Gazeteci Tolga Şardan, MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na yargıdaki çürüme ile ilgili bir rapor sunduğunu yazmasının ardından tutuklandı. Siz bu tutuklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son dönemde pek çok gazeteci tutuklanıyor. Merdan Yanardağ mesela söylediği bir söz yüzünden tutuklandı, cezaevinde kaldı, yargılandı. En son Tolga Şardan bunu yaşıyor. Tolga Şardan meselesi üzerine biraz durmak lazım çünkü oldukça simgesel bir durum. Diğer tutuklamalara baktığımız zaman sözün, belirli konulardaki tutumların, siyasi çıkışların ya da haberlerin önünün tıkandığı bir adliye politikası izliyoruz.
Öcalan ile ilgili edilecek herhangi bir pozitif lafın, hatta Öcalan kelimesinin zikrini bile bir suç haline çevirecek bir politika izleniyor Türkiye’de. Başka konularda da benzer şeyler söylenebilir. FETÖ meselesi örneğin… Bunlar açısından anti-demokratik, basını susturan bir otoriter sistem uygulaması var. Tolga Şardan’ın tutuklanması da bunlar gibi. Ama yine de bir farkı var. Devlet içerisinde bir dizi kargaşaya, bir dizi karanlık noktaya çomak sokulmuş duygusu veren ve çomak sokmanın yarattığı tepki sebebiyle yaşanan bir tutuklama görüntüsü var karşımızda. Yani karanlık bir iş var, pis bir iş var, birilerinin çıkarlarına dokunuldu da bu tutuklama geldi duygusu pek çok gazetecide mevcut.
Tolga Şardan şahsen tanımadığım, eğilimlerini bilmediğim bir gazeteci. Ama deneyimli bir adliye ve polis muhabiri. T24’te yazdığı yazılar bence önemli. İyi haber alma kaynakları var. Mafyada neler olduğunu, Sinan Ateş cinayetindeki çeşitli perde arkası durumları, adliye içerisindeki halleri vb. genel olarak ondan okuduk. Süleyman Soylu sonrası yaşanan değişiklikleri ve anlamlarını yine ondan okuduk. Tolga Şardan’ın bugüne kadar yazdığı yazılara baktığımız zaman bunlar enformatif yazılar. Aynı zamanda basının denetim göreviyle ilgili yazılar. Tam olarak gazeteciliğin odak noktası, olması gereken tarzda yazılardı bunlar.
Aslında son yazısı, Tolga Şardan’ın şimdiye kadar yazdığı en kapalı yazılardan birisiydi. İsim yoktu bir kere. Ne MİT’ten, ne cumhurbaşkanlığından, ne yargıdan bir isim var. Orada şu söyleniyordu: Adliyedeki çürümeyle ilgili Cumhurbaşkanı bir rapor istemiş MİT’ten ve bir toplantıda bu rapor sunulmuş. Cumhurbaşkanı bir kişiye çok kızmış, kim ise o kişi. Böyle bir yazının tutuklama nesnesi olması trajikomik. Evet bazı şeyler söylüyor, MİT raporu olduğunu söylüyor ama MİT bunu yalanlamış değil. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan bir yalanlama geldi ama biz çok MİT raporu gördük böyle yalanlanan.
Diyelim ki Tolga Şardan’ın iddia ettiği gibi bir rapor yok. O zaman haber yalanlanır ve bu gazetecinin üzerine yalanlamış bir haber olarak kalır. Gerçekten yalan bir haberse gazeteci bunun bedelini öder. İtibarını kaybeder. Yaptığı bir haberin yalanlanması ne demek bir gazeteci için? Yaptığı işin çürük olması demektir.
Bir tutuklama oluyorsa, burada bir dizi bilek güreşi, bir dizi kavga var ve Tolga Şardan buraya işaret etti demektir. Türkiye’nin en karanlık kuyusu emniyet ve adliyedir zaten.
Burada devlete karşı işlenen bir suç yok. Biliyoruz ki öyle suçlarda pek gaddar oluyor iktidar. Burada bu gaddarlık sürer mi bilemiyorum ama burada karanlık bir yer var ve basının görevi aslında onun üzerine gitmektir tabii.