Ana SayfaHaberlerBoğaziçi Hukuk’a ‘uygun’ dekan bulundu

Boğaziçi Hukuk’a ‘uygun’ dekan bulundu

Bir gece yarısı kararnamesiyle kurulan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanlığına Prof. Dr. Selami Kuran atandı. Deniz hukukçusu Kuran, eski MHP MYK yedek üyesi ve 2015 genel seçimlerinde AK Parti’den milletvekili aday adayı. Televizyon tartışmalarının ‘yıldız’ ismi Selman Öğüt’ün yüksek lisans ve doktora danışmanı olan Kuran, 2018’de AİHM yargıçlığına aday gösterilmiş ama mülakatı geçememişti. Sık sık Ahaber ekranlarında görünen Kuran’ın eşi Hülya Kuran da ATV’de yayın yapan Esra Erol’un programının avukatı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla kurulan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne dekan olarak, Marmara Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran atandı.

Lisans, yüksek lisans ve doktorasını İsviçre’de Zürih Üniversitesi Hukuk ve Siyasal Bilimler Fakültesi’nde tamamlayan Prof. Dr. Selami Kuran, doçentlik ve profesörlük unvanlarını ise Marmara Üniversitesi’nde aldı. Fakültenin Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı olan Kuran, aynı zamanda İstanbul Barosu’na kayıtlı bir avukat.

Kuran’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektör Prof. Dr. Melih Bulu gibi siyaset geçmişi var.

Siyasete MHP’de başlamış. MHP’nin Merkez Karar Yönetim kurulunda yedek üye olmuş.

2015 genel seçimlerinde ise adaylık başvurularının bitmesinin ardından MHP’den istifa ederek, AK Parti’den İstanbul 3. Bölgede milletvekilliği aday adaylığı için başvurmuş.  MHP MYK yedek üyesi Kuran’ın AK Parti’den aday olması o dönem gazetelerde de haber olmuştu.

Fakat, yine tıpkı Melih Bulu gibi, Selami Kuran da aday adayı olduğu 2015 genel seçimlerinde AK Parti tarafından milletvekili adayı olarak gösterilmemişti.

Kuran’ın bir başka özelliği televizyon tartışmalarındaki performansları ve Pelikan örgütlenmesiyle  tanınan Selman Öğüt’ün yüksek lisans ve doktora danışmanı olması.

Selman Öğüt’ün Marmara Üniversitesi’nde Kamu Hukuku bölümüne araştırma görevlisi kadrosu ile alındığında Selami Kuran Kamu Hukuku Anabilim Dalı Başkanı’ydı.

Selami Kuran, 2010 yılında Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü’nde yüksek lisans yapan Selman Öğüt’ün yüksek lisans danışmanlığını yapmış.

2013 yılında ise yine Marmara Üniversitesi’nde bu kez Kamu Hukuku alanında doktora yapan Öğüt’ün tez danışmanlığını yine Selami Kuran üstlenmiş.

2020’nin sonunda Medipol Üniversitesi’nden ayrılan Selman Öğüt, “daha iyi bir teklif dolayısıyla kurumdan ayrıldığını” ifade etmişti. Öğüt’ün sözünü ettiği “daha iyi teklif”in Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi olup olmadığı ise merak ediliyor.

Prof. Dr. Selami Kuran’ın ismi 2018 yılında da medyada haber oldu.

Kuran, boşalan Türkiye’nin AİHM yargıçlığına hükümet tarafından gösterilen üç hukukçu arasındaydı.

Kuran AİHM adaylığı için girdiği mülakatta elenmişti. Daha sonra kendi yaptığı açıklamada 15 Temmuz darbesiyle ilgili sorulan bir soruya verdiği cevap üzerine mülakatta komisyonundaki üyelerle tartıştığını anlatarak, kendi isteğiyle adaylıktan çekildiğini söyledi.

Kuran geçen ay AİHM tartışmaları sırasında A Haber’e çıkarak, AİHM’in Türkiye’ye karşı siyasi davrandığını anlatmıştı.

https://www.ahaber.com.tr/video/gundem-videolari/aihm-kararlari-hukuki-mi-siyasi-mi-aihme-yargic-olarak-aday-gosterilen-isimden-a-habere-ozel-aciklamalar

Selami Kuran, sık sık A haber ve Kanal24 ekranlarında görünen bir isim.

Selami Kuran’ın kendisi gibi avukat olan eşi Hülya Kuran da ATV’de yayın yapan Esra Erol’dan programının avukatlığını yapıyor.

Aydınlar Ocağı Başkanlığı yapmıştı

Prof. Selami Kuran ayrıca 2009’a kadar Avrupa Yakası Aydınlar Ocağı Başkanı’ydı. Kuran 2009’da görevi devrederken yaptığı konuşmada “ “Türkiye’nin uluslar arası pozisyonuna baktığımızda Türkiye’de yaşadığımız ayrılıkçı terör örgütünden, sosyal yaşantımızdaki ayrımcılığa, ekonomiye bir çok sorunumuz var. bu sorunların temelinde iki tane çözüm vardır. Birincisi Türkiye’nin üniter yapısıdır. Doğudan, batıya, kuzeyden güneye 72 milyonun yaşadığı ülkenin üniter yapısının korunmasıdır. İkincisi farklı sosyal grupların milli kültür çerçevesinde bir araya gelmesiyle olur. Türkiye’nin milli değerlerinin korunması gerekir. Belli grupların demokratik hakları anlamında reformun yapılması kaçınılmazdır. Ama bunu Türkiye’nin üniter yapısını bozmadan, Türkiye’nin birliği çerçevesinde yapılmalıdır. Üniter ve milli değerlerin zedelenmesi durumunda devlet, yapısını kaybederiz. Devlet dediğimiz bir milletin onurudur. Bunun yanında din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin, demokratik, laik hukuk devleti olduğunu bilerek, sahip çıkmamız gerekiyor” demişti.

- Advertisment -