili olarak başlatılan son HDP operasyonunu hukukilik bağlamında tartışmak anlamlı mı? Değilse, iktidar hangi siyasi sonuçları üretmek için baş vurmuş olabilir böyle bir soruşturmaya.
Etyen Mahçupyan: Bu tutuklamalar hukukun siyasetin elinde nasıl kolayca araçsallaşabildiğine yeni bir örnek. Hukuki sonuç vermeyeceği aşikar olan bir dosyanın yıllar sonra sanki yeni bilgi bulgu varmış gibi kullanılması, ahlaki kaygılar taşımayan bir yönetim anlayışına işaret ediyor.
Bu hamle HDP ile PKK arasındaki her türlü fikirsel benzerliği şiddet eylemi kılmaya çalışıyor. Böylece bir yandan muhtemel AİHM kararlarına karşı yurt içinde bir milliyetçi kalkan oluşturmak, aynı anda da muhalefetin çekingen, etkisiz ve kendi içinde kırılgan bir konuma sıkışması isteniyor.
İktidar AKP ve MHP’yi aşarak onları bütünleştiren devletçi bir milliyetçiliğin taşıyıcısı. Dolayısıyla Kürt meselesini bir bütün olarak terörize edebildiği ölçüde, muhalefeti paralize edeceğini ve Batı ile muhtemel pazarlıklara daha ‘geriden’ başlayabileceğini hesaplıyor olabilir.
Tutuklamaların zamanlaması ise önemli. Faiz artışının hemen akabinde gerçekleştirilmesi, o ana kadar beklenmesinde yarar göründüğünü ima ediyor. Nitekim ekonomide ilk kez rasyonel bir tasarrufta bulunulması iş çevrelerinin, yani ülke burjuvazisinin takdirine mazhar olmakta. Bu durumda HDP’nin üzerine yürümek operasyonu fazla eleştiri almadan yapabilmenin de zeminini sağlıyor ve sanki bu operasyonlara bir toplumsal destek varmış gibi gözüküyor.
Eğer muhalefet iktidarın oyun kurallarını kabullenir ve çekingen kalırsa, bir hukuksuzluk daha normalleşecek ve süregiden yozlaşmaya katkıda bulunacak…
Oral Çalışlar: Kobani olaylarının üzerinden 6 yıl geçti. Davalar açıldı. Sonuçlandı. Bugün başlayan operasyonu hukuki bir operasyondan çok siyasi bir operasyon olarak sayabiliriz. Neden birden HDP’nin üzerine bu kadar sert bir şekilde gidildi? Muhtemelen devletin tepesinde bir siyasi değerlendirme yapıldı ve düğmeye basıldı.
Bunun 2023 seçimlerine yönelik bir tarafı da olabilir. Son günlerde İYİ Parti’nin Kürtlere yönelik yeni söylemi, CHP’nin Kürtçe eğitim konusundaki yeni düşünceleri… Bunlar iktidarda “Kürtleri kaybediyor muyuz?” endişesi yaratmış olabilir. Operasyon, Batı ile yeni müzakere döneminde içeride çıkması muhtemel muhalif sesleri susturma çabası olarak da görülebilir.
Hukukun bu kadar siyasallaştığı bir ortamda, meselenin hukuki yanının önemsizleştiğini görmek de demokrasi açısından ciddi bir gerilemeye işaret ediyor.
Vahap Coşkun: Haklarında gözaltı kararı çıkarılan kişiler, daha önce bu konuyla alakalı birçok kere ifade vermişlerdi. 2016’da HDP milletvekillerine ilk operasyon yapıldığında da soruşturma konularından biri buydu. Başsavcılık bugünkü açıklamasında yeni bir soruşturmadan veya yeni bir delilden bahsetmiyor, neden bugün böyle bir gözaltı dalgasını başlattığı konusunda da herhangi bir açıklama yapmıyor. Dolayısıyla burada hukukun gereği olan bir işlemden değil, hukuk aracı kılınarak gerçekleştirilen siyasi bir faaliyetten söz etmek daha doğru olacaktır.
Hukukla siyasi alanı tanzim etmeyi amaçlayan bu operasyonun başlıca üç amacından bahsedilebilir: Erdoğan’ın siyasi rakiplerinin hayati derecedeki davalarını soruşturmakla yükümlü olan Başsavcının Erdoğan’a bağımlılığını gözler önüne seren düğün ziyareti ve ziyarete dair fotoğraflar, mızrağın çuvala sığmadığını gösterdi. Dolayısıyla HDP’ye yönelik operasyonun ilk amacı, Başsavcının Külliye ziyaretine dönük sert eleştirilerin önünü kesmek ve muhalefete gözdağı vermektir. İkincisi, iktidarın bilhassa dış politikadaki zig-zaglarını kamuoyunun gözünden kaçırmak, muhalefeti bu meseleyle meşgul edip gündemi değiştirmektir. Üçüncüsü de, HDP’yi etkisizleştirmek, Kürt meselesi üzerinden kutuplaştırmayı artırmak ve muhalefet kanadında bir çatlak oluşturmaktır.