Ana SayfaHaberlerÇevirilerÇEVİRİ | Büyücüler, asalar ve savaşlar: Harry Potter evreninde uluslararası hukuk olsaydı?

ÇEVİRİ | Büyücüler, asalar ve savaşlar: Harry Potter evreninde uluslararası hukuk olsaydı?

Harry Potter evreninde, Küresel Büyücülük Savaşı (1920-1945), Birinci Büyücülük Savaşı (1970-1981) ve Hogwarts Savaşı(1995-1998) da dahil olmak üzere birçok silahlı çatışma örneği olageldi. Bu savaşlar büyücüler evrenin ötesine geçerek insanların (muggle’lar) dünyasında da vuku buldu. Bu makale, Harry Potter'daki çatışmalara uluslararası insancıl hukuk’un (UİH) uygulanması durumunda ortaya çıkacak bazı önemli meseleleri tartışacak: Büyücüler evrenindeki Birleşmiş Milletler benzeri kuruluşların rolü ne olurdu? Çatışmalar “uluslararası” olarak sınıflandırılabilir mi? Orantılılık, ölçülülük ve gereklilik gibi ilkeler büyücü-büyücü ve büyücü-muggle çatışmaları üzerinde nasıl uygulanabilir?

Uluslararası İnsancıl Hukuk’un (UİH) Harry Potter evrenine nasıl uygulanabileceğini değerlendirmeye geçmeden önce, büyücülük dünyasının yasalarını ya da diğer bir deyişle “büyü yasasını” incelemek gerekir.

İlk olarak, her devletin kendilerine tahsis edilmiş bir Sihir Bakanı tarafından yönetilen Sihir Bakanlığı (hükümeti) vardır. Sihir Bakanlığı, muggle dünyasındaki hükümetten farklıdır. Harry Potter ve Melez Prens’te olduğu gibi, Sihir Bakanı, konuşan bir sihirbaz portresi veya bir çeşit ziyaret yoluyla muggle’ların güvenliğini etkileyebilecek meseleler hususunda onları uyarmak için sihir dışı dünyanın Başbakanı ile etkileşime geçebilir. Harry’nin bir muggle’ın önünde büyü yaptığı için yargılandığı Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı‘nda tasvir edildiği gibi, Harry’i yargılayan büyücü yüksek mahkemesi bir Sihir Bakanı tarafından yönetiliyordu. Sihir Bakanlığı’nda ayrıca kara büyücüleri (muggle evrenindeki polislere ve askeri birliklere benzer şekilde) yakalamakla sorumlu bir Büyü Yasalarını Uygulama Birimi (Department of Magical Law Enforcement) bulunmaktadır.

Özellikle uluslararası büyü hukuku ile gerçek dünyadaki uluslararası hukuk arasında belli başlı paralellikler bulunuyor. Örneğin, büyücü evreninde Birleşmiş Milletler’e eşdeğer olan kuruluş, Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu’dur (UBK). UBK, Sihirbazlar Meclisi (yasama organı) tarafından seçilen Yüce Mugwump tarafından idare edilmektedir. UBK, Uluslararası büyü turnuvalarını ve sporlarını yönetmekten ve büyücülük okullarını denetlemekten sorumludur. Dahası, büyücülük dünyasında barışı, güvenliği ve işbirliğini teşvik etmeye kadar birçok rolü de bulunmaktadır. UBK ayrıca, devlet başkanları da dahil olmak üzere hükümetleri, büyüye ilişkin meseleleri büyü yapamayan topluluklardan gizlemedikleri için kınayabilir.

Makalenin ilerleyen bölümleri, UİH’in üç büyük büyücü savaşına uygulanmasını ele alacaktır. Bölümler, mevzubahis çatışmaların sınıflandırılması, askeri gereklilik ve orantılılık ilkeleri dahil olmak üzere UİH’in genel ilkelerine odaklanacaktır.

Uluslararası Silahlı Çatışmalar ve Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışmalar

UİH içindeki temel ayrımlardan biri, silahlı bir çatışmanın doğası gereği uluslararası  veya “uluslararası olmayan” olup olmadığıdır. Uluslararası olan çatışmalar iki veya daha fazla eyalet arasında meydana gelirken, Uluslararası olmayanlar ise eyaletler ve hükümet dışı silahlı gruplar arasında ya da yalnızca silahlı gruplar arasında meydana gelmektedir. Geleneksel UİH ve Cenevre Sözleşmeleri’nin de belirttiği gibi, Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışmalar’a karşın Uluslararası Silahlı Çatışmalar’a uygulanabilecek yasalar açısından farklılıklar vardır. Örneğin, bir çatışmanın uluslararası olup olmadığı, sivillerin ve savaşçıların nasıl ayırt edilebileceği üzerinden gitmektedir.

