1971’den bu yana, federal bir yönetime sahip olan Birleşik Arap Emirlikleri, temelde yedi emirlikten oluşuyor. Abu Dabi, Dubai, Acman, Füceyre, Resü’l Hayme, Şarika ve Ümmü’l Kayveyn belli oranlarda ve kurallarda yönetimi paylaşıyorlar fakat Abu Dabi’nin lideri ülkenin de lideri oluyor. Dubai yöneticisi ise başbakanlığı ve devlet başkan yardımcılığını alıyor. Abu Dabi ve Dubai’nin hem tarihsel olarak devletin kuruluşunda ön plana çıkması hem de siyasi ve ekonomik olark diğer emirliklerden güçlü olmaları, iki hanedana ayrıcalıklı bir statü kazandırıyor.
Muhammed bin Zayid Al-Nahyan, BAE’nin kurucu başkanı olan Zayid bin Sultan’ın oğlu. Şeyh Zayid olarak bilinen kurucu başkanın vefatı ile oğlu Halife bin Zayid 2004 yılında liderliğe geçti ve erkek kardeşi, Muhammed bin Zayid, nam’ı diğer MbZ, veliaht prens ilan edildi. Fakat Şeyh Halife’nin sağlık sorunlarının artması ve MbZ’in aktif ve kabul gören gölge liderliği aslında Dubai’yi yöneten Al-Maktum ailesi ve MbZ arasında paylaşılan bir BAE resmi ortaya çıkardı.
Al-Nahyan ailesine yakından baktığımızda dikkatleri ilk çeken şey, Şeyh Zayid’in eşleri arasından Şeyha Fatıma bint Mubarak’in çocuklarının ön plana çıktığı bir hanedana evrilmiş olmasıdır.
Al-Nahyanlar, Arap Körfezindeki pek çok büyük aile gibi birkaç yüzyıl önce, Yemen’den, Nahyan Vadisi’nden, göçmüş günümüz BAE’sine yerleşmişler. Şu an ki devlet başkanı MbZ ve erkek kardeşleri, Şeyh Hamdan, Şeyh Hazza, Şeyh Tahnun, Şeyh Mansur ve Şeyh Abdullah hem hanedanlıkta hem devlet yönetiminde hâkim olmaları ve birbirlerini desteklemeleri nedeniyle ‘Fatıma’nın oğulları bloğu’ olarak bilinirler.
BAE’nin Yemen’deki politikaları da hem aynı anneden olan kardeşlerin birbirini desteklemesi hem de asıl geldikleri topraklara karşı bunu bir sorumluluk olarak gördükleri yönünde yorumlanıyor. Şeyha Fatıma geçtiğimiz haftalarda Türkiye ve Suriye’deki depremzedelere yaptığı 14 milyon dolarlık cömert yardımla haberlerde yer almıştı.
BAE’li resmi makamlarca yayınlanan veliaht prens ilanına geldiğimizde, bu durumun hem Emirliklerin federal yapısı hem de Al-Nahyan ailesinin hanedanlık düzeni içinde belli değişikliklerin habercisi olduğunu görüyoruz. MbZ geçtiğimiz mayıs ayında göreve geldiğinde veliaht prens olarak kardeşlerini mi oğlunu mu atayacağı bir merak konusu oldu.
Hem devletin yüksek kademelerinde ve kilit rollerinde erkek kardeşlerinin çalışması hem de ‘Fatıma’nın oğulları bloğu’ olarak birbirlerine destek olmaları veliaht prensin kimliği üzerine tartışmaları, Al-Nahyan arasında bir seçim mi yapılacak yoksa MbZ’in kendi soyu mu tayin edilecek soruları arasında ikiye böldü.
Geldiğimiz noktada üç önemli atama oldu. Birincisi, MbZ’in oğlu, Şeyh Halit veliaht prensliğe atandı. İkincisi, ‘Fatıma’nın oğulları’ bloğundan erkek kardeşleri Şeyh Tahnoun (Ulusal güvenlik danışmanı ve Abu Dabi yatırım otoritesi başkanı) ve Şeyh Hazza (Abu Dabi İcra Konseyi başkan yardımcısı) Abu Dabi emirliği emir yardımcılığına getirildi. Üçünü olarak, bir diğer erkek kardeşi Şeyh Mansur-Dubai’nin emiriyle paylaşacağı- devlet başkan yardımcısı görevine atandı.
Şeyh Mansur’un atandığı görev aslında sadece Dubai’nin yöneticisine verilen ve federal yönetimin temel iş bölümlerinden birini temsil ediyor. O nedenle, BAE’nin federal yönetimini adım adım merkezileştirdiği iddiaları bu noktada destek kazanıyor.
Buna ek olarak, Şeyh Mansur, Dubai emiri Şeyh Muhammed bin Raşid El-Maktum’un damadı. Diğer bir deyişle, BAE başkan yardımcılığı damat-kayın peder arasında iş bölümü ile yürüyecek. Bu değişikliğin Al-Nahyan-El-Maktum aileleri arasında daha az soruna yol açması için, göreve diğer kardeşlerin değil damat Şeyh Mansur’un seçildiği aşikâr. Şeyh Mansur aynı zamanda Manchester City futbol kulübünün sahibi ve BAE’nin 17 milyar dolarlık Mubadala yatırım fonunu yönetiyor.
Yeni veliaht prens Şeyh Halit ise, 1982 doğumlu, uluslararası ilişkiler eğitimini Şarika emirliğinde tamamlayıp, Londra Kings College Üniversitesinde savaş çalışmaları alanında doktora yapmış ve Asya savunma sporlarına ilgisi ile biliniyor. 2016 yılından bu yana, ulusal güvenlik danışmanlığında görev alıyor ve tipik bir veliaht prens olarak ekonomiden dış politikaya pek çok alanda devlet görevi var. Fakat askeri eğitim alan babası ve babasının bölgeye yön veren güvenlik politikaları düşünüldüğünde, Şeyh Halit’in yıllar içinde daha ciddi bir rol alarak MbZ’in kurduğu prestiji ve gücü yönetmek için tecrübe kazanmaya zorlanacağı kesin. Aksi takdirde güçlü siyasi figürler olan amcaları içinde bir meşruiyet sorunu yaşayabilir ve Dubai’in artan ekonomik gücü karşısında babası kadar iyi bir siyasi manevra alanı oluşturamayabilir.
Görünen o ki, MbZ oğlunu veliaht prens ilan ederken hem Fatıma’nın oğulları arasında hem Al-Nahyan ailesi içinde belli dengeleri gözetmeye çalışarak kardeşlerinin liderliğe yakın makamlara atanmasını sağladı. MbZ istikrarlı adımlarla yürüyen güçlü bir lider olarak, BAE içinde de kendi soyunu ön plana çıkaracak yıllara imza atacağa benziyor.