Üç büyük büyücü savaşı düşünüldüğünde, bu üç savaş da potansiyel olarak “Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışmalar” şemsiyesinde değerlendirilebilir. İlk olarak, Küresel Büyücülük Savaşı (KBS) esas olarak kıta Avrupa’sında gerçekleşmişti  ancak aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bazı olayları da içermekteydi. Savaş, büyü dışı dünyada İkinci Dünya Savaşı’na denk geldi ve yaşananlar kısmen Adolf Hitler’in yükselişine benziyor. KBS, büyücülerin mugglelardan üstün olduğuna ve bu nedenle de onların muggle evrenini yönetme hakkı olduğuna inanan karanlık büyücü Gellert Grindelwald tarafından başlatıldı. Grindelwald, Uluslararası Büyücü Gizliliği Statüsü’nün kaldırılması için çağrıda bulundu ve İttifak (The Alliance) adında bir taraftar grubu edindi. Ancak, o zamanki bazı diktatörlerinin aksine, Grindelwald hiçbir zaman bir devlet üzerinde kontrol sahibi olmadı. Bu nedenle Küresel Büyücülük Savaşı bir “Uluslararası Silahlı Çatışma” olarak sınıflandırılamaz zira devletler arasında herhangi bir çatışma yoktu.

KBS potansiyel olarak hem devletleri hem de devlet dışı silahlı grupları içeren bir “Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışma” olarak sınıflandırılabilir. Bu saldırılar, İngiliz ve Fransız Sihir Bakanlıkları da dahil olmak üzere farklı devletlere karşı İttifak tarafından gerçekleştirildi. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki eyaletler adına hizmet veren büyücüler, Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu’ndan gelenlerle birlikte, Grindelwald ve takipçilerine karşı bir savaş yürüttüler ve bu gruba karşı bir “birlik” oluşturdu. Bu çatışmada, iki devlet dışı silahlı grup vardı ve bunlar Büyücü Üstünlükçüleri (İttifak) ve Dumbledore’un Ordusu’ydu. Bu grupların her ikisi de, Cenevre Sözleşmelerinin Ortak III. Maddesi uyarınca “Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışma” örneğini teşkil eder. Örneğin organize bir komuta zincirine ve askeri operasyonları sürdürme kapasitesine sahiplerdi. Ayrıca, Küresel Büyücü Savaşı’nın, “Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışma” kategorisi için diğer bazı asgari koşulları karşıladığı da iddia edilebilir (çok sayıda kudretli büyücü, seherbaz ve muggle dahil olmak üzere birçok kayıp bulunmaktaydı).

Ancak, olası bir “Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışma”ya devlet müdahalesi durumlarında, devlet dışı grupların bölgesel kontrole sahip olması şartı bulunmaktadır ki bu, Ek Protokol II tarafından açıkça belirtilmektedir. Bu gereklilik, devlet katılımını içeren üç büyücü savaşının hepsinde bir sorun teşkil etmektedir. KBS sırasında (ve daha sonra tartışılacağı gibi Birinci ve İkinci Büyücülük Savaşlarında), geleneksel anlamda devlet dışı grupların ilgili devletlerin herhangi bir bölgesi üzerinde kontrol sahibi olduklarını iddia etmek oldukça zordur. Bunun temel nedeni, büyücüler arasındaki çatışmaların doğası gereği, zaman ve mekan açısından mugglelar arasındaki çatışmalardan farklı olmasıdır. Büyücüler zamanda yolculuk yapabilir ve ışınlanabilirler. Bu nedenle, bireylerin zaman içinde seyahat edebilmeleri veya ışınlanabilmeleri durumunda fiziksel bir bölge üzerinde gerçek bir kontrole sahip olmanın neredeyse imkansız olacağı göz önüne alındığında, AP II kapsamındaki toprak kontrolüne ilişkin muggle dünyasındaki gereksinimin, büyücülük dünyasında geçerli olmaması gerektiği tartışmaya açılabilir. Eğer bu gereklilik kaldırılırsa, her üç büyücü savaşının bir “Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışma” olarak sınıflandırılması için çok daha güçlü bir bağlamımız olacak.

Birinci ve İkinci Büyücülük Savaşında da durumlar benzerdi: her iki savaşta da hem ilgili devletler hem de Dumbledore’un Ordusu (bazen Zümrüdüanka Yoldaşlığı olarak da adlandırılır) Lord Voldemort ve ordusu Ölüm Yiyenlere karşı savaştı. Daha önce Tom Riddle olarak bilinen Voldemort, aynı zamanda büyücü üstünlükçüsü görüşleri olan karanlık bir büyücüydü. Öte yandan onu harekete geçiren şey güç arzusu ve ölümsüzlüğe dönük takıntısıdı. Birinci Büyücülük Savaşı, Voldemort’un yükselişine damga vuran başat unsurdu. Savaş sırasında Voldemort, ordusunu büyüttü ve İngiliz Sihir Bakanlığı’na bir saldırı düzenleyerek, yoluna çıkan herkesi öldürmek suretiyle büyücü evrenini ele geçirmeye çalıştı. Her iki savaş da bu nedenle büyük ölçüde İngiliz topraklarıyla sınırlıydı ancak daha önce de belirttiğimiz üzere bu bölgenin belirli bir bölümünün Ölüm Yiyenler’in kontrolünde olduğunu iddia etmek oldukça zor. Komuta yapılarındaki organizelik ve saldırı kapasiteleri göz önüne alındığında, Ölüm Yiyenler devlet dışı silahlı bir grup kategorisinde de değerlendirilebilir: Lucius Malfoy ve Bellatrix Lestrange gibi karanlık büyücüler de dahil olmak üzere Lord Voldemort tarafından yönetiliyorlardı.

Hogwarts Savaşı olarak da bilinen İkinci Büyücülük Savaşı, Harry genç bir yetişkinken ve Voldemort gücünü ilk savaştakine kıyasla daha da arttırdığında gerçekleşti. Her iki çatışma çok sayıda muggle ve büyücü ölümü ile sonuçlanmış olsa da, ikincisi tartışmasız çok daha yıkıcıydı: Sihir Bakanlığı Ölüm Yiyenlerin kontrolüne geçti, Albus Dumbledore ve diğer birçok büyücü lider öldü. Bu nedenle, yoğunluk şartının (intensity requirement) tüm savaşlarda karşılandığı söylenebilir.

Ayrım, Askeri Gereklilik ve Orantılılık

Bu bölüm, büyücülük savaşlarına uygulanabilecek ayrım, askeri gereklilik ve orantılılık ilkelerini konu edinecek. Kısaca söylemek gerekirse ayrım, siviller ile savaşçılar arasında ve siviller ile askeri hedefler arasında ayrım yapılmasını ifade etmektedir. Askeri gereklilik ve orantılılık ise birbirleriyle yakından ilişkili iki konsepttir. Gereklilik ilkesi, eylemlerin amaca ulaşmak için gerekliliğini zorunlu kılar ve bu eylemler, hedeflenen askeri avantajlarla orantılı olmalıdır. Dahası, tali zararı da sınırlamalıdır.

Büyücülük savaşları bağlamında iki tür sivil vardır: büyücüler ve mugglelar. Büyücü-büyücü savaşlarında olağan UİH kuralları geçerli olmalıdır; aktif olarak savaşa katılanlar savaşa aktif olarak katılmayanları birbirinden ayırmalıdır. Bir sihirbazın bir muggle ile savaşabileceği durumlarda güç dinamiği oldukça farklıdır ve bundan dolayı özel korumalar uygulanmalıdır. Örneğin, Ek Protokol I’in (EP I) 77. Maddesi, silahlı çatışmalardaki çocuklara (on beş yaşın altındakiler) ve hatta savaşa katılanlara dahil bile özel koruma sağlamaktadır. Çocukların yetişkinler gibi rıza gösteremeyeceği ve fiziksel açıdan onlar kadar güçlü olamayabileceği göz önüne alındığında, bu kural yüksek bir ihtimalle insan onuruna saygı nedeniyle oluşturulmuştur. Eğer bu mantığı büyücülük savaşlarına uygularsak, EP I’de ana hatlarıyla belirtilenlere benzer çatışmalar sırasında, muggle’lara özel koruma sağlanması gerektiği söylenebilir zira muggle’lar doğaları gereği büyücülere kıyasla fiziksel bir dezavantaj durumunda olacaklardır.

Ayrım için gerekli bir başka durum ise bir savaşçının imperius lanetinin kontrolü altında hareket edip etmediğidir. Imperius laneti sonucunda kişi, bir sivilin aksine çatışmalara katılmaya zorlanırsa yine de bir savaşçı kategorisinde değerlendirilecektir ancak bu kişilere yine de UİH kapsamında koruma sağlanabilir. Örneğin, imperius laneti altındaki birini yaralı olarak sınıflandırmak mümkün olabilir. Bundan dolayı da Cenevre Sözleşmeleri I ve II kapsamında bu kişilere koruma altına alınabilirler. Dahası, Imperius laneti etkisindeki kişiler, Cenevre Sözleşmesi III kapsamında korunma almaya hak kazanan “savaş esirleri” olarak da kabul edilebilirler.

Tatbik edilmesi durumunda “affedilemez lanetler”den biri olan ve büyü kanununda açıkça yasaklanan imperius lanetine dair tartışmalar, aynı zamanda insaniyet, askeri gereklilik ve orantılılık ilkeleriyle de bağlantılıdır. Affedilemez lanetlerin – imperius laneti ve cruciatus laneti meşru bir askeri amaç için bir araç olarak düşünülemeyecek kadar acımasız oldukları ve elde edilmesi hedeflenen avantajla asla orantılı olamayacakları iddia edilebilir. Affedilemez lanetler, ‘gereksiz yaralanmaya veyahut gereksiz acıya neden olanlar’ da dahil olmak üzere UİH kapsamında yasaklanmış savaş yöntemlerine ve araçlarına benzetilebilir. Ayrıca bu lanetler, biyolojik veya kimyasal silahlar da dahil olmak üzere çeşitli UİH anlaşmalarında yasaklanan silahlar gibi değerlendirilebilirler.

Son olarak, askeri gereklilik ile orantılılık meselesi göz önüne alındığında ve ayrıca sivil ve askeri nesneler arasındaki ayrımı da düşündüğümüzde, büyücüler arasında muggle topraklarında gerçekleşen savaşların bu ilkelerle uyumlu olduğunu söylemek hayli zordur. Seri boyunca, büyücüler (veya diğer büyülü varlıklar) arasındaki savaşların muggle şehirlerini yok ettiği ve muhtemelen birçok muggle’ı öldürdüğü birçok örnek oldu. Örneğin, Harry Potter ve Melez Prens’te Ölüm Yiyenlerin Londra’daki Millenium Köprüsü’ne saldırdığı ve yok ettiği görülmekte. Böylesi durumlarda çatışmayla ve onları işgal edenlerle ilgisi olmayan sivil nesneler yok ediliyorlar. Bu nedenle, muggle’lara ait nesneleri ve şehirleri yok etmenin askeri avantajı, can ve mal kaybıyla orantılı görünmemektedir. Dahası, bu şekilde elde edilebilecek meşru bir askeri amaç da bulunmamakta. Bu örnekler muhtemelen terör eylemleriyle bile karşılaştırılabilir. Örneğin, Grindelwald ve Voldemort’un her ikisi de muggle ve büyücü toplulukları arasında korku yaymayı amaçlamışlardı ki bu, bir çeşit terörizmdir ve terörizm de Cenevre Sözleşmesi IV kapsamında açıkça yasaklanmıştır.

Sonuç

Bu makale, UİH’in genel ilkelerini Büyücülük Savaşlarına uygularken, çatışmanın sınıflandırılması da dahil olmak üzere ayrım, askeri gereklilik ve orantılılık ilkeleri gibi bazı genel hususları göstermeyi amaçladı. Öte yandan, daha ayrıntılı olarak incelenebilecek birçok şey bulunmaktadır. Hakeza meseleye dair bu blog yazısının sınırları içerisinde cevaplamanın elverişli olmadığı bazı sorular da var. Üzerine daha fazla düşünülmesi gereken bazı konular, büyücülük savaşları sırasında işlenen çeşitli savaş suçlarını kapsayabilir. Örneğin Azkaban’daki mahkumlara işkence ediliyordu. Bir diğer konu ise çatışma sırasında büyülü hayvanların ve çevrenin korunumu olabilir.

Çeviri: Hasan Ayer

Kaynak: http://opiniojuris.org/2022/10/24/wizards-wands-and-wars-applying-general-principles-of-ihl-to-the-wizarding-wars-of-harry-potter/

- Advertisment